İşler iyi gitmiyor, af çıksın! Yazdır


Devlet Bahçeli’nin hapisteki bazı MHP’lilerin de adlarını vererek af çıkarılmasını istemesi, işlerin iyi gitmediğinin ve İyi Parti’nin MHP’yi beklenenden daha fazla yıprattığının göstergesidir. Bahçeli hapishanelerdeki bir bölüm insana af istemiyor, onların kapsam dışında tutulmasını istiyor ama asıl önemli olan ülkücü camiada bilinen isimleri de belirterek af çıkarılmasını istemesidir.

Politikada ne yapıldığı kadar ne zaman yapıldığı da önemlidir ya da ne zaman yapıldığı ne yapıldığının kapsamı içindedir.

Af konusu politikada bilinen uygulamadır: iktidara gelirsek veya iktidarda kalırsak şu kapsamda af çıkacaktır, denilir ve daha fazla oy alınması beklenir. Bunun seçimden kısa süre önce gündeme getirilmesi, “işler kötü” demenin başka türlüsüdür.

Hapishanelerde özellikle adli mahkumlar arasında nasıl bir dalgalanma olduğunu tahmin edebiliyorum. Çok sayıda kişi Devlet Bahçeli’ye övgüler yağdırıyordur. Hükümet tarafından da desteklenmezse uzun sürmez, hemen unutulur.

Her yeni adım iki tarafı kesen bıçak gibidir. Beklediğiniz taraftan değil karşı taraftan kesebilir.

Hükümet “gündemimizde af konusu bulunmuyor” dese, zor iş; af kapsamına giren mahkumların ve ailelerinin antipatisini kazanır.

“Af yasası üzerinde çalışıyoruz” dese, başka bir sorun; hapisteki gazeteciler, parti üyeleri ve yöneticileri, uydurma gerekçelerle hapse atılmış çok sayıda kişi yeniden gündeme gelecek… Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı serbest bıraksanız bir türlü, bırakmasanız başka bir türlü… Bırakılırsa sadece onun bırakılması mümkün değil, bırakılmazsa “affa bak affa” denir.

Bahçeli “işler kötü gidiyor”un baskısı altında fazla düşünememiş anlaşılan… İlk gördüğü çareye sarılıvermiş…

Başka bir sorun daha var: AKP’nin “yapacağız” demesi, seçimden sonra yapılacağı anlamına gelmez. Bunların hocası Erbakan’ın ve MSP’nin 1974 affı TBMM’de görüşülürken ne yaptığını hatırlayın: 141., 142., ve 163. maddeler hakkında af görüşülüyor. Türk Ceza Yasası’ndaki 163. madde “dini politikaya alet etmek” maddesiydi ve bunu da özellikle İslamcılar yapardı. MSP komünizm propagandası ve örgüt üyeliği maddelerini içeren 141. ve 142. maddelerin af kapsamına girmesine tek şartla olumlu bakıyordu; 163. madde de af kapsamına girmeliydi.

Oylama öncesinde MSP’lilerden “önce 163. maddenin oylanması” önerisi gelir. CHP’liler kemalist ne de olsa, karşılarındakilerin nasıl bir üçkağıtçı olduğunu bilmiyorlar., kabul ederler. 163. madde için af çıkarılması oylanır ve kabul edilir. 141. ve 142. maddeler içinse MSP’liler ya red oyu verir ya da oylamaya katılmazlar; çoğunluk sağlanamaz ve bu maddeler af kapsamı dışında kalır.

CHP’liler hayretle bakmaktan başka şey yapamazlar.

“Biz komünistlerin lehine olacak yasaya oy vermeyiz, ey muhterem!”

Anayasa Mahkemesi daha sonra eşitlik ilkesine aykırı bulduğu için af yasasının kapsamını genişletir.

Bugün böyle bir şeyin düşünülemeyecek olması bir yana, AKP’liler “seçimden sonra yapacağız” deseler bile, yapacakları anlamına gelmez.

Yapmasalar da açıklaması zor değildir:

“Savaş hiledir. Peygamberimiz de savaşta hile yapmamış mıydı?”

Humeyni, “İslam politikadır, bunu anlamayan bir şey anlamamıştır” demişti.

Doğru ama eksik bir belirleme: İslam düşük düzeyde politikadır.

AKP’lilerin kullandığı dilden de bunu anlayabilirsiniz.

Etkilenmeyeceksin, çoğuna cevap da vermeyeceksin ve işleri onlar için kötüleştirmeyi sürdüreceksin…