MIHRAC URAL VE 17 DIKIS Yazdır


 
Devrimci hareketin tarihinde unutulmayan belirlemeler vardır. MİHRAC URAL VE 17 DİKİŞ'i ben unutuyorum, bazı arkadaşlar unutmuyor.
 
Neden derseniz, devrimci hareketin tarihindeki komik ifadeler arasında önde yer alıyor da ondan...
 
Yeniden anlatayım:
1986 yılında Mihrac Ural 30 yaşına basmış ve BİYOGRAFİ yayınlamış. "30 yaşında allah olsan ne olur, bu biyografi de nedir?" demeyin.
 
MİHRAC URAL ALLAH OLAMADI AMA SOYTARI OLDU.
 
Orada neler yazıyordu?
 
Ne kadar çok cezaevi gezdiğini anlatıyordu. "Devrimci hareketin hiç bir önderi benim kadar çok cezaevi gezmemiştir" diyordu.
 
Çok cezaevi gezmekle bir şey olunmaz, burası ayrı mesele... Ayrıca çok cezaevi gezdiği de külliyen yalan...
Sizi, diyelim filanca cezaevine o kentte hakkınızda açılmış bir soruşturma nedeniyle gönderiyorlar. Normal bir sevk işlemi...
 
Adamda özellik ve çap olmadığı için ne yapsın, bunu da sürgünden sayıyor...
 
Cezaevinden kaçmayı bile istememiş, Adana'da arkasından itilerek dışarıya çıkarılmış, öteki kaçanların yanına alınmış bir kişinin uydurmalarının sınır tanımaması normal...
 
Arkasından itilerek kaçırıldıktan sonra da yerel bir Adana gazetesinin arka sayfalarında küçük bir haberden öteye değeri olmamış. Asıl değerini Ali Çakmaklı'nın öldürülmesini buyurup ardından da Suriye'ye kaçarak göstermiştir.
 
Gelelim 17 dikişe...
 
1986 yılındaki söz konusu yazıda Mihrac Ural kendi biyografisini kendisi anlatır ve tabii kendini de bol miktarda överken, "hiç bir devrimci önderin kafasında benimki gibi 17 dikiş yoktur" der...
 
Bu cümle, ülkemiz devrimci hareketinin en komik ifadeleri arasında yerini almıştır.
 
Bir insanın soytarılığını bundan daha iyi anlatacak bir cümle bulamazsınız.
 
Mesela benim kafamda 1971'de Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi yurdu baskınında polisle çatışka sırasında oluşmuş yaradan 3 ya da 4 dikiş var. Demek Mihrac Ural benden 4 ya da 5 kat daha üstün!
 
Olsun efendim, gözümüz yok...
 
Mihrac Ural adlı Muhabarat ajanı devrimci katili soytarı, o yıllarda yazdığı bu herzeleri faks ile değişik adreslere gönderiyordu.
 
Huy değişmemiş, şimdi de internet ile gönderiyor. Sanıyor ki, yazdığı herzelerden bir şey olacak...
 
1986 yılında BİYOGRAFİ faks ile TSİP merkezine de ulaşıyor.
Aynı günlerde partinin Genel Sekreteri Yalçın Yusufoğ'lu da ameliyat geçirmiş, hastanede yatıyor.
 
Orhan Doğançay BİYOGRAFİ metnini alıyor ve hastaneye gidiyor.
 
- Nasılsın Yalçın yoldaş?
- İyiyim. Doktor usta biriymiş. Birkaç dikişte işi bitiriverdi.
-Birkaç dikiş mi! Sende de hiç iş yokmuş Yalçın yoldaş! Bak, burada yazıyor, Mihrac yoldaşta 17 dikiş varmış....
 
En az 25 yıldır soytarılığın her çeşidine başvurarak kendini bu kadar öven birisi bari bir halt olabilseydi...
 
Olamadı! 29 yıldır yaşadığı Suriye'de, Muhabarat'a hizmetini sunduğu Suriye'de bile bir halt olamadı...
 
Muhabarat'ta bile fazla yükselemedi.
 
Normal! Muhabarat rüşvetin kol gezdiği çürümüş bir örgüt ama kimse de aptal değil...
 
Mustafa Burgaz'ın dediği gibi, "bunun Muhabarat'taki lakabı sırtlandır".
 
Daha bilinen belirlemeyle söylerseniz "leş kargası"...
 
Becerisi bu kadar!
 
İhbar eder, para çalar, devrimci öldürür, devrimcileri Muhabarat'a ihbar edip işkence yaptırır...
 
Başka bir özelliği de yoktur.
 
Pardon unuttum:
 
BİR DE KAFASINDA 17 DİKİŞ VARDIR!