Mültecilik ne kadar kaldı? Yazdır
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 03 Mayıs 2019 19:25


Bu konu şimdiye kadar neden aklıma gelmedi diye kendime kızdım.

Sürgünler denilince bazen sürgün mü mülteci mi tartışması yapılır ya, gereksiz bir tartışmadır. Neden derseniz? 12 Eylül 1980 sonrasında değişik Avrupa ülkelerine gelmek zorunda kalmış olanların büyük bölümü yıllardan beri mülteci statüsünde değildir, bulunduğu ülkenin vatandaşıdır. Bazıları ülke yasaları izin verdiği için çifte vatandaştır. Böyle de olsa Türkiye’ye gidemezler, daha doğrusu giderler de başlarına başka işler gelir.

Ne diyeceksiniz bu insanlara?

Bir zamanlar mülteci idiler ama bu statü yıllar öncesinde sona erdi. Yerlerine yenileri geldi ve de geliyor, burası açık ama 1980 ve hatta 1990’lı yıllarda gelen çok kişi için mültecilik geride kalmış bir statüdür.

Bu insanlar, diyelim Fransa için vatandaştır ama Türkiye için ülkeyi terk etmek zorunda kalmış insandır ve yıllardan beri mülteci de değildir.

Türkiye’deki Suriyelilerin durumunu inceleyelim…

Bunlar mülteci değildir çünkü Türkiye’de OECD ülkeleri dışından gelenler için mülteci yasası yoktur. Bu insanlar yıllarca burada kalsalar bile halen konuk statüsündedir. Aslında açıkça savaş sürgünüdürler ya da kısaca sürgündürler.

Avrupa ülkelerinde yıllardan beri bulunan insanların hiç de az olmayan bölümünün yaşadığı ülkenin vatandaşı olması onları pek rahat ettirmiyor.

Geçtiğimiz yaz sadece Almanya vatandaşı olan (çifte vatandaş değil) Doğan Akhanlı İspanya’ya gittiğinde Türkiye’nin interpol aracılığıyla çıkardığı Uluslararası Yakalama Emri (Kırmızı Bülten) nedeniyle tutuklandı ve bir süre gözaltında kaldı. Almanya vatandaşına sahip çıktı ve konu hükümet açıklamasına kadar vardı. Almanya açık olarak Türkiye’yi interpolü ülke dışındaki muhaliflere baskı aracı olarak kullanmakla suçladı. Akhanlı kısa sürede serbest bırakıldı, interpol araması dikkate alınmadı.

Akhanlı bu konuda tek olay değil ya da çifte vatandaş olmamak, sadece yaşadığın ülkenin vatandaşı olmak bile kişiyi interpol’ün hedefi haline getirebiliyor. Kırmızı Bülten nedeniyle gözaltına alınanların büyük bölümü iade edilmiyor ama kendileri için sıkıntı oluyor.

Yaşadığı ülkede mülteci hakkı almış olan kişi hakkındaki arama kararını interpol’e başvurarak kaldırtabiliyor.

Hatırlayacaksınız, geçen yıl Türkiye ülke dışındaki muhalifleri vatandaşlıktan çıkaracağını duyurmuştu. 1980’li yıllarda 12 Eylül yönetimi bu uygulamayı yapardı ama artık etkisi kalmadı. Bu muhaliflerin önemli bölümü yaşadığı ülkenin vatandaşıdır, dolayısıyla da TC vatandaşlığını kaybetmeleri –çifte vatandaş iseler eğer- onlara dokunmaz. En fazla Türkiye’deki seçimde oy kullanamazlar.

AKP baktı ki durum değişmiş, vatandaşlıktan çıkarma tehdidini unutuverdi.

Yaşadığı ülkeye önce iltica etmek ve belirli bir süre sonra da vatandaş olmak Türkiye’den gelenlere özgü değildir. Nazi iktidarı döneminde Almanya’yı terk etmek zorunda kalanların bir bölümü –mesela ABD’ye gidenler- yaşadığı ülkenin vatandaşı olmuştu. Nazi iktidarı yıkılınca da genellikle artık ikiye bölünmüş ülkenin Doğusuna ya da Batısına döndüler.

12 Eylül’ün üzerinden 39 yıl geçti ve o zamanın mülteciliği çok değişti.

 

Sorunlar bitmedi ama çok sayıda insan artık mülteci statüsünde değildir.