Che'yi yazarken... Yazdır


Che Guevara’nın 50. ölüm yıldönümü nedeniyle bir kitap hazırladığımı daha önce yazmıştım. Aynı konuyu altı yıl önce “Büyük Düşünürler” dizisinin üçüncü kitabında yayınlanmak üzere de yazmıştım. Amacım o metni yaklaşık üç kat genişletmekti. Bazı bölümler de atılacağı için aslında metin baştan yazılmış gibi olacaktı.

Altı yıl önceki metin “1900’den Günümüze Büyük Düşünürler Kitap Dizisi’nde Che Guevara’nın ne işi var?” sorusuyla başlıyordu. Che’yi gerilla savaşı komutanı olarak değerlendiriyorsanız soru doğrudur diye sürüyor ve Che’nin düşünür yanı açıklanıyordu. Yeni insan ve sosyalizmin sorunları üzerine düşünen ve belirli çözümler üreten bir insandı Che…

Metni baştan aşağıya yeniden yazmaya başlamadan kafama takılan önemli bir soruyu çözmem gerekti: bu metinde beni rahatsız eden bir eksiklik vardı. Neydi diye sorarsanız, somut cevap veremezdim. Bilmiyordum ama varlığını hissediyordum.

Sonunda buldum: yeni insan konusunda metinde fazla bir şey yoktu. Bir bölüm vardı ama yetersizdi. Yeni insan ve irade Che’nin hayatının ekseniydi ve metinde bu eksenin sürekli hissedilmesi gerekirdi.

İnsanın bir yandan canı sıkılıyor diğer yandan da hoşuna gidiyor. Altı yıl önce yazdığım, yayınlanan ve fena ilgi de görmeyen metne bakıp, “her şey tamam” deseydim, demek ki bu zaman içinde bende ilerleme olmamış sonucu ortaya çıkardı.

Bir yandan da canınız sıkılıyor çünkü bütün metni başka bir eksende genişletmek insanı uğraştırır.

İlk yapılacak iş, kafayı sadece bu konu üzerinde toplamaktır. Üniversitede bu yarı yılda dört ders almıştım ve planlarım vardı. Birisi küçük, birisi büyük, ikisi normal uzunlukta dört tane ev ödevi yazmam gerekiyordu. Büyük, küçük ve iki normalden birisi bitti ama son büyükten vazgeçmem gerekiyor. Ders sırasında iki küçük metin hazırlayıp vermiş olduğum için 10 puanlık dersten 7 yerine üç puan almış olacağım ve mecburen buna razı olacağım.

İnsan kapasitesini zorlamalı ama kafa su kaynatma belirtileri göstermeye başlıyorsa da dikkat etmeli…

Bu arada “Der Neue Mensch” kitabını bulup bir bölümünü okudum. Yeni İnsan başlıklı bu Almanca kitap ilk çağlardan başlayarak günümüze kadar yeni insan teorisini anlatıyor.

Yeni insan ihtiyacı sosyalizme özgü değil, Naziler de yeni bir insan istediklerini belirtmişler ve kendilerine göre adımlar da atmışlardı.

Tarihimizde Mustafa Kemal’in Osmanlıdakinden ayrı yeni bir insan tipi oluşturmak için yaptığı reformlar vardır. Şimdiki iktidarın “dindar bir nesil yetiştireceğiz” söylemi de yeni insan oluşturulması kategorisine girer.

Bu nedenle “yeni insan” belirlemesi kendi başına muğlaktır, çünkü “nasıl bir yeni insan?” sorusunun cevaplandırılması gerekir.

Sosyalizmin de önemli hedefleri arasında yeni insanın oluşturulması vardır. Marksist teoriye göre insan içinde yaşadığı koşulların ürünüdür ve koşullar değişince insan da değişir. Somutlarsak; üretim araçlarında özel mülkiyetin kaldırılması başka bir toplumun ortaya çıkması demektir. Belirli bir süre sonra sosyalizmin yeni insanı da ortaya çıkacaktır.

Che, SSCB’de yaşanılan 45 yılın ardından “Hayır, böyle olmuyor” der ve ek yollar önerir.

Şartların değişmesi insanı da değiştirir ama buradan insanın şartların değiştiği yön ve derecede değişeceği sonucu çıkmaz.

Che’nin önerdiği ve Küba’da Sanayi Bakanı iken uygulamaya çalıştığı yollardan iyi sonuç alabildiği söylenemez ama saptamayı doğru yapmıştır.

Kitabın bir bölümünü de Küba’nın bugünkü durumuna ayırmayı düşünüyorum. Önceki yazıda böyle bir bölüm kısa olarak vardı ve epeyce genişletilebilir.

Sonuçta Che ve Küba birbirinden ayrılamaz.

Öncekilerin ebadında 130-150 sayfalık kitabı Eylül sonuna kadar bitiririm diye düşünüyorum.