Yaş ilerleyince zaman yavaşlıyor Yazdır


Genellikle tersi bilinir ve denir ki “ne çabuk geçti yıllar” ya da “bir yıl ne çabuk bitti”. Böyle bir duyguya hiç kapılmadım, zaman çok doluydu ve bazen “bu kadar zamanda bu kadar iş nasıl yapıldı?” diye hayret ettiğim oldu.

Bu hayreti son olarak 2020 yılıyla ilgili olarak yaşadım.

Eskiden beri tanıdığım, Frankfurt Kitap Fuarı’nda sürekli karşılaştığım, Yazın’da yazıları yayınlanmış bir arkadaş yeni yıl mesajında şöyle diyordu: “Bu yıl senin açından çok ama çok verimli bir yıl oldu.” Bu sonuca yazılarımın çoğunluğundan hareketle varıyordu.

Genel kültür düzeyi iyi ve yazıdan anlayan birisi olduğu için tespitini önemsedim. Edebiyatta da böyledir. Edebiyattan anlamayan ya da az anlayan diyelim 500 kişi yazdığınız öyküleri ve makaleleri çok beğenir ama işin gerçeği bu beğeninin fazla anlamı yoktur. Edebiyattan anlayan diyelim beş kişinin beğenisi daha değerlidir. Burada 5, 500’den büyüktür.

Geçen yılki yayın faaliyetini yeniden değerlendirmem gerekti ve gördüm ki bir bölümünü unutmuşum; geçen yıl gerçekleşmiş ama bana sanki önceki yıllarda yapılmış gibi geliyordu. Böyle değilmiş.

13 tane kitap internete konulmuş.

- 1989 Berlin Duvarı (bu kitap sanki üç yıl önce konulmuştu gibi hatırlıyorum ama böyle değilmiş)

- Rusya’da Komünistler Ne İstiyor?

- Mehmet Koç – Bir Örgüt Bir Yaşam (İbrahim Yalçın-İrfan Dayıoğlu)

- Dik Duruş (İrfan Dayıoğlu)

- Güzel Bir Ölüm

- Frantz Fanon: sömürgeciliğin ve rengin psikolojisi

- Yazın’dan Seçmeler

- Avrupa Birliği ve Türkiye: İçerden Bir Bakış

- Taşınamayan Özgürlük

- 40 Yıl Sonra TDAS (kitap içinde İlker Akman’ın Mevcut Durum ve Devrimci Taktiğimiz yazısı ve öteki yazılar da yer almaktadır. TDAS (1975) de burada bulunabilir)

- V.İ. Lenin

- Che: gerilla savaşı ve yeni insan

- Bugüne Yolculuk

Her ay bir kitap yerleştirilmiş. Bu kitaplar yeni yazılmadı ama taranmaları, düzeltilmeleri ve internette yayınlanmaları basit iş değildir.

Bu kitaplar www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com ve www.tdas1.blogspot.com adreslerinde bulunabilir.

Yazdığım yazılara baktım: internette yayınlanan kitap duyurularını çıkartırsak 300 kadar yazı yazmışım. Sosyoloji, politika, tarih, etnoloji, felsefe ve yeni olarak edebiyat var. 2020 başında birkaç yüz yazı birikmişti, değerlendirilmeyi bekliyordu. Bunlar elden geçirilip yeni yazılanlarda değerlendirip eklenerek www.enginerkineryazilar.wordpress.com a yerleştirildi. Seçilmiş yazıların yer aldığı bu büyük blog 1000 yazıya ulaştı.

2020’de performansın hissedilir derecede yükselmesinde belirleyici olan pandemiydi. On aydır ortalık neredeyse boştu ve ben de genellikle evdeydim. Kötü bir durum aslında ama insan aleyhine olan şartları da kullanabilmeli, lehine çevirebilmelidir. Ben de böyle yapmaya çalıştım. Ek olarak da normal zamankinden daha fazla okudum.

Üniversitenin de kapalı olması ek zaman yarattı. Üçüncü kere üniversiteyi bitirdikten sonra “bu kadar okumak yeter” diye düşünmüş ve sadece bazı dersleri dinleyici olarak izlemeye karar vermiştim ama malum nedenle olmadı.

Ekonomik durum tabii ki iyi değildi ama Almanya’da işletmelere ve ek olarak bazen kişilere de verilen ekonomik destek kıt kanaat yetiyor ama veriliyor. Bu yardım sonradan ödenmesi gereken kredi değil, karşılıksızdı. İstenilen en önemli şart: iflas etmeyeceksiniz idi.

Kitap almaktan başka lüksüm bulunmuyor zaten ve bunu da 2020’de epeyce az yapabildim çünkü kitapçılar da genellikle kapalı olduğu için yeni kitap yayını azaldı. Bu yıl Frankfurt Kitap Fuarı da pandemi nedeniyle gerçekleşmedi.

2020’nin bilançosu tahminimden pozitif imiş doğrusu…

Bazı şeyleri unutmuşum…

Mesela ortaokul üçüncü sınıfta tamamını okuduğum Pardayanlar’ı yeniden okudum. Toplam on cildin ilk üç cildini tümüyle okurken sonrakilerde atlamamalar yaptım. 2020’nin Mart ayında okumaya başlamışım ama nedendir bilmiyorum bana sanki iki yıl önce okumuşum gibi geliyordu.

Bir yıl uzunluk olarak sabittir, herkes için bir yıldır. Subjektif uzunluk ve kısalığı ise kişilere göre değişir. Zamanın nasıl değerlendirildiğine bağlıdır.

Einstein’dan Özel Görelilik Kuramı’nı birkaç cümleyle anlatmasını istemişler.

“Güzel bir kızla on dakika çabuk geçer; bu on dakika sıcak bir sobanın üzerinde oturuyor iseniz bir türlü geçmez.”

Uzun zamandır bakmadığım diğer iki siteye baktım. www.yazinverlag.org ve www.yazinverlag.de isimli siteler. İkincisinde ağırlıkla Almanca yazılarım yayınlanıyordu.

İlk sitede içeri girip yazıların okunma sayısına bakınca şaşırdım. 1500’den az okunan yazı yok ve bazılarının okunma sayısı hayli yüksek. Mesela Küba Devrimi ve Sosyalizmin Sorunları yazısı 9500 kere, Kaçak Göçmenler ise 21673 kere okunmuş.

Son yazıda kaçak göç sanayisini anlatıyordum. Çok sayıda devlet, firma ve kişi göç yollarına düşmüş insanlar üzerinden nasıl para kazanıyor; bunu açıklıyordum. Suriyeli göçmenlerin –sadece onlar değil tabii- özellikle gündem olduğu bir yıldı ve aynı yıl Mülteciler Göçmenler kitabım yayınlanacaktı.

Bu siteyi ihmal etmişim, bunu nasıl telafi edebileceğimi ise şimdilik bilmiyorum.