Bu bir savaştır! Yazdır


Silvan’da ne olduğunu iyi anlamak gerekiyor.

Silvan’da olup bitenin, buna karşı gösterilen ve gösterilmeyen tepkilerin Kürt ya da Türk olmakla ilgisi bulunmuyor.

Silvan’ın bir bölümünde demokratik özerklik ilan edildi.

Demokratik özerklik; halkın kendisini yönetmesi, devletin mevcut yönetim organlarının devre dışı kalması anlamına gelir.

Adına başka bir şey de diyebilirsiniz ama içerik böyledir.

Politik mücadelede bunun adı ikili iktidardır.

Devletin iktidarının yanı sıra ona alternatif bir iktidarın birlikte varolmasıdır.

Bu varolma şartlara göre uzun veya kısa sürebilir.

1917 Şubat devrimi sonrasında bir yıl bile sürmemişti, Venezüella’da ise oldukça uzun sürdü.

Açık olan bu iki iktidarın sürekli mücadele içinde bulunacağı ve birinin diğerini ortadan kaldırmak için çalışacağıdır.

Silvan’daki durum budur.

Demokratik özerklik İzmir’de ilan edilseydi benzeri bir saldırıyla orada da karşılaşılırdı.

Kürtlere saldırılır Türklere saldırılmaz gibi bir durum ortaya çıkmazdı.

Demokratik özerklik ya da belirli bir bölgede yaşayanların kendi yönetimlerinde hak sahibi olması herkes içi savunulması gereken bir haktır.

Biz haklıyız ama kendimiz için haklıyız.

Devlet ve burjuvazi için ise burada kendi egemenlik hakkına yönelik saldırı vardır.

Kendi çıkarlarını savunurlarken sıkça görüldüğü gibi kendi yasalarını bile çiğneyecekler, sivilleri de hedef haline getireceklerdir.

Demokratik özerklikle ifade edilen talebi de iyi anlamak gerekiyor.

Demokratik özerkliğin demokratiklikle ilişkisi vardır, anti kapitalizmle ilişkisi yoktur.

Almanya’da varolan sistem Türkiye’de olsa, ideal olurdu.

Vali yok, belediye başkanı valinin yetkilerine sahip ve seçimle göreve geliyor.

Her yerleşim biriminin kendisine ait parlamentosu bulunuyor. Ülke eyaletlere bölünmüş durumda ve her eyaletin parlamentosu var. Bunların üzerinde de federal parlamento bulunuyor.

Dış güvenlik, dış politika, makro ekonomik politika gibi geneli ilgilendiren konular merkezi hükümetin yetkisi dahilindedir. Kalanlar bölgelere aittir.

Cumhurbaşkanının yetkileri semboliktir.

ABD’de ise başkanlık sistemi özerklik temelinde şekillenmiş bir eyalet sistemiyle birlikte bulunuyor.

Demokratiklikle sınırlı kalınsa iyi ama anti kapitalizm adına gelişmiş kapitalist ülkelerdeki sistemi istemek garip oluyor!

ABD’deki başkanlık sistemi Türkiye’de gerçekleşirse, bu oldukça ileri bir adım olur.

AKP böyle bir sistem istemiyor. Onun istediği sultanlık sistemidir. Sadece adı başkanlıktır, hepsi o kadar.

“Nasıl bir başkanlık sistemi istiyorsun, anlatır mısın?” diye sorsanız, anlatamaz.

Buradan çıkan sonuç, genel geçer sözlerle konuşmayı bırakıp, somut olmanın gerekliliğidir.

Aynı durumu Gezi ile ilgili olarak da görmek mümkündür.

Geziciler Silvan’a neden sesini çıkarmıyor? sorusu iki nedenle anlamsız bir sorudur.

Birincisi; Gezi diye politik bir özne bulunmuyor. Gezi, değişik politik öznelerin belirli bir dönemde bir araya gelmesinden oluşmuş genel bir öznedir.  Bu geneli parçalarına ayrıştırırsanız, o genelin çoğunluğuyla bile Gezi’ye ulaşamazsınız.

Bugün Gezi adlı politik bir özne bulunmuyor, sadece onun anıları bulunuyor.

O öznenin bazı bileşenleri kendilerine ne olarak adlandırırlarsa adlandırsınlar, Gezi’nin yerini tutamıyorlar, tutamazlar da.

Gezi diye bir özne yoktur, dolayısıyla olmayan özneden tepki beklemek de anlamsızdır. Yakında Gezi ruhunu çağırma seansları başlarsa şaşmayacağım!

İkincisi; Gezi hareketi büyük oranda düzenin sınırları içinde bulunan bir hareketti. Sınırları biraz zorluyordu ama genel olarak içerdeydi. Bu harekete karşı kendi yasalarını çiğneyen devlettir. Gezi büyük oranda yasallığın sınırları içinde kalmıştır. Kendi yasalarını çiğneyerek saldıran devlet olmuştur.

Silvan ile Gezi arasında büyük fark bulunuyor.

Gezi’de demokratik özerklik ya da buna benzer bir talep yok denilemese bile zayıf olarak vardı. Belediye düzeyinin ilerisine geçmiyordu. Yaşadığımız yerde bir şey yapılacaksa, orada yaşayanlara danışılması gerekir, talebi vardı.

Silvan ise daha ileride taleplere sahiptir.

Gezi ile Silvan arasındaki farklılığa başka eklemeler de yapılabilir, ama asıl önemli olan ikisinin birbirinden farklı özellikler taşımasıdır.

Silvan konunun küçük bir bölümüdür.

Büyük bir savaş var. Bu savaşın değişik bileşenleri öne çıkabiliyorlar; geride kalan bileşen kaybolmuyor, varlığını geri planda sürdürüyor.

Türkiye, Suriye ve Irak’taki savaşın ve bir oranda da Lübnan’a sıçrayan çatışmaların dışında değildir.

İslam Devleti’ne (İD) karşı savaş, aynı zamanda Kürtler arasındaki egemenlik savaşıdır.

Peşmerge mi, HPG mi; kim daha ağır basacak?

Ortadoğu’daki savaşı bütün olarak görmek gerekir ama büyük savaşın değişik küçük savaşları barındırdığını da atlamamak şartıyla…

ABD’li bir generalin dediği gibi, bölgedeki savaş 15 yıl kadar daha sürer…

Savaşın bileşenleri arttıkça sona ermesi de zorlaşır. Çünkü bazı taraflar savaşı bitirse bile diğer taraflar bunu kabul etmeyebilir ve savaşı sürdürebilir.

Her politik aktörün çok yönlü ilişkileri için Türkiye’nin durumuna bakalım.

TC, HPG ile savaş halindedir.

TC, YPG ile de o kadar açık olmasa da savaş halindedir.

TC, İD’yi HPG-YPG’ye karşı desteklemekte, arada bir de saldırmaktadır.

TC, ABD ile yakın işbirliği içindedir ama iki taraf arasında tam bir çıkar birliği bulunmuyor. ABD için YPG’nin güçlenmesi sorun değildir, Türkiye için sorundur.

TC, Barzani’yi desteklemektedir. Kürtler üzerinde Peşmerge’nin belirleyici güç olmasını istemektedir.

TC, mülteci akınını kullanarak Almanya ile iyi bir pazarlık yürütmeye çalışıyor. Taleplerden birisi, YPG’ye değil sadece Peşmerge’ye destek ver, olsa gerektir.

Bölgedeki her politik aktör için böylesine uzun bir liste yapabilirsiniz.

Bölgede yaşanılanın büyük bir savaş olduğunu ve Silvan’ın da bu kapsamda yer aldığını düşünürseniz, durumu değerlendirmek kolaylaşır.

Türkiye solunun bir bölümü ne yapabilir?

Güce bakarak değerlendirme yapmakta yarar bulunuyor.

Atıp tutmakla bir yere varılmıyor, dahası zararlı da oluyor.

Sıfır değiliz ama şöyle veya böyle davranmakla bu savaşta etkili olabilecek bir güç durumunda da değiliz.

Bunu bilirsek sahip olduğumuzu daha verimli kullanabiliriz…