Şuanda 74 konuk çevrimiçi
BugünBugün202
DünDün2801
Bu haftaBu hafta6723
Bu ayBu ay27725
ToplamToplam10189779
kendini general sanan onbaşı: mihrac ural PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 12 Mart 2010 21:14


Siteyi bugüne kadar düzenli ya da azçok düzenli izleyenler Mihrac Ural ile ilgili olarak “siyasi gerçeklerin açıklanmasının” iki döneme ayrıldığını fark etmişlerdir. İlk dönem, 1976-1988 arasıdır.

1976 yılı yaz aylarında Mihrac Ural o sırada bu örgütle ilk kez ilişki içinde olur. 1988 yılında ise Acilciler örgütü tarihe karışır.

Bu 12 yıla Mihrac Ural’ın 10 devrimciyi öldürmesi ya da öldürtmesi, Türkiye’de iken MİT ile anlaşması, Suriye’de iken ise Muhabarat ile birlikte çalışması, örgüt parasını çalarak zengin olması, uyuşturucu ticareti gibi olaylar sığar. Doğrusu Mihrac Ural açısından oldukça verimli bir dönemdir. 12 yıla çok sayıda cinayet ve başka olaylar sığmıştır. İki ayrı ülkenin istihbarat teşkilatlarıyla da çalışmak doğrusu herkesin becereceği bir iş değildir.

İkinci dönem ise bugünü içerir. Bugün dediğimiz son iki ile üç yıldır.

Kendisini tecrit olmuş hisseden Mihrac Ural “ava çıkar”. İnternet vasıtasıyla kafaya alınacak devrimci ya da nasıl olursa olsun ilişki arar. Bulduğu insanlara inanılmaz yalanlar söyler. Öyle işkenceler görmüştür ki, insanın hayaline bile sığmaz. Daha sonra hiç işkence görmediğini öğrendiğinizde ise aklınıza sadece zibidi ve ajan kelimeleri gelir.

İnternet yazışmalarında ve MSN’lerde atar da atar… Acayip eylemlere girmiştir. Sonra öğrenirsiniz ki ıvır zıvır eylemlerden başkasına katılmamıştır. Faşizme acayip karşıdır ve sonra öğrenirsiniz ki 12 Eylül’den önce ülkeden kaçmıştır.

Kürt halkının haklarını acayip savunur… Suriye’deki Kürtler hariç tabii… Onların ezilmelerine ses çıkarmaz. Anlamak gerek… Ne de olsa Muhabarat adamcağız… Bir polis yaşadığı ülkenin politikasına karşı çıkabilir mi?

Mihrac Ural’ın her şeyi yalandır. Arada doğru bir şey söylemişse, yanlışlık yapmıştır da o nedenle söylemiştir.

Mihrac Ural kahramanlık taslayan bir soytarı, onbaşı üniforması içinde kendini general sanan bir zavallıdır.

Eskiden beri bana soranlara, “Mihrac Ural’ı okuyun” derim. Bana sormayın, okuyun ve kendiniz öğrenin. Mümkünse papatyalarıyla tanışın.

Fazla akıllı olmanız gerekmez. Normal zekada bir insan bile kısa sürede karşısında psikolojik olarak ciddi biçimde rahatsız bir soytarı bulunduğunu anlayacaktır. Nitekim anladılar da…

Yarın bir gazetecinin yazdıklarını sizlere aktaracağız. Mihrac Ural ile uzun süre yazışan ve onun nasıl bir sahtekar olduğunu anlayan bir gazeteci… Adı üzerinde gazeteci… Kendisine verilenle yetinmemiş, gerçeği araştırmış ve bulmuş…

Yazdıklarından anlaşıldığı kadarıyla Mihrac Ural internette çok kişiyle MSNleşmiş. Bunların büyük bölümünü de –kendi ifadesine göre- çaldırmış. Örgüt lideri ne de olsa canım! Bilgisayarı Nasreddin Hoca’nın türbesi gibi… Her tarafı açık ama kapısında kilit var!

Bunların bir bölümünü daha önce ele geçirmiş ve yayınlamıştık. Palavraların ve yalanların yanında gerçek niyetler de sergileniyordu: mesela Acilciler’i ehlileştirdim gibi… Mihrac Ural bu… Sadece MİT’e, Muhabarat’a ve tanımadığı MSN dostlarına sır verir. Bunun dışındakilere ise ser verir ama sır vermez…

Bunlardan ne anlıyoruz?

Dünün devrimci katili ve ajanı, bugünün soytarısı haline gelmiş durumda…

Bu sitede Malak Fadal ile fotoğrafının olduğu yazıyı bulun. Gözlerine bakın, iyi bakın…

Trene bakar gibi bakmıyor mu!

Allah kurtarsın!