Biten ve bitmeyen 68 Yazdır
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 05 Mayıs 2018 23:27


68’den Ne Kaldı? kitabının son bölümünde Almanya’da 68’in çoktan sona erdiğini, Türkiye’de ise bitmediğini belirtmiştim. Çevrenize baktığınızda ise sanki tersi gerçekmiş gibi görünüyor.

Almanya’da ortalık 68’i konu alan kitaplarla dolu… Konferanslar ve tartışma toplantıları birbirini izliyor. Almanya 68’inin iki teorisyeni Rudi Dutschke ve Hans-Jürgen Krahl’ın kitapları yeniden basılıyor. O dönemin önde gelen eserleri; Adorno’nun Minima Moralia’sı ile Herbert Marcuse’un Tek Boyutlu İnsan’ının da yeni baskıları yapılıyor.

Bunlara rağmen Almanya 68’inin sona erdiğini düzenlenen her konferansta dinlemek mümkündür. “68 bitti, toplumu değiştirdi, geleceğe bakalım…”

68’in Almanya toplumunu ciddi oranda değiştirdiği konusunda herkes aynı görüştedir. Vurgu noktaları değişmekle birlikte bu konuda görüş birliği vardır. Almanya 68’i bu toplumun Nazi geçmişinden uzaklaşmasının yolunu açmıştır. Almanya toplumunda önemli etki yaratan değişik örgütler ve hareketler 68’in ürünüdür: Yeşiller Partisi, yeni kadın hareketi, barış hareketi, nükleer enerji karşıtı hareket gibi…

Bizde ise 68 bitmiş gibi görünüyor. Konuyla ilgili yeni çıkan yayınlar yok gibi neredeyse… Yapılan değerlendirme toplantıları da öyle, epeyce az…

Buna karşın 68 sürüyor çünkü sadece bu yıl değil önceki yıllarda da 68’in önemli isimleriyle ilgili anmalar sürekli olarak yapılıyor: Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Sinan Cemgil, Hüseyin İnan ve diğerleri…

Bunlar 68’in isimleridir ve her yıl anılmaları 68’in de yeniden ve yeniden anılması demektir.

Bu konuda dünyada başka örnek yok sanıyorum…

Bizdeki bitmeyen 68’dir. Sürekli tekrarlanan ve kendini bir türlü aşamayan 68’dir.

68’in bu toplumda bıraktığı iz belirli isimlerin her yıl anılmasıdır.

68’in toplumda bıraktığı başka önemli iz bulunmuyor.

68 toplumsal kültürde önemli değişiklik yaratamadı.

68’i sürekli anmak bizde direniş simgesi durumuna gelmiştir.

68’in rakipleri 2002 yılından beri iktidardalar.

AKP’nin önde gelen isimleri o dönemdeki devrimci hareketin karşısında olan MTTB üyeleridir.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman bileğindeki diş izlerini gösterirmiş. Bir toplantı sırasında Aziz Nesin’e saldırır, boğuşmada Aziz Nesin onun elini ısırır ve diş izleri bugüne kadar kalır.

Ne yazık ki 68 hayatını kaybedenleri anmakla sınırlı kalıyor.

O yıllardaki hasımlarımız genellikle iktidardalar…

Nazlı Ilıcak da bunlar arasındaydı. O yılların Tercüman gazetesindeki yazılarını, Denizlerin idamının ardından nasıl başlıklar atıldığını hatırlarım.

Şimdi ise hapishanede ve kendi ifadesiyle “Solcular gibi direnmeyi öğreniyor”.

O hayatlarını kaybeden insanlar bu sözü duysalardı herhalde ne diyeceklerini bilemezlerdi.

Her yıl anmak iyidir de, bu aynı zamanda takılıp kalmayı da gösterir.

50 yıl öncesinden çok farklı bir dünyada yeni bir 68 nasıl olabilir diye düşünemiyoruz…

Geçmişe fazla takılınca böyle oluyor…