Şuanda 66 konuk çevrimiçi
BugünBugün1275
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7247
Bu ayBu ay40984
ToplamToplam10157539
ahmet yıldırım'ın anısına: yüzüğü arayan adam PDF Yazdır e-Posta
Zeyyad Beşir tarafından yazıldı   
Cumartesi, 19 Haziran 2010 04:54


 

Yüzügün efendisi Ahmet Yıldırım yoldas ile ilgili bir anımı sizlerle paylaşmak istedim.  Bu güne kadar hic bir yoldaşla paylasmadıgım, sormadıgım, söylemediğim ve beynimden silemedigim soruyu bu gün tum yoldaslara soruyorum. Bilgisi olan yada olmayan yoldaşlar  lütfen cevap veriniz... Ibrahim Yalcın yoldaşımız soruyor  ‘’ Ahmet Yıldırım kimdir, bileniniz varmi..?’’  Cevap veriyorum: A.Yıldırım yoldaşımızı, Antakyada THKP-C(acilciler)e  sorsanız, onun yigitliklerini anlatırlar. Ahmet yoldaşımızı tanımayan yoktur. O  Hatay Acil örgütlenmesinde en ön saflarda yigitce mücadele etmis,büyük sorumluluklar almış  bir militanımızdı.  Yanlış hatırlamıyorsam 1979 yılının kıs aylarında Antakya Elektrik mahallesinde genel askeri bir operasyonda Ibrahim Sahillioglu’yla beraber yakalanmışlardı, saat 05-07 arası. Evimizin kapısı çalınıyor. Kapıyı açan anneme,gelen yoldaşım(M.D) beni soruyordu. Kapıya yöneldim, gelen yoldaşın gözlerinden kötü bir haberin geldigini anlamıştım. Heyecandan anlatamıyordu. Bu yoldaşımız fırıncıydı, o saatlerde bakkallara ekmek dagıtırdı. O gün,Ahmet’le Ibrahim Sahillioglu’nun tutuklandıklarını ve ellerinin ayaklarının bagli olarak yagmur altında,çamurlar içinde yere yatırılmıs, 10-15 askerin silahlarını onlara dogrultmus vaziyette götürüldüklerini anlattı. Haberi alır almaz dogruca  anısı önünde saygıyla egildiğim  Müntecep Kesici yoldasın saklandıgı eve gittim. Henüz yarı yoldayken Müntecep’le karşılaşmıstım. Yanında bir kaç yoldaşla beraber haberi benden önce duymustu.Müntecep yoldaş bana, X yoldaslara git söyle, silahlarla birlikte, şu an ismini hatırlayamadıgım sokaga gelsinler demisti. Müntecep yoldas planını kurmustu.Bir kac yoldasla askerlerle  silahlı çatısmaya girip, Ahmet ile Ibrahimi kurtarmayi planlamisti, ama ne yazik,ki çatişmaya ragmen başarılı olunamamıştı. Bu noktada bende, ibrahim Sahilliogluna cagrı yapıyorum: Ahmet Yıldırım yoldaşımızla omuz omuza beraberdin,ayni hücrede beraber çalısmalar yapıyordun, beraber yakalandın en agır iskencelerden beraber geçtiniz,sana sesleniyorum,Sahillioglu..! Ahmet  yoldaşımızı en  iyi tanıyanlardan biriydin. Biraz vicdanin varsa, birazcık olsun bu tarihe saygı duyuyorsan ve Ahmet yıldırım yoldaşımızın ebedi uykusunda rahat  etmesini istiyorsan,konuş…! Bir zamanlar Mihrac soytarısının koltuk altlıgını yapmis olan kardeşin Murat.Sahillioglu gibi susma! Susma ki. sana karşı olan saygımız devam etsin,susma ki, seninde kalbin rahatlasın! Mihrac soytarısının tüm pisliklerini ve bütün ihanetlerini bildiğin halde neden susuyorsun…?

 

Evet yoldaşlar esas konuya geliyorum.  Ahmet Yıldırım yoldaşımız yakalandıktan epey sonra . Antakya ceza evinde ilk ve son olan görüşmemizde, benden özel bir şey istemisti. A.Yıldırım yoldaşımız, Sönmez bacı ( Kevser)le devrim nikahlıydı. Yakalandıgı yerde poliste evli oldugu anlaşılmasın diye parmagındaki yüzügünü çıkarmıs  bütün gücüyle çamurda uzandıgı yere gömmüştü. Cezaevine ziyaretine gittiğimde, benden bu yüzügü bulabilirsem,gidip bulmamı istedi…Aksamları Ahmet’lerin yakalandıgı yeri bilen firinci(M.D)yoldaşımı yanıma alarak bu tarih dolu yüzügü buldum ve Müntecep Kesici yoldaşıma ilettim. Bana inanmayanlar olursa Antakya’da halen hayatta olan ve herkesin tanıdıgı fırıncı M.D.’ye sorabilirler.

 

Aradan yillar gectikten sonra Sönmez baci ( Kevser)  ile Suriyede karşılastım. Ahmeti sormustum ona.Iyi oldugunun cevabını aldıktan sonra,yüzük hikayesini anlatmayı düşündüm,ama ne yazık ki anlatamadım. Anlatmadım. Gördüklerim karşısında şok olmustum.Gozlerim kararmış, beynimde yüzlerce soru isareti belirlemişti...Neden ve nicin bu ihanetler? Devrime ve sosyalizme baglılıgımız bu muydu? Böyle mi olmalıydı?

 

Sevdalarımız,umutlarımiı,sozlerimiz ve cezaevindeki yoldaşlarımıza baglılıgımız bu mu olmalıydı?

Suriye’de uzun sure yaşadım. Vuruldum. Ölümün kıyısında döndüm. Şam’da, Kırdaha’da Bassit’te, lattakiye’de Lübnan’da savaş içersinde oldum. Mihrac Ural adlı haini iyi tanıyorum. O soytarı, devrimci olmadıgı gibi ‘’adam’’ gibi bir MAFİA bile olamaz. Hırsızdır,devrimci katilidir. Bugüne kadar bu sitede’de yazılan herşeyi okudum, ne yazılmışşa hepsine katılıyorum. Eksikleri var fazlası yoktur.

Acil örgütlenmesini dagıtan ve herkese bir kara çalmaya kalkan Mihrac Ural adlı soytarı her türlü örgüt içi olumsuzlugun birinci derecede sorumlusudur.

Bütün yoldaşlara çagrıda bulunuyorum, Bu adamların pisliklerini ve ihanetlerini herkes yazmalıdır.

 

1983’te Suriye’den ayrıldıktan sonra gittigim ülkeden, 1984’te, Antep cezaevi’nde yatan Ahmet Yıldırım yoldaşıma,’’yüzügü arayan adam’’ imzasıyla  bir kart postal yollamıştım. Cevaben,’ kartımı aldıgın’ı ve cok mutlu oldugunu, bütün yoldaşlarına selam söyleyen bir mektup göndermişti . Ama dişarda olup bitenleri bilmiyordu.,,’’Bana yaz yüzügü arayan adam’’ diyordu…!

 

Not. Yoldaşlar, Ben, Suriye’den Avrupa’ya, bugün bile vucudumda taşıdıgım kurşun yarası ile geldim. Geldiğim zaman yaralıydım.ilk geldiğim ülkede iltica başvurum Kabul edilmeyebilir diye Fransa’ya geldim ve sahte bir kimlikle iltica etmek istedim. Fransa’da neyle karşılaştım biliyormusunuz? Yıllarca emek verdiğim örgütümün Fransa sorumlusu olan K.B. bana sahte bir TC kimliğini 500 fransız frangına sattı. Mihrac Ural çetesinin pislikleri yazılmadan Acil örgütümüzün tarihini yazamazsınız. Hepinize yoldaşca selamlar.

ZEYYAD BEŞİR.