Kadını ne sanmıştınız? Yazdır


TBMM’deki anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında AKP’li kadın milletvekillerinin CHP ve HDP’li kadın vekillere yönelik –erkeklerin bir bölümünün de katıldığı- militanca saldırısı bazılarında şaşkınlığa neden oldu. Kaba kuvvet kullanmak, küfür gibi özelliklerin erkeklere özgü olduğunu sanan, kadınların bunlardan nasıl kurtulacağını tartışanlar için hayret edici bir durumdu.

Sosyalistlerin yanı sıra çok sayıda CHP’linin de inatla hayal aleminde yaşamayı sürdürmesi kadınlar konusunda yeniden görüldü.

AKP’nin kitle tabanı kazanması ve bu tabanı tutabilmesinde kadınların rolü erkeklerden fazladır. Kadınların militanca çalışması olmasaydı AKP kentlerin kenar mahallelerinde bu denli örgütlenemezdi.

CHP’li bir milletvekili, “Atatürk’ün kadınlar için getirdiği kazanımları bu kadınlar ortadan kaldırmaya çalışıyor” diye hayretini ifade etti.

Bu insanlar –çok sayıda sosyalistle birlikte- kadınların neden dinci oldukları üzerinde hiç düşünmemişler.

Baskı ile oldular desek, çok sayıda kadının esas olarak baskıyla dinci olması mümkün değildir.

Bunlar aptaldır desek, yine açıklama bulmuş olmayız.

Burada liberal düşünme tarzıyla sosyalist politika anlayışının örtüşmesini görüyoruz: kadınların dinci olmakta çıkarları bulunmuyor, o halde olmamaları gerekir. Biz onların çıkarlarını savunduğumuza göre, bizden olmaları gerekir.

Liberal ekonomide “rational choise” teorisi vardır. Bu rasyonel seçim teorisi politikaya da uygulandığında beklenmeyen sonuçlar verir.

İnsanlar ekonomik tercihlerini rasyonel temelde yaparlar. Pazarda iki satıcı yafa portakalı satıyorsa, mal aynı kalitede ise, ucuz olanı tercih edersiniz. Aynı anlayışı politikaya da uygularsanız, beklediğiniz sonuçları göremezsiniz.

Sosyalistler işçilerin çıkarlarını savunduklarına göre, işçilerin onları desteklememesi garip bir durumdur!

Yanlış bilinç mi dediniz? Bence kendi bilincinizin yanlışlığına baksanız daha iyi olur.

Doğruluk ve yanlışlığın farklı yorumları vardır ve bunlar sadece ekonomik temelde şekillenmez.

Dinci kadınlar islamın kadını koruyup kolladığını savunurlar ve gerekçeleri şöyledir: evi geçindirmek erkeğin görevidir, kadın ev içindeki işlerle –çocuklar dahil- ilgilenir. İslam kadını dışarıda çalışmak zorunda bırakarak ezdirmez!

Bu da bir mantıktır!

İslam Devleti’nin ABD tarafından kurulup yönlendirildiğini sanlar için bunun dışındaki örgüt özellikleri görmezlikten gelinir. Yaklaşık 80 ülkeden 20 bin kişi bu örgüte katılmıştır. Bunların en az beşte biri de kadındır.

Bu kadınların başlıca gerekçeleri cihat için savaşmak ve cihat için savaşan bir erkeğe eş olmaktır.

Cihat sadece erkek işi değil. Bu cins ön planda görünebilir ama cihadın önemli bir de kadın tabanı bulunuyor.

Bazı kadınlarda görülen “kadınlar referandumda hayır diyecek” söylemi de bilinen yanılgının sürdürülmesidir. Çok sayıda kadın “evet” diyecek.

Politik bir görüşün kadınların çıkarını savunmasıyla, kadınların onu desteklemesi arasında doğrudan bağlantı kurulamaz. İnsanların politikada da “rasyonel seçim” yaparak hareket ettiklerini düşünüyorsanız, fena halde yanılırsınız.

Bu sadece eğitim düzeyi düşük kadınlarda değil, yüksek olanlarda da böyledir.

PDS’in (Demokratik Sosyalizm Partisi, daha sonra SPD’den ayrılanlarla birleşince adı Sol Parti oldu) beş yıl boyunca Frankfurt kenti il yönetiminde bulundum. Almanya’da yüzde 5 seçim barajını ancak aşabilen bu parti, Frankfurt’ta daha yüksek oy alıyordu. PDS yüzde 50 kadın kotasını Almanya’da ilk uygulayan partidir. SPD’den ayrılan ve bu partiye göre daha sol olan, aralarında özellikle sendikacıların bulunduğu kesimle yürütülen birleşme görüşmelerinde bu insanların zorlukla kabullenebildikleri de buydu. Sosyal adalet vb. gibi taleplerde sorun yoktu ama yüzde 50 kadın kotasına itiraz ediyorlardı. Üzerinde en zor anlaşma sağlanan madde bu olmuştu.

Yapılan araştırmalara göre PDS’i seçenlerin üçte ikisi erkekti.

Yüzde 50 kadın kotasını savunan ve bunu bütün parti organlarında uygulayan bir partinin bu özelliğinin bilinmiyor olması mümkün değildir. Kadınların büyük çoğunluğu bunu biliyor ama bu partiyi seçmiyordu.

Politik tutum çok sayıda faktörün bileşkesi olarak ortaya çıkar. Çıkar anlayışı bunlardan bir tanesidir ama tek belirleyici değildir. İslamcı kadınlarda açık olarak görüldüğü gibi farklı çıkar anlayışları vardır.

 

Kendi anlayışına uymuyor diye tanımayı ısrarla reddettiğin kesimle nasıl mücadele edeceksin?