Şuanda 59 konuk çevrimiçi
BugünBugün1112
DünDün1865
Bu haftaBu hafta9427
Bu ayBu ay42126
ToplamToplam10204180
mihrac ural, polis ifaden nerede? bekliyoruz... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 08 Nisan 2010 16:56


Kendi açıklamana göre on binlerce sayfalık arşivin varmış. Aslanım benim, mutlaka öyledir…

Bu muhteşem arşivinde senin polis ifaden yok mu?

Şimdiye kadar ortaya çıkaramadın.

Olmaz olur mu, var mutlaka da çıkaramıyorsun.

Senin zerre kadar işkence görmediğini kanıtladık.

Daha doğrusu biz kanıtlamadık. Sen kendi sözlerinle açıkladın.

Sözüm ona üç hafta gözaltında kalmışsın ama falaka yememişsin.

Bunun yerine “şehir cereyanıyla” yapılan elektrik işkencesine tabi tutulmuşsun…

İşin bitti senin Mihrac…

32 yıldır söylediğin yalan ortaya çıktı.

Yakalandığın zaman polisle anlaştın.

Nebil Rahuma’yı iki kez yakalattın…

Ve daha kimbilir neleri ele verdin…

Ancak tahmin edebiliyoruz…

Bursa genelevinin önünde polise poz veren sen değil miydin?

Polisteki fotoğraflarını bile, aradan 32 yıl geçtikten sonra ve ancak bizim bastırmamız sonucu açıklamak zorunda kaldın.

Polis ifadeni ortaya çıkar Mihrac Ural…

Çok mu kalın, bir klasör filan mı…

Olsun, biz okuruz yine de…

Bu kadar ısrara rağmen hala gerçek polis ifadeni ortaya çıkarmazsan, “üç haftada neler ve de neler anlatmıştır, hiç olmazsa birinci cildi ortaya çıkar” demeye başlayacağız…

İstersen sıraya koyalım…

Önce polis tarafından düzenlenen ifadeni ortaya çıkar. Önce “boş kağıt” dediğin, sonra “yarım sayfa” dediğin ifade…

Yine senin anlattıklarından yola çıkıyoruz. Senin anlattıklarına göre polisin sana sordukları bile yarım sayfayı geçiyor.

Olsun, sen hiç olmazsa yarım sayfayı ortaya çıkar…

O ifadenin polis tarafından düzenlendiğini nedenleriyle birlikte gösterelim…

Sonra klasör ifadene geçeriz. Birinci ve sonraki ciltleri karıştırmaya başlarız.

Panik içindesin, biliyorum…

Korkunun ecele faydası yok…

Senin örneğinde de böyle olmadığını gördük…

Muhabarat’taki lakabın sırtlan…

Ankara emniyetindeki lakabın ise Aysel Tanju…

Bizdeki lakabın ne olsun, bilemiyorum…

Vedet dansöz Zennube mi olsun…

Biz çalıyoruz sen oynuyorsun…

Dökül bakalım, daha hesabımız bitmedi…