Şuanda 81 konuk çevrimiçi
Okurunu yaratmak... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 03 Ağustos 2024 08:54


İnsan ikisini birden yapabilir: ihtiyaca göre yazar ve yazdıklarıyla ihtiyaç yaratır…

Bazı yazarlar sadece ilkini yapar; sadece ikincisinin yapılması ise mümkün değildir ancak şöyle denilebilir: ihtiyaca göre yazmakla, yazdıklarınla ihtiyaç yaratmak karışıktır ancak ikincisinin belirgin olarak ağır basmasına dikkat edilmelidir.

Bu amaca ulaşabilmek için neler yapılmalıdır?

Birincisi; çok sayıda kişinin yazdığı konularda yazmamaktır demeyeyim ama az yazmaktır. Söylenebilecek olanlar söylenmektedir, sizin farklı düşünceniz yoksa yazmanız da gerekmez veya az yazarsınız.

Şimdiye kadar 269 video yaptım, konuşmak da yazmanın bir çeşididir denilebilir, tek kelime Kürt ve Alevi kullanmadım. Bu iki konuda söylenebilecek herşey söylendi ve sürekli tekrarlanıyor. Kimisi taraftar, kimisi karşı, kimisinde ikisi karışık ve çok kişi sürekli kendini tekrarlıyor.

Videoların izlenme sayısından son derece memnunum. Kitaplar da okunuyor. İnsanlarımız okumaktan çok dinlemeye yöneldikleri için ilkine göre sayı daha az doğal olarak…

Demek ki Kürtlerden ve Alevilerden neredeyse hiç söz etmeden geniş bir okuyucu/dinleyici kitlesine hitap edebiliyorsunuz. İleride bu konularda daha önce söylediklerimden farklı belirlemeler yapmak durumunda kalırsam o zaman yazarım.

Eklemek gerekir; güncel politik konularda az yazıyorum. Her gelişmeye yorum yapmak gerekmez. Hele de bir hafta sonra hatırlanmayacak olan gelişmelere…

İkincisi; kendini tekrarlamamaktır. Hiç kimse yüzde yüz yeni şeyler yazamaz ya da söyleyemez. Eski kaçınılmaz olarak bulunacaktır. Burada önemli olan eskinin ya da tekrarın içinde daima yeninin de bulunmasıdır.

Bunları yapabildiğiniz zaman okurunuzu/dinleyeninizi de yaratırsınız.

Bunu yapabilmek için ihtiyacı önceden görebilmek gerekir. İhtiyaç vardır ama yeterince ortaya çıkmamıştır. İhtiyaca yönelik üretim yaptığınız zaman ilgisizlikle karşılaşabilirsiniz ve hatta tepki de görebilirsiniz. Aldırmayıp devam edeceksiniz. Bir süre sonra –bu bazen uzun da sürebilir- ilgi karşısında şaşırabilirsiniz de…

Dört örnek verecek olursam:

Birincisi; 1975’te Türkiye Devriminin Acil Sorunları’nın yazılmasını kimse istemedi; ihtiyaç olduğunu düşündüm ve yazdım. İlk yıllarda sürekli karşı çıkılan, eleştirilen kitap oldu. Aradan 30 yıl kadar geçtikten sonra 1975-1980 döneminin önde gelen yapıtlarından birisi olarak kabul edildi.

Arkadaşlarımız hayatlarını kaybederek, işkence görerek, yıllarca hapishanede kalarak bir kitabın adını bir hareketin adı haline getirdiler. 2015’te, 40 yıl sonra yayınlanan ve bütün yazılarımızı bir araya toplayan 40 Yıl Sonra TDAS’ı onlara ithaf ettim.

İkincisi; Alt Emperyalizm ve Türkiye kitabı 2000 yılında yayınlandı ve kimsenin ilgisini çekmedi. Bu kitabın devamı olan Küresel İç Savaş ve Türkiye 2019’da yayınladığında terim yaygın olarak kullanılmaya başlamıştı.

Bu kitaplarda önemli olan sadece terim değil, bu terimin değişen içeriğini de anlatmaktır.

Bu konuda bir kitap daha yazılması gerekecektir. Türkiye sürekli gelişen silah sanayisi kurmuştur, silah ihraç etmektedir ve dünyanın önde gelen yayılmacı ülkeleri arasındadır.

Üçüncüsü; 1989 Berlin Duvarı’dır. 2005’te yayınlanan bu kitap sosyalist ülkeler tarihi konusundaki ilk yapıttır. SBF’de yardımcı ders kitabı olarak kabul edildi.

Dördüncüsü; yayınlanalı yaklaşık bir yıl oldu, değerlendirme yapmak için erkendir ama Çin Sosyalizmi (1949-2022) kitabının da yıllar sonrasına kalacağına inanıyorum. Almanya ve İngilizce çevirileri de bulunuyor.

Toplam 62 kitap yazdım ve hepsini E-Kitap olarak yayınladım.

Bunları www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com da veya Drive’da Engin Erkiner Kitaplar olarak arayarak bulabilirsiniz.

Commons diye bir deyim vardır, insanlar arasındaki ortaklığı anlatır. Herkesin yararlanmasına açıktır, bir çeşit kamu malıdır. Kitaplar ve videolarda buna dikkat ettim; herkese açıktır.

İlginin beni bazen sıkıntıya soktuğunu da belirtmem gerek…

Ne durması, yavaşlamak hakkım bile bulunmuyor…

İnsan kaçınılmaz olarak gerilime giriyor…

Olsun, ne yapalım!