Engin Erkiner
Türkiye'den ABD'ye cephane ihracatı | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
Bugün | 1081 | |
Dün | 2294 | |
Bu hafta | 7053 | |
Bu ay | 40790 | |
Toplam | 10157345 |
Konuk Yazılar
Filistin meselesi | |
Bütün Yazılar |
serdar soyergin'in anısına |
Aycan Özkan tarafından yazıldı |
Pazartesi, 07 Haziran 2010 17:27 |
DIŞARDAN KÖTÜ HABERLER GELİYORDU karanlık, hala tam olarak tanımlanamayan bir karanlık. aradan otuz yılı aşkın bir süre geçmiş ve hala anlatılamamış bir karanlık bu.Cezaevinde olanların ilk dönemlerde ayırdına varamadığı, yinede sezgisel olarak bir tavır alınmasını düşünüpte ne yapılması gerektiğini bilmedikleri bir dönem. dışarıdan alınan haberlerde bir umut yoktu, anlı şanlı örgütler 'herkes başının çaresine baksın' durumundaydı.sanki daha dün elini uzatsa iktidarı alacakmış havasını yayanlar kendileri değildi. Bu döneme denk gelmişti serdar'ın çatışmada yakalanıp işkencelere salınması ve yine bu dönemdeydi herkesi eleştiren ve hatta suçlayan bir örgütün genel sekreteri olduğu söylenen bir şahsın bayrak açıp 'türk gençliğine sesleniyorum gelin adaletin şefkatli kollarına sığının, gittiğiniz yol yol değildir' diye davet çıkardığı bir dönemdi. bu arada serdar soyergin kız kardeşini tanımazlıktan gelmişti işkencede, ona da zulüm yapmasınlardı derdi. serdar bildiğim tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar hızlı bir mahkemeden sonra idam cezasına çarptırıldı. yaralı bacağının tedavisi yapılmadığı gibi, sorguda yarasının içine tornavi da sokularak sözde intikam alındı ondan. Dışarıdan kötü haberler gelmeye devam ediyordu. Dışarıdan kötü haberler geliyordu. Dışarıdan kötü haberler geliyor. Serdardan bir haber geldi. bir yoldaşına hitaben, diyorduki 'ercan, beni asacaklarını biliyorum, ama merak etmeyin, size layık bir şekilde ölmeye çalışacağım' evet yoldaşım, sarışın yiğidim, sarı Serdar'ım, sen devrime layık bir evlatsın, buna şahidim. senin gibi, sehpalara gönderilen, işkencelerde katledilen, yargısız infaz edilen diğer bütün yoldaşlar gibi. onlarda-sende devrime layıksınız. alçaklara inat ve inançla ölmesini bildiniz. gencecik fidanlar, umudun filizleri, birer-birer, onar-onar yok edildiler. Ölümün övgüsünü yapmıyorum, seçilen yolun varacağı noktalardan biriydi ölüm ve size başka bir seçenek bırakmadılar. sizde gereğini yaptınız. alçaklara inat ahkam kesenlere bu böyledir dercesine. Serdarın idam edildiği gece yatmadı kimse, kadınlar koğuşunda kadınlar erkeklere protesto nasıl yapılır gösterdiler. bir duman yükseldi cezaevinin ön tarafından, kadınlar yakmışlar yatakları-ranzaları sarı yiğide biçilen kadere isyan etmişlerdi. göndermiyeceklerdi yoldaşlarını düğünsüz, bir yiğide düğünsüz gitmek yaraşmazdı, nasıl ki nazlı bir gelin dünsüz gitmezse, nasıl ki gelinliğiyle gömülürse genç kızlar, genç yiğitlerde düğünsüz gitmezdi. ve bunu ancak kadınlar düşünürdü ve ancak onlar bilir lerdi toy düğün ateşsiz olmaz ve ateşin isyan olduğunu. Erkekler suskun değildi, bağırdılar, bağırdık. biz bağırırken yer-gök bağırdı bizimle, kadınlar bağırdı zılgıt oldu tou düğüne isyana yaraşan. Serdar kangren olan bacağını sürüyerek çıktı sehpaya. sustu yer gök, sırıtan cellatlar taş kesildi, çünkü sesini duymuşlardı onun, haykırıyordu gür berrak sesiyle. İçinde bir parça insanlık kalmış olanlar saygı duruşundaydı artık, onun sesiyle ürkenler namluları çevirdiler ona. Serdar olanca heybetiyle dimdik, bir kartalı kıskandıracak kadar yükseklerde durmuş cüceleşenlere bakıyordu. ne kadar zavallıydılar, namlulardan korkacağımı mı sandılar diye düşündü. yüzünde bir gülümseme, sağlam bacağıyla vurdu üzerine çıktığı tabureye, bir süre sallandı havada salıncakta salınan coçuklar gibi. yapacağını yapmış, korkmasını bekleyen cellatları hayal kırıklığına! uğratmıştı. ne bilsinlerdi ki devrimcinin düğüne gider gibi ölüme gidebileceğini. hem zaten orkestrası ateş, temposu zılgıt değilmiydi. Sabah nasıl oldu bilmiyorum, dostlar taziye evine gelir gibi geliyorları, Serdarın yoldaşlarının bulundukları ranzalara. yiğitçe gitmiş dediler, aslan gibi delikanlıymış. o bir devrimciydi dedi yoldaşlarından biri. |