Şuanda 50 konuk çevrimiçi
BugünBugün505
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6477
Bu ayBu ay40214
ToplamToplam10156769
mihrac ural (muhbir vatandaş) konuştukça batıyor PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazar, 07 Mart 2010 23:40


Engin Erkiner ‘’ Mihrac Ural kötü yakalandı’’ diyor. Bu kaçıncı kötü yakalanış? Bir,beş degil ki. Her seferinde ‘suçüstü’ oluyor. Suçüstü olup yakalanıyor, düşüyor, ama uslanmıyor(!) Yeniden ayağa kalkıyor, ‘bu fırtına da ğeçti, bunu da atlattık’’ diyor, yalan yazmaya devam ediyor. Adamda ‘surat’ kösele..yılların alışkanlıgıyla her tarafı nasır bağlamış, attıgı her adım yalan. Bir söylediği digerini tutmuyor. Bir önceki yazdıgı, digerini yalanlıyor. Bak işte, 35 sene önceki söylediklerini unutmuş(!) Bu seferde bambaşka şeyler yazıyor. Bitti diyoruz bitmiyor. Sacit’in dediği gibi, adam yalan makinası. ‘’ arkamdan nal topluyorlar’’ diyordu ya, derçekten de dogru(!) öyle kötü nallamışlarki, her adımda bir avuç çivi(!) dökülüyor.

Çetleşmelerinin birinde, ‘’21 gün işkence gördüm, ‘filistin askısı’, vietman kafesi’, aklına ne gelirse denediler’’ diyor. En son yazdıgı yazıyı bulduk, orada başka şey yazıyor. ‘’ yere bir battaniye serdiler,yatırdılar, çarmıh gibi bir şeye bağladılar elektirik verdiler, saatlerce ‘ŞARTEL’ indirip indirip kaldırdılar’’(!) diyor. Yalanın bu kadarına da pes dogrusu. Meger Bu adam, elektirik işkencesine bile tabi tutulmamış. Ne şarteli ? Bre mübarek, elektirik işkencesi ile şartel’in ne alakası var. Şehir trafosundan mı  elektirik alıyorlardı ki, şarteli saatlerce indirip indirp kaldırsınlar(!) Kaldı ki, elektirik işkencesi, sıradan herkese yapılan bir uygulamadır. Bunun için yere yatırmazlar ‘çarmıh gib’(!)i bir şeye de baglamazlar. Çırılçıplak soyarlar, cinsel organlarından tutunuz’da, parmak uçlarına kadar akıllarına neresi geliyorsa artık, kablo baglarlar ve manyato denilen (eski telefonlar gibi) çevirir durular. Bazen hızlı çevirirler, bazen yavaş. Garibim(!) böyle bir işkenceye bile tutulmamış ki, nerden bilsin. Elektirik işkencesi denildigi zaman ‘ şartel’  indirip kaldırıldıgını sanıyor. Sadece adını duymuş, o kadar.

Türkiye’de yüzbinlerce insan elektirik işkencesinden geçmiştir. Şartel indirip kaldırılarak elektirik verilen bir kişi daha çıksın, ben o zaman Mıhrac Ural’a inanacagım(!) Çıkmaz ki...

Burası o kadar önemli degil. Bu adam yeni yeni çözülüyor. Sıkıştıkca az da olsa yazmak zorunda kalıyor.eskide 21 gün işkencede kaldım diyordu şimdi 15 güne düşürdü. Daha da indirmesi gerekiyor. Bir hafta’ya kadar geriletecegiz(!) Dogruyu söyleyene kadar sıkıştırmaya devam edecegiz.

Bugüne kadar, yanı 32 senedir Bursa’ya gittiğini sakladı. Yeni yazıyor. ‘’İki gün kaldım, E.Y’nin evinde yattım’’ diyor. Bursa’ya gittigini nihayet kabul etti. Daha dogrusu, zorla kabul ettirdik. Ettirdik ama, hala ‘direniyor’(!) Bursa!yı dogru anlatmıyor. İki gün falan degil, daha uzun kaldı.  Çetleri elimizde, kendisi yazıyor.’’ Yanımda ki,İki arkadaşla birlikte Bursa genelevine gittik, benim kimliğim yanımda olmadıgı için beni almadılar,onlar girdi ben dışarda kaldım’’ diye yazan kendisi. Bu nedenle yazmıştık,’’ Sen ülke çapında aranıyordun, nasıl olur da kimliksiz gezerdin?’’ diye sormuştuk. Kimliğinin polis’te oldugunu bu nedenle polis gözetiminde, ‘serbest’ bırakılıp dolaştırıldıgını anlatmaya çalışmıştık. Burayı atlıyor. Buna cevap vermiyor. Yalan dedigi an çetleşmelerinde, kendi yazdıklarını karşısına çıkartacagımızı biliyor.

Mihrac Ural’ın, Bursa genelevi önünde beklerken çekilmiş fotografları var. Pavyona girerken çekilmiş fotografları var. Bu fotograflar Bursa emniyetindedir. Bu fotografları kendisine göstermediler mi?

Bursa’ya gittigini, 32 sene inkar eden adam, yeni yazıyor. ‘’ Yakalandıgımda bize gösterilen rasimlerden, E.Y’nin takip edildigini  anladık’’  diyor. Demekki, E.Y ile birlikte fotografları yok(!)  E.Y. Takip ediliyormuş ve bu takip olayı fotofraflarla tespit edilmiş ise, nasıl oluyor da iki gün evinde kaldıgınız E.Y. ile birlikte fotografı yok. Olacak iş mi bu? Kaldı ki, bunlar yeni mi aklına düştü? Neden daha önce bunları anlatmadı?

Hadi buna da kabul diyelim(!) Olur ya, Mihrac Bursa’ya geldiği zaman, polislerin işi çıkmıştır, iki gün takip’e ara vermişlerdir(!)

Yine de olmuyor. Mihrac Ural 32 sene önce, Sagmalcılar’dan İsparta’ya, yanımıza geldiği zaman. ‘’ Bursa’dan hiç bahsetmedi, takip edildiklerinden hiçbir zaman ses etmedi. E.Y’den en ufak bir söz etmedi. Samsun,Bursa, Havza yakalanmalarıyla olan ilgisinde söz etmedi. Nebil Rahuma’nın yakalanması ile Ahmet Babaoglu’nun ilişkisi konusuna zerre kadar değinmedi. Ankara’da, kendisine E.Y.’nin fotograflarını gösterdiklerini daha yeni duyuyoruz.

Bursa operasyonu, E.Y’lerin tesadüfen, Devrimci-yol (DY) taraftarı bir kişinin evine yapılan bir baskın sonucu, evde bulunan altınlar üzerine başladı biliyorduk. Maden ki, sen bu işi birebir yaşadın, biliyordun da, bugüne kadar neden sustun?

 

Mihrac Ural’ın çetleşmeleri elimizde, ‘’ adımı bile söylemedim,onlar belgelerden buldular, boş bir sayfa’ya,kendileri yazdı ‘’ diyor.

Bunu yazan adam, şimdi de kalkmış başka senaryolar uyduruyor. E.Y’linin fotografları gösterlmişte, bizim ‘oglan’ kabul tanımamışmış(!)

Yolda, karşıdan karşıya geçerken, kör bir adma rastlamış ve kolundan tutarak karşıya geçirmiş(!) O kadar mı ? Gülerler adama...

Sen bunları bize anlatma, Mehmetcik Mehmet Yavuz ve diger yalakalarına anlat.

Kaldı ki, burada insanın aklına hemen bir soru takılıyor. Hani bir zamanlar, gazetelerde her gün ‘pehlivan tefrikalar’ yayınlanırdı.

Aşk,macera ve kahramanlık hikayelerinin yanında, birde pehlivan hikayeleri olurdu. Kara Ahmet, Kel Aliço vb, bunların Avrupa ve Amerika’daki güreşleri ballandıra ballandıra anlatılır ve hikayeyi uzatmak için, her yola başvurulurdu. Türk’ün kahramanlıgını(!) övmek için çırpınırken,’’aşagılık kompleksi’’ni yenmeye çalışırlardı.

Bunlardan en ünlüsü, Bulgaristan’ın Deli Orman bölgesinde doğup büyüyen Hergeleci İbrahim’i, 20 sene öncesini hatırlayanlar iyi bilirler.  Mihrac Ural’ın ‘’tefrikaları’’ bunları çoktan solladı(!) bile.

Biz ne soruyoruz, adam ne anlatıyor? Biz Nebil Rahuma’yı anlat diyoruz, adam kalkmış, Sagmalcılar cezaevine gelen Adalet bakanı Mehmet Can ile tutuklular konuşurken Halil’in yanında, köşede çıkan resmini yayınlıyor. Onu anlatıyor(!). Biz, kimleri ve neden öldürdüğünü soruyoruz, adam bize, ‘’Kadim dostum sayın ÖCALAN’’ diye hikaye anlatıyor. Bre, küresel soytarı, Sagmalcılar’daki Halil’i anlatacagına beni neden anlatmıyorsun(!) Hani, o fotograf çekildikten iki gün sonra, sen İsparta cezaevine gelmiştin de, bir gün sonra da aynı Adalet Bakanı, İsparta cevaevini ziyaret etmişti ya, onu neden anlatmıyorsun? Adalet Bakanı Mehmet Can’a neler söylediğimi duymadın mı? Yanımdaydın ya, hatırlamıyor musun?

Sözün özü, Mihrac Ural YAKALANMIŞTIR. Hem de, kötü falan degil resmen suçüstu, eski deyimle,’’cürmü meşut’’(!) olmuştur.

32 sene once, ‘’yarım sayfa ifadem var’’ diyordu. Bu ifadeyi o zaman gördük. İfade içersinde E.Y’linin ismi falan geçmiyordu. Şimdi kendisi anlatıyor. E.Y ‘yi sormuşlar ‘’ Tanımadıgını’’ söylemiş(!) iyi de bunlar ifadeye geçmedi mi peki? Hangi ifadende yazıyor bunlar? Bizim gördügümüz ifadende bu yoktu.  Çetleşirken, ‘’hiç ifadem yok, boş kagıda imza attım, adımı bile onlar belgelerden buldular yazdılar ‘’ diyor. Son anlattıklarına bakıyoruz. Söylediği şeyler bir A4 sayfasına sıgmayacak kadar fazla(!)  Bunların hangisi dogru?

Çetleşirken, ‘’işkencede kan revan içersinde kalmıştım her tarafım kırılmıştı’’ derken, daha sonra , kan revan içersinde kendisinin degil de İstanbul emniyet müdürlügüne getirildigi zaman orada gördügü, Ugur Gür’e suıkasten yakalanan TİKKO davasından arkadaşlar oldugu anlaşılıyor. Kendi kendisini yalanlıyor, bize gerek kalmıyor(!) Burada bile yalan var. Söylüyorum. Ugur Gür’e suikastten dolayı yakalanan ‘’yoldaşlar’’(!) dedigi N.Ç’in, Uğur Gür davası ile alakası yok.

Mihrac Ural, iyi düşün ve cevap ver. Ali Çakmaklı hakkında yazdıgın ‘’Karanlık Adam’’ adlı yazıda ne yazmıştın? Hatırlamaya çalış(!)  Ali Çakmaklı’nın Bursa’ya gittiğini ve bır süre sonra, Bursa’da operasyon yapıldıgını  yazan sen degil miydin?  Sen gittin, ama ‘’Ali Çakmaklı gitti’’ diye yazdın. Bunu yazarken , Ali Çakmaklı’nın ‘’polis’’ olduguna dair aklınca güçlü bir delil(!) bulmuştun. 32 sene sonra, oraya Ali Çakmaklı degil,senin gittigini biz yazdıktan sonra sen kabul ediyorsun. Bunun anlamı ne?

Bizi ugraştırma, adam gibi şu sorulara cevap ver.

1.Samsun’da yapılan kuyumcu eyleminde alınan 12 kg altının, 2 kg kadarı yakalandı. Gerisi ne oldu? Bu altınlardan haberin var mı?  Sen bu altınlardan aldın mı? Aldınsa ne kadarını aldın ? Aldıgın altınlara ne oldu? Kime verdin bunları? Polise mi, yoldaşlara mı ailene mi verdin?  Paranın oldugu her yerde adın geçiyor, sonrası yok. Bunlara açıklık getireceksin. ‘’Ser verdim sır vermedim’’ palavralarının arkasına sıgınarak kimseyi daha fazla kandıramayacagını anla artık.  ‘’İpligin pazara çıktı’’ diye yazıyorduk ya, hayır senin ipligin pazarı falan geçti, dokuma tezgahına geldi Mihrac Ural.

2. Mihrac Ural, sen nerde ve kimle yakalandın?  11mart1978 tarihli Milliyet gazetesi, Zeynel Eren ile İbrahim Evren’in Havza’da yakalandıklarını yazıyor. 14 mart 1978 tarihli aynı gazete (milliyet) Mihrac Ural ve İbrahim Evren Samsun’da yakalandılar’’ diye yazıyor. Bazı gazeteler Bursa’da yakalandıgını yazıyor. Sen resmi olarak Ankara’da yakalandın( biz öyle biliyoruz) Bu çalişkilere adam gibi cevap ver.

3. Samsun, Bursa, Ankara hattında neler oldu? 21 gün dolaştırıldıgını söyleyen sensin. Nereleri dolaştırdılar?

4. Takip edildigini yıllardır biz söylerken, sen inkar ediyordun. Bunları ispat ettikten sonra kabul ettin. Kabul ettin ama pislik yapmaya da devam ediyorsun.’’1977 agustos’undan kalan takip olayı’’ derken, kimi inandırmaya çalışıyorsun? Şu senin yalakalarını inandırmak istiyorsan, boşuna çaba, buna ne gerek. Onlar, herşeye inanmak için, taa baştan ‘yemin’ etmişler. Bu garibanların başka çarelerimi var. Onlar sana degil be  akılsız adam, onlar, senin paralarına inanıyorlar(!) Onlar ne uyanıktır(!)  Senin ne mal oldugunu senden de, benden de iyi biliyorlar aslında. Onları boş  ver, sen bu palavralarınla, kimseyi ikna edemediğin gibi, herkesi de kendine güldürüyorsun haberin ola.

5. Mihrac Ural iyi düşün, İsparta cevaevine, yanımıza geldiğin zaman ne diyordun? ‘’sokakta yakalandım,kaldıgım yeri bile söylemedim, onlar sordukca ben arapca ‘’tuvalet’’ demek olan bir kelime söyledim ve onun evinde kalıyordum ‘’ dedim demiyor muydun? Arapca bilmedikleri için bu kelimeyi bir isim sandılar demiyor muydun? Şimdi kalkmışsın, yakalandıgın evi anlatıyorsun. Evin zemin kat oldugunu söylüyorsun. ‘’Zemin kat evin penceresinden kaçmaya çalışırken yakaladılar’’ diyorsun. Yalan söylüyorsun Mihrac Ural.

Türkiye’de, üstelikte Ankara’da, zemin kat evlerin penceresınden kaçılmaz. Neden kaçılmaz? Çünkü , zemin katların pencereleri genellikle demir’li olur. Bu nedenle kaçılmaz.

6. Ankara emniyetinde ‘’ana dilinle şarkı söyledigini’’ yazıyorsun. Dogrudur. Mustafa Burgaz’ı da tanık olarak gösterdigine göre, evet dogrudur. İyi de, Hiç bir şey kabul etmedim derken, Mustafa Burgaz’a sorulan bir soruyu, M.Burgaz’ın kabul etmemesi üzerine, ‘’kabul et, birşey olmaz,önemi yok’’ diye bağıran ve Mustafa Burgaz’ın kabul etmesi için israr eden sen degil miydin? Bu nasıl oluyor peki? Anlatır mısın...

Mustafa bunu söyledi diye, Mustafa için ‘’ MİT ajanı’’ diyen de sen degil miydin? Ben degilim, onu yazan Mehmetcik Mehmet Yavuz deme sakın, o adam, n’apsın garip, senden icazet almadan bunu nasıl yazabilir ki?

7. Mihrac Ural, sen, İstanbul davasından ‘’tahliye’’ olmadın mı?  Nasıl olur da unutursun? Ortak Avukatımız Nizar Özkaya, aynı duruşmada, senin ve benim tahliyemi istedi. Benim tahliyem reddedildi seninki, ‘’tutukluluk nedenleri ortadan kalkmıştır’’ gerekçesiyle kabul edildi. Gazeteler bile yazıyor, Yalan mı?

8. Nebil Rahuma’nın, nasıl ve kimler tarafından yakalatıldıgını detaylarına kadar yazdık. O güne kadar hep sustun. Tam köşeye sıkıştın ve kaçacak yerin kalmadıgı an, ortaya bir isim attın(!)

’Nebil Rahuma’yı yakalatan,Nebil’in yerini söyleyen Ahmet BABAOGLU ‘’(!) dedin. Daha önce, bunu neden söylememiştin? Madem bunu biliyordun da, neden 32 sene sustun? Ahmet Babaoglu’nun Nebil Rahuma’yı tanıdıgını nereden çıkarttın? Ahmet Babaoglu, Nebil Rahuma’yı ne tanır ,nede görmüştür. Bu bakımdan kaldıgı yeri bilmesi mümkün mü?  Degil elbette. Kendini boşuna yoruyorsun Mihrac efendi. Nebil Rahuma’nın muhbiri çoktan yakalandı. O muhbir sensin. ‘’ firar sürecimde temel ekip’im’’ dedigin Nebil rahuma’nın kaldıgı evi senden başka kimse bilmiyordu.

Bizi daha fazla yorma, Yoldaşlarımızın kanları üzerinde yaratılan değerlerin üzerinde ‘’Halil İbrahim sofraları’’ kurup ailece zıkkımlandıgınız resimlerin elimizde. Bunları da yayınlayacagız. Evinin içine kadar girdik ve resimledik. Seni çırılçıplak edecegiz demiştik ya, onu yapıyoruz...

Son Güncelleme: Pazartesi, 26 Kasım 2012 19:33