Şuanda 67 konuk çevrimiçi
BugünBugün1212
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7184
Bu ayBu ay40921
ToplamToplam10157476
Mihrac Ural ve MİT: bugünkü ilişki PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 09 Temmuz 2010 17:27


Yaklaşık bir yıl öncesinden başlayarak Mihrac Ural’ın iki ayrı kişiyle yaptığı çetleşmeleri yayınladık. Ek olarak, bu çetleşmeler kapsamında karşı tarafa gönderilen fotoğrafları da yayınladık.

Mihrac Ural kızdı, bağırıp çağırdı ama bunlar “yalandır, gerçeklikle ilgisi yoktur” diyemedi.

Kendi fotoğrafları, babasının Uruba hareketinin eski kuşağıyla fotoğrafları, evinin içinin fotoğrafları yayınlanınca bunlara “yalan” demek zordu tabii…

Başka bir şey daha öğrendik: MİT’in bu çetleşmelerin yayınlanmasını engellemek istemesini…

Olay şöyle oluyor:

Bu çetleşmelerden birisinde bulunan kişi bir avukatı ziyarete gidiyor. Bir süre sonra avukatın sivil bir ziyaretçisi geliyor ve konuşmaya katılıyor. Söz konusu kişiye oldukça ilginç şeyler soruyor ve söylüyor:

“Bu çetleşmelerin yayınlanmasını engelleyebilir misin?”

Tabii ki, engelleyemez. Nasıl engelleyecek ki!

“Mihrac Ural tehlikeli adamdır. Antakya mafyasıyla ilişkisi vardır. Başın belaya girebilir.”

Bunun ardından adam bir Mihrac Ural güzellemesi yapıyor: “Mihrac Ural çok okur. Engin’i boş ver, o bir şey bilmez.”

Çok ilginç değil mi?

Birinci soru: MİT neden bu çetleşmelerle ilgilensin?

Bu çetleşmelerde MİT ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmadığına göre, Mihrac Ural’ın karşısındaki tanımadığı kişiye internet yoluyla ulaştırdığı samimi itiraflarla neden ilgilensin?

Burada onu ilgilendiren hiçbir şey yok…

En fazla okur, bilgi edinir… O da edinebileceği bir bilgi var ise…

Bunun tek açıklaması olabilir:

Mihrac Ural, MİT’ten bu çetleşmelerin yayınlanmasının engellenmesini talep etmiştir.

MİT de bu isteği yerine getiriyor.

İkinci soru: MİT neden bu isteği yerine getiriyor?

Bu işler karşılıklılık temelinde yürür.

Mihrac Ural MİT’e hizmet eder. Sadece 30 yıl önce Türkiye’de iken değil, Suriye’de iken de eder. MİT de onun isteğini yerine getirmeye çalışır.

Aksi durumda MİT, Mihrac Ural’ın ne istediğiyle neden ilgilensin?

Durum budur…

“Mihrac Ural’ın Muhabarat olduğu kesin de MİT ile ilişkisini neye dayandırıyorsunuz?” diyen arkadaşların dikkatine sunulur.

MİT ile Mihrac Ural arasında bir yıl öncesinde bile, “şunu engelleyin” diye istekte bulunulabilecek kadar yakın bir ilişki var.

Bu ilişkinin kapsamını bilmiyoruz, Mihrac Ural’ın MİT’e ne gibi hizmetleri bulunduğunu bilmiyoruz, ama ilişki olduğu açık…

Yakında Mihrac Ural’ın da içinde rol aldığı Abdullah Öcalan’a yönelik suikast konusu açıklanacak. Orada bu hizmetlerden bir tanesini öğrenmek fırsatını bulacağız. Mutlaka başkaları da var…

Bu durum, beni, Mihrac Ural’ın 2,5 yıl önce bana yönelik saldırı hakkında yeniden düşünmeye itti.

Önceden de belirtmiştim: Bir insan bu kadar aptal olamaz. Evet, Mihrac Ural devrimci hareketi bilmiyor, ama bu kadar da aptal olamaz…

Mihrac Ural’ın 2,5 yıl önce başlayan bana yönelik saldırısının MİT ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum.

Nedenini anlatmak için biraz daha geriye gideyim:

Annem yaklaşık 4 yıl önce öldü. Ülkenin en iyi lise tarih öğretmenlerinden bir tanesiydi. Yıllarca çalıştı ve çok sayıda kişiyi okuttu. Bu kişilerden bir bölümü daha sonra devlet kademelerinin üst noktalarına gelmişler.

Bunlardan bazıları yıllar sonra bile annemi ziyaret eder ve bazen de benimle ilgili bilgi verirmiş.

Annem de bu bilgileri telefonda bana anlatırdı.

O anlamazdı ama verilen bilgilerin epeyce yukarı yerden geldiğini ben anlardım.

MİT’in üçüncü sırada yer alan önemli kişileri arasında bulunuyor imişim…

Birinci sıra: Yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi gerekenler

İkinci sıra: Sürekli izlenmesi gerekenler

Üçüncü sıra: Ne yaptığı gözden kaçırılmaması gerekenler…

Ülke dışında bulunanlarla ilgili sınıflandırmada ben bu üçüncü kademede imişim.

O zaman buna anlam verememiştim. Yıllardır ülke dışındayım. Açık mücadele içindeyim.

Bu nedir o zaman?

Bu durumu devrimci hareket içindeki birkaç tanınmış arkadaşa sordum. Hepsi aynı cevabı verdi:

“Sen de amma safsın Engin! Tanınmış bir silahlı mücadele örgütünün kurucularından birisin. Türkiye Devriminin Acil Sorunları’nı yazmışsın. 1977 silahlı eylemlerinin  büyük yükünü taşımışsın. Sen ne yaparsan yap, bu devlet seni unutmaz!”

Bunu doğru kabul edersek, durum açıklığa kavuşuyor:

Yaklaşık dört yıl önce eski Acilciler’in ve HDÖ’lülerin bir bölümü bir araya gelirler. Mihrac Ural’ın ne mal olduğunu herkes bilmektedir. Mihrac Ural çok çabalar ama aralarına giremez. Rıza’yı da dışarıda tutarlar. Dışarıdan bakanlar da pekala “Galiba örgüt yeniden kuruluyor, Engin de başına geçiyor” diye düşünebilir.

Anlaşılan sadece Mihrac Ural değil MİT de olayı böyle değerlendirmiş: Örgüt kuruluyor, Engin de başına geçiyor!

O zaman Mihrac Ural’a görev verilir: Haydi Mihrac Ural, iş başına…

Mihrac Ural “lider” olabilmek için zaten dünden hazır…

Hiç ilgisi yok, ama böyle değerlendirilmiş.

Haydi Mihrac Ural, iş başına…

Mihrac Ural’ın 2,5 yıl önce başlayan ve o zaman –ben de dahil olmak üzere- kimsenin anlam veremediği bana yönelik saldırısının altında bu değerlendirme yatıyor.

Ve baltayı taşa vurdular!

Beni yıpratmak ve Mihrac Ural’ı öne çıkarmak planı tam bir fiyaskoyla sonuçlandı.

Anlaşılan odur ki, bu sadece Mihrac Ural’ın başarısızlığı değildir…

MİT – MUHABARAT - MİHRAC URAL ya da 3M ya da M-TİPİ

tam yerine oturuyor.