Şuanda 17 konuk çevrimiçi
BugünBugün412
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6384
Bu ayBu ay40121
ToplamToplam10156676
mihrac ural; adını gizli tarihte buldum PDF Yazdır e-Posta
Haydar Kılıç tarafından yazıldı   
Cuma, 26 Mart 2010 18:51


“SA’nın Başı;

 Şimdilik senle ilgili yazacaklarımı kısa tutuyorum.

Bu arada DÖRT KİTAB’a da bakacağım.

Adını da soyadını da arayacağım.

Bulursam oradan...

Bulamazsam,

Aleviler adına..

Araplar adına..

Acilciler adına..

Bilcümle insanlık adına....

Seni bir kez de ben yazacağım

Demiştim. Hatırladın mı bu paragrafı.

Ogün bugündür dört kitabı alt üst ettim.

Ne adına, ne soyadına rastladım.

Tarihe daldım.Harf harf ararken  baş harfinden Moğollara rasladım.

 MOĞOLLARIN GİZLİ TARİHİ isimli kitapta adini bulamasam da benzerini buldum.
Başlık oradan  geldi aklıma. Moğolları anlatır.Gocebe bir kabileden dünyanın en vahşi
imparatorlugunun dünyayı nasıl kasıp kavurduğunun hikayesidir.

Rakam yanlışta olsa bir gerçeğin ip ucunu verir.Dünya nüfusunun
yüzde 15 inde Moğol kanı vardır derler.

Başka söze gerek  var mı.

Mogolları  yada Cengiz Hanı dünya bilir. Hele de Sivas bilir.”Sivas sivas olalı
moğollardan beri böyle zulüm görmedi” deyimi dillere destandir.

Zulmün padişahıdır Cengiz han. Hülagü , Timur, Cengiz’in ardıllarıdırlar.
Zulümde ondan aşağı kalan değillerdir.

Bağdat ı yerle bir eden Hülağü zulmüne yapılan göndermede Sivas tan kalır değildir.

“Hülagü müsün Kafir.........”

Daha once de yazdım. Tanıksız tarih tarih değildir.

Tanığı ve kanıtı olmayan neden ve niçinini bilmediğimiz şeyleri tesadüfle açıklar tarihin dışına atarız.

Oysa gizli tarih bölük pörçük ve tanıklarda gizlidir.

Parçalanmış bir resmin bir araya getirilerek büyük resim tamamlandığında tesadüf
deyip bir kenara koyduklarımızın neden ve niçini ortaya çıkar.

 Bir sözcük dökülür gelir yüreğinden...

Vay BEEE

 

Ve hikaye burda baslar.

Yıl 1984 Yer Çorum.

Çanakkale it durmaz tepesine veda edip köyüme dönmüştüm.

Cezaevinden yazıştığım Samsun davası sanıklarından Zeynel Eren tahliye olmuş köye yanıma gelmişti.

!984 un guz aylari idi.

Zeynelin gelmesiyle huzursuzluğum had safhaya ulaşmıştı.

Çünkü bir hafta önce polis çemberini haber almıştım.

Zeynele kısaca durumu özetledim.

Görüşmeyelim.

 

Polis bana Suriyeden -daha dogrusu senden- gelen mektubun izini sürmüş (!).
Mektubu bana ulaştıran kişiyi sorguya almış.

Zarfta ki alacak kişinin ismini söylemiş  o ismin sahte olduğunu ve
gerçek alacaklının ben olduğumu bildiklerini ve benimle ilgili bilgi
topladıklarını yine arkadaşlarımızdan öğretmen Mehmet Bek... ın
okuluna giderek ona ajanlık teklif ettiklerini.....

(Bu arkadaş daha sonra ruhsal bunalıma düşmüş alkol bağımlısı olmuştur.)

Gece yarısı Ali Hoca köye gelerek beni bilgilendirmişti.

Neden ve niçinini bir türlü bulamayıp tesadüf yada polisin artık çok daha sıkı calıştığına yorumlamış. Her türlü ilişkimi budamıştım.

Cezalarımız As.Yargıtayca onanmış Mamaktan Ulucanlar Cezaevine sevk edilmiştik.
Orada Samandağı soygunu sanıkları Adnan demir,Hasan gençoğlu,İrfan Ural,
Mehmet Avan ve ismini hatırlamadığım bir kişi daha vardı.Birlikte kalıyorduk.
Tahliyeme yaklaşık onbeş ay vardı.Çıktığımda benimle nasıl irtibat kurulacağını
İrfanla kararlaştırmış İrfan dışarıya ulaştırmıştı.

Ulucanlarda  faşistlerle çıkan kavga, sonra asker ve gardiyanlarla bizim aramızdaki kavgaya
donüşmüş kafama yediğim kalasla daha sonra gözümü revirde açmış, 
sabaha karşıda onbeş yaralı olarak TÖB-DER yöneticileriyle birlikte Çanakkale e tipine sevk edilmiştik.

Yıl 1989, Yer Ankara-Keçiören.

Sigorta acenteliği yapıyorum. Leyla ile (Adnan demirin eşi.)tanistik.Sık sık görüşüyoruz.
Adnanlar ceza evinde.Leyla sürekli görüşe gidip geliyor.

Yardımlaşıyoruz.

Geçmişten sohbetlerimiz oluyor.Birlikte kararlaştırdık.Antepte buluştuk.Açık görüş yaptık..
Rıza Zıngal,İrfan, Hasan, Adnan, Ömer Ödemiş, Cengiz bülbül... oradalardı.

Örgüsel değil sadece insani ve geçmişe olan saygı nedeniyle sürmekte idi ilişkilerim.
Sadece bunlarla değil tüm arkadaşların hemen hemen hepsiyle bu temelde olan ilişkim halende sürmektedir.Bunu da beni tanıyan herkes bilir.

Yıl ve tarihe dönelim.

Yine Suriye’den bir mektup.

Yani yine sen.

Bir kaç gün sonra yine polis işyeri adresim çocukların okulları, sınıfı, numarası,
arabamın plakası vs  bilgi aldı.Adres değiştireceğim zaman kendilerine
önceden bilgi vermem gerektiğini, yoksa benim icin kötü olacagını..... daha bir sürü gözdağı........

Bir hafta sonra Soner Yalçın benimle tanışmak ve röportaj için eve geldi. Röportajı Kabul etmedim.
Sohbet ettik çay içtik gitti.Yanılmıyorsam ikibine dogru dergisinde calısıyordu. Tedirginligim dahada artmıstı.

Leylaya anlattım bunları.

Oda kendisine  telefon ve mektupla Suriye’den arandığını bundan kendisininde rahatsız olduğunu iletti.

Arayan-mektup yollayan kişinin bacısına ulaşıp bir daha kendisini ve beni aramamalarını ileteceğini belirtti.

Sanırım unutmamıştır bu olayları.

Yıl 1996 Yer Antakya.

Diyarbakır Cezaevi karışmış bir çok ölüm olayı olmuş.Eşber cezaevinde mahkumlarla gorüşmüş
Antakyada buluşmak üzere Mersin den Hilal ve Süleyman Deprem le birlikte gelmiş

Samandağ ÖDP nin toplantısına katılmıştık.

Akşam  Hasan Tatar, Eşber, Hilal, Hasan Gençoğlu, İrfan Ural, Süleyman Deprem le birlikte 
Antakya'ya dönmüş ODP yöneticileri bizleri Arsus,a balık yemeye götürmüşlerdi.Yanında oturan İrfana dönerek Amcayın oğlu ne geziyor oralarda niye dönmüyor diye kinayeli bir soru sormuş,İrfanda gorüşmüyorum o artık zengin oldu.Her şeyi –herkesi unuttu.Boş ver demişti.

Oysa onun dönmesini en çok Münteceb in babasının beklediğini
Eşber de ben de Antakya da bol bol dinlemiştik.

Halil İbrahim sofrasını görünce İrfan’ı  ve Arsus’u anımsadım.

Ertesi gecede bir görüşme daveti aldik. Yani senin adına.

Ben kabul etmedim görüşmeyi ve gitmedim.Hilal ile Eşber gitti.
Meğer kişi TC sorumlusu imiş ve bizleri yeniden örgütleme talimatı almış.

Daha öncede yazdım.Hilal gerekli cevabı vermiş.

”Acilciler ismi hiç kimsenin tekelinde değildir”

........................................................................!

Tarih zincirleme bir olaylar bütünüdür  ve bir mantığı vardır.

Bay sorumlu kişiye bakın siz!

Süzme acilciler listesinde Bay sorumlu kişide vardı.

Rızadan aldım telofonunu.

Hayır böyle bir bildiriden haberim yok imzam da yok dedi.

Bu açıklamayı burada yayınladık.

Sonrada böyle bir açıklama yapmadığını (!) açıkladı.

Görüşmenin dökümü;

6 Ocak TC saati 8.30 sabah. Kanada S.gece 11.30

Tel;532 650 4891

Yalansa

Haydi yalan desin........

 

Bir başka açıklamada Ali Fuat tarafından yapıldı.

Ama muğlak!

Benle görüşmesini “Hiç birşeyden haberinin olmadığını iki tarafada karşı olduğunu”
yalanlamamış ama muğlak bırakarak böyle bir beyanının olmadığı zannını yaratmış.
Sen de can kurtarana sarilir gibi üstüne atladin.Yalan yazıyorlar diye

Görüşme  içeriği yukarıda yazdığım gibidir.

Değilse yalanlamalıdır, AMA ACIKCA.

HAYDAR KILIÇ YALAN SOYLÜYOR demelidir.

 

Eniştem derdi ki;

Bir insanın sözü bokuna direk olmuyorsa at ipini üstüne nerede otlarsa  orada gezsin.

 

Yukarıya Tarafı ve tanığı olduğum tarihsel kesitlerden bir demet sundum.

Bitmedi. Bitmeyecek.

Tanıgı  ve direk tarafı degil, ama yalan soylemeyecegine adım gibi emin oldugum tanıkların
ve tarafların hala hayatta oldugu SAMANDAG BASKINI ve İHBARINI da kimin(!) yaptıgını soracagım.

Sana bırde onerim var.Sabah gün dogmadan kalk.Aç kollarını avazın çıktıgı kadar bagır EYYYYYY ADINI BİLMEDİGİM ERENLER BENİ BU POLİS AJANLARININ ELİNDEN KURTAR.
SANA HER BAYRAMDA KURBAN DE.

Sorarlarsa neden adını bildiklerini cagırmıyorsun

Dersin ki, adını bildiklerimi o kadar çok kandırdım ki yüzüm kalmadı.

Anlıyorsun degil mi

 

Erkanın yazdığı Nebilin Yakalanmaları” yazısıyla içime düşen kurt, Onur 2  yazısıyla yukarıdaki bölümleri yanyana koyunca resimdeki görüntü sana şu soruyu sormamı getirdi.

Soruyu son cümleye bırakarak,

Komşunun eşeğiyle uygunsuz yakalanan kişi kadının karşısında yemin billah ederek yalanlama derdindedir.

Güçlükle susturan kadı sorar;

Oğlum yalan diyorsun, iftira diyorsun.

Diyorsunda diyorsun.

Peki; 
Uçkur pantol yerde

Eşek yarda

Kuyruk elde

...................

Yapmadın amma benziyor.

Bu sitede yazılanların bir dirhemini it yese  kudururdu.

Ama sen?

........................!

Söyle bana sen kimsin

Hülagü müsün Kafirrrrrr

 

Son Güncelleme: Cuma, 26 Mart 2010 19:11