Engin Erkiner
Türkiye'den ABD'ye cephane ihracatı | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
Bugün | 412 | |
Dün | 2294 | |
Bu hafta | 6384 | |
Bu ay | 40121 | |
Toplam | 10156676 |
Konuk Yazılar
Filistin meselesi | |
Bütün Yazılar |
mihrac ural; adını gizli tarihte buldum |
Haydar Kılıç tarafından yazıldı |
Cuma, 26 Mart 2010 18:51 |
“SA’nın Başı; Şimdilik senle ilgili yazacaklarımı kısa tutuyorum. Bu arada DÖRT KİTAB’a da bakacağım. Adını da soyadını da arayacağım. Bulursam oradan... Bulamazsam, Aleviler adına.. Araplar adına.. Acilciler adına.. Bilcümle insanlık adına.... Seni bir kez de ben yazacağım” Demiştim. Hatırladın mı bu paragrafı. Ogün bugündür dört kitabı alt üst ettim. Ne adına, ne soyadına rastladım. Tarihe daldım.Harf harf ararken baş harfinden Moğollara rasladım. MOĞOLLARIN GİZLİ TARİHİ isimli kitapta adini bulamasam da benzerini buldum. Rakam yanlışta olsa bir gerçeğin ip ucunu verir.Dünya nüfusunun Başka söze gerek var mı. Mogolları yada Cengiz Hanı dünya bilir. Hele de Sivas bilir.”Sivas sivas olalı Zulmün padişahıdır Cengiz han. Hülagü , Timur, Cengiz’in ardıllarıdırlar. Bağdat ı yerle bir eden Hülağü zulmüne yapılan göndermede Sivas tan kalır değildir. “Hülagü müsün Kafir.........” Daha once de yazdım. Tanıksız tarih tarih değildir. Tanığı ve kanıtı olmayan neden ve niçinini bilmediğimiz şeyleri tesadüfle açıklar tarihin dışına atarız. Oysa gizli tarih bölük pörçük ve tanıklarda gizlidir. Parçalanmış bir resmin bir araya getirilerek büyük resim tamamlandığında tesadüf Bir sözcük dökülür gelir yüreğinden... Vay BEEE
Ve hikaye burda baslar. Yıl 1984 Yer Çorum. Çanakkale it durmaz tepesine veda edip köyüme dönmüştüm. Cezaevinden yazıştığım Samsun davası sanıklarından Zeynel Eren tahliye olmuş köye yanıma gelmişti. !984 un guz aylari idi. Zeynelin gelmesiyle huzursuzluğum had safhaya ulaşmıştı. Çünkü bir hafta önce polis çemberini haber almıştım. Zeynele kısaca durumu özetledim. Görüşmeyelim.
Polis bana Suriyeden -daha dogrusu senden- gelen mektubun izini sürmüş (!). Zarfta ki alacak kişinin ismini söylemiş o ismin sahte olduğunu ve (Bu arkadaş daha sonra ruhsal bunalıma düşmüş alkol bağımlısı olmuştur.) Gece yarısı Ali Hoca köye gelerek beni bilgilendirmişti. Neden ve niçinini bir türlü bulamayıp tesadüf yada polisin artık çok daha sıkı calıştığına yorumlamış. Her türlü ilişkimi budamıştım. Cezalarımız As.Yargıtayca onanmış Mamaktan Ulucanlar Cezaevine sevk edilmiştik. Ulucanlarda faşistlerle çıkan kavga, sonra asker ve gardiyanlarla bizim aramızdaki kavgaya Yıl 1989, Yer Ankara-Keçiören. Sigorta acenteliği yapıyorum. Leyla ile (Adnan demirin eşi.)tanistik.Sık sık görüşüyoruz. Yardımlaşıyoruz. Geçmişten sohbetlerimiz oluyor.Birlikte kararlaştırdık.Antepte buluştuk.Açık görüş yaptık.. Örgüsel değil sadece insani ve geçmişe olan saygı nedeniyle sürmekte idi ilişkilerim. Yıl ve tarihe dönelim. Yine Suriye’den bir mektup. Yani yine sen. Bir kaç gün sonra yine polis işyeri adresim çocukların okulları, sınıfı, numarası, Bir hafta sonra Soner Yalçın benimle tanışmak ve röportaj için eve geldi. Röportajı Kabul etmedim. Leylaya anlattım bunları. Oda kendisine telefon ve mektupla Suriye’den arandığını bundan kendisininde rahatsız olduğunu iletti. Arayan-mektup yollayan kişinin bacısına ulaşıp bir daha kendisini ve beni aramamalarını ileteceğini belirtti. Sanırım unutmamıştır bu olayları. Yıl 1996 Yer Antakya. Diyarbakır Cezaevi karışmış bir çok ölüm olayı olmuş.Eşber cezaevinde mahkumlarla gorüşmüş Samandağ ÖDP nin toplantısına katılmıştık. Akşam Hasan Tatar, Eşber, Hilal, Hasan Gençoğlu, İrfan Ural, Süleyman Deprem le birlikte Oysa onun dönmesini en çok Münteceb in babasının beklediğini Halil İbrahim sofrasını görünce İrfan’ı ve Arsus’u anımsadım. Ertesi gecede bir görüşme daveti aldik. Yani senin adına. Ben kabul etmedim görüşmeyi ve gitmedim.Hilal ile Eşber gitti. Daha öncede yazdım.Hilal gerekli cevabı vermiş. ”Acilciler ismi hiç kimsenin tekelinde değildir” ........................................................................! Tarih zincirleme bir olaylar bütünüdür ve bir mantığı vardır. Bay sorumlu kişiye bakın siz! Süzme acilciler listesinde Bay sorumlu kişide vardı. Rızadan aldım telofonunu. Hayır böyle bir bildiriden haberim yok imzam da yok dedi. Bu açıklamayı burada yayınladık. Sonrada böyle bir açıklama yapmadığını (!) açıkladı. Görüşmenin dökümü; 6 Ocak TC saati 8.30 sabah. Kanada S.gece 11.30 Tel;532 650 4891 Yalansa Haydi yalan desin........
Bir başka açıklamada Ali Fuat tarafından yapıldı. Ama muğlak! Benle görüşmesini “Hiç birşeyden haberinin olmadığını iki tarafada karşı olduğunu” Görüşme içeriği yukarıda yazdığım gibidir. Değilse yalanlamalıdır, AMA ACIKCA. HAYDAR KILIÇ YALAN SOYLÜYOR demelidir.
Eniştem derdi ki; Bir insanın sözü bokuna direk olmuyorsa at ipini üstüne nerede otlarsa orada gezsin.
Yukarıya Tarafı ve tanığı olduğum tarihsel kesitlerden bir demet sundum. Bitmedi. Bitmeyecek. Tanıgı ve direk tarafı degil, ama yalan soylemeyecegine adım gibi emin oldugum tanıkların Sana bırde onerim var.Sabah gün dogmadan kalk.Aç kollarını avazın çıktıgı kadar bagır EYYYYYY ADINI BİLMEDİGİM ERENLER BENİ BU POLİS AJANLARININ ELİNDEN KURTAR. Sorarlarsa neden adını bildiklerini cagırmıyorsun Dersin ki, adını bildiklerimi o kadar çok kandırdım ki yüzüm kalmadı. Anlıyorsun degil mi
Erkanın yazdığı Nebilin Yakalanmaları” yazısıyla içime düşen kurt, Onur 2 yazısıyla yukarıdaki bölümleri yanyana koyunca resimdeki görüntü sana şu soruyu sormamı getirdi. Soruyu son cümleye bırakarak, Komşunun eşeğiyle uygunsuz yakalanan kişi kadının karşısında yemin billah ederek yalanlama derdindedir. Güçlükle susturan kadı sorar; Oğlum yalan diyorsun, iftira diyorsun. Diyorsunda diyorsun. Peki; Eşek yarda Kuyruk elde ................... Yapmadın amma benziyor. Bu sitede yazılanların bir dirhemini it yese kudururdu. Ama sen? ........................! Söyle bana sen kimsin Hülagü müsün Kafirrrrrr
|
Son Güncelleme: Cuma, 26 Mart 2010 19:11 |