İklim Zirvesi ve sonuçsuz protestolar Yazdır
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 07 Kasım 2021 09:34


Glasgow’da yapılan Dünya İklim Zirvesi sona ermek üzere ve geçtiğimiz gün büyük bir protesto yürüyüşü yapılmış. Bu tür yürüyüşler değişik ülkelerde de yapılıyor ama sonuç alınabildiği söylenemez.

Bana özellikle anlamsız gelen tarafı ise hemen her yürüyüşte tekrarlanan “iklim krizinin sorumlusu kapitalizmdir” belirlemesidir.

Bunu söyleyince kendinizce muhalefet yapmış oluyorsunuz ve muhalefet burada sona eriyor, yeni bir gösteride yeniden tekrarlanmak üzere…

Almanya kapitalizmi atmosferin ısınmasının önlenmesi ve bunun için de daha az karbondioksit salınması konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında sayılıyor. Yenilenebilir enerji üretimi konusunda gerekli teknolojiler alanında da önder konumdadır.

Haftalardır değişik kentlerde yapılan Fridays for Future eylemlerinin ilk sonucu Yeşiller’in oy patlaması yaşaması oldu. Bu parti kurulduğundan beri ekoloji konusunu gündemine almış ve bu alanda Almanya’da toplumun eğitimini sağlamıştır denilebilir.

Yeşiller kapitalizme karşı mıdır?

Değildir.

Onlara göre sol ve sağ ayrımları yıllar önce bitmiştir.

Almanya’da son birkaç yıldır “yeşil kapitalizm” adlı bir terim vardır.

Havaya daha az zararlı gaz verilmesi, nükleer enerjiden çıkılması, bisiklet kullanımının teşvik edilmesi ve trafiğin buna göre düzenlenmesi, çöplerin ayrılması (yıllardan beri zaten yapılıyor), elektrikli araç motorları üretiminin geliştirilmesi…

Sonuçta yine kapitalizm…

Yine büyük üretim araçları üzerinde özel mülkiyet ve insanlar arasında büyük eşitsizlik bulunuyor ve daha sayılabilir.

İklimin iyileştirilmesi konusunda alınacak önlemlerin gelişme yönü yeşil kapitalizmdir, bunun da sosyalizmle ilgisi bulunmamaktadır.

İlk örnek Almanya’dır, arkası yavaş da olsa gelecektir.

Ek olarak “çevre kirlenmesinin sorumlusu kapitalizmdir” belirlemesi de önemli bir eksiği barındırmaktadır.

Sosyalizmli yıllarda çevre kirlenmesinin daniskası yaşanmıyor muydu?

Sosyalist ülkelerden geçerek denize dökülen Tuna’nın akan bir lağım durumuna dönüştüğü biliniyor.

Bulgaristan’da rejime karşı ilk protesto Ekoglasnost adlı örgüt tarafından başlatıldı. Hava ve akarsular o denli kirliydi ve hava kirliliği değerleri “devlet sırrı” oldukları gerekçesiyle açıklanmıyordu.

SSCB’den de örnekler verilebilir.

Bu konuda TDAS Platform’da ilgili videoya bakabilirsiniz.

Yaklaşık on yıl önce bir arkadaş, “oradakiler gerçek sosyalizm değildi” diye itiraz etmiş ve aramızda şöyle bir konuşma geçmişti:

- Gerçek sosyalizm ya da marksist sosyalizm bütün boyutlarıyla hiç uygulanmadı demek istiyorsun.

- Evet.

- 1848’de Komünist Manifesto’nun yazıldığı yıldan beri hiç uygulanamamış bir görüşün doğru olduğunu neye dayanarak savunuyorsun?

- Nasıl yani?

- Bir görüşün doğruluğu onun pratikte gerçekleşmesiyle ortaya çıkar. Salt teorik doğruluk olmaz. Marksist sosyalizm Marx-Engels döneminde yazılmış olduğu gibi uygulanabilseydi, iyi ya da beklenen sonuçları vereceğini neye dayanarak savunuyorsun? İyi sonuçlar da verebilirdi, yaşanmış olanlardan daha kötüsüne de neden olabilirdi. Teorik olarak ikisi de mümkündür. “Gerçek marksizm” pratiği ise bulunmuyor.

Cevap yok!

İklim kriziyle mücadelede belirleyici halka atmosferin ısınmasının engellenmesidir. Bu ise ancak dünya çapında bir uygulamayla sağlanabilir. Şu veya bu ülkede önlemler alınması iyidir ama diyelim ABD ve Çin’de havaya salınan gazlar nedeniyle atmosfer ısınıyorsa, alınan önlemlerin bir bölümü de geçersizleşecektir.

Atmosfer ısınması dünyaya yayılıyor, bunu en fazla yapan ülkelerin sınırlarında durmuyor.

Glasgow’daki zirvede mutlaka iyi kararlar alınacak, her ülke alınacak önlemler konusunda sözler verecektir.

Şurası bilinir: kararı uygulatacak yaptırım gücü bulunmuyorsa, en iyi kararın bile anlamı azalır.

Dünya çapında merkezi böyle bir yaptırım gücü bulunmuyor.

Çin’de hava kirliliği daha yıllarca sürecek, o kadar ki uzaydan çekilen fotoğraflarda dumandan yeryüzünü göremeyeceksiniz.

Türkiye’de İzmit çevresindeki fabrikaların hava, toprak ve suya zehir saçması sürecektir.

Ergene nehri yine çık kirli akacak ve denize dökülecektir.

Dünya çapında bir şeyler yapamıyorsak hiç olmazsa çevremizde yapalım.

Bunun da yolu somut çevreyi kirletme örneklerini teşhir edip bunu sürekli kılmaktır.

Çevre mücadelesinin yereldeki başarısı öncelikle insanlarda çevre bilincinin oluşmasına bağlıdır.

Almanya’da bu bilinç oluştuğu için gelişme sağlanabildi ve burada da işe yerelden başlanmıştı.