Almanya seçiminde Suriye kökenli aday Yazdır


Almanya’da Eylül ayında yapılacak federal parlamento seçiminde Oberhausen kentindeki Yeşiller Suriye kökenli bir mülteciyi aday göstermişler. Tarık adlı mülteci listede seçilebilecek yerden mi yoksa sembolik olarak mı aday gösterildi, bilmiyorum ama bu ikinci derecede önemlidir.

Tarık, Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından sağlık ve yardım kuruluşlarında çalışıyor, ardından rejimin hedefi durumuna geldiğini anlayınca ülkeyi terk ederek 2015’te Almanya’ya geliyor. Anladığım kadarıyla iltica talebinde bulunuyor ve kabul ediliyor, yaşlıların bakımıyla ilgili işlerde çalışmaya başlıyor.

Almanya’da iltica başvurusu kabul edilenler önemli suç işlememek, geçimini sağlamak ve Almanca bilmek şartlarıyla beş yıl sonra vatandaş olabiliyorlar. Tarık da bunlardan birisidir çünkü şu veya bu düzeydeki seçimde aday olabilmek için vatandaş olmak şarttır.

Tarık, “sürgünlerin sesi olacağım” demiş.

Seçilir veya seçilmez ama önemli olan bu değil, aday gösterilmiş olmasıdır.

Türkiye’de böyle bir şey düşünülemez. “Buraya gelip başımıza bela oldukları yetmezmiş gibi bir de milletvekili mi olacaklar” söylemi hemen duyulur. Suriyelilerin TC vatandaşı olmasına bile karşı çıkanlar az değildir. Gerekli şartları yerine getirdikten sonra Alman vatandaşı olunabilirken TC vatandaşı neden olunamasın?

“Neden ülkelerini terk etmişler?”

Can güvenliği nedeniyle halk düşmanı bir rejimden kaçmak neden suç olsun?

Almanya’da kısa süre önce Suriye’den gelenler tarafından teşhis edilen bir işkencesi yargılanıp hapis cezası aldı. Böyle bir uygulama dünyada ilk kez oluyor. Mahkeme “insanlığa karşı işlenen suçun” ülke ili sınırlı tutulamayacağından hareket etti. Mahkum olan işkencesi “kendisine verilen emirler doğrultusunda hareket ettiğini ve sonunda kendisinin de kaçtığını” söyledi.

Yıllar önce Muhaberat’tan bir yetkili büyük bir işkence merkezinde çektiği çok sayıda fotoğrafı yayınlamıştı. Suriye’deki insanlık düşmanı rejim bunlar için “sahte” dedi ama yapılan incelemede fotoğrafların gerçek oldukları ortaya çıkacaktı yani montaj değillerdi. O kişi de fotoğrafları çekmiş ve ülkeyi terk etmişti.

İşkenceci ve katliamcı bir rejimden kaçmak zorunda kalmak neden suç olsun?

Ülkesini şu veya bu nedenle terk edenlerden söz edilecek olursa, öncelikle Almanya’da ve çok sayıda ülkeye dağılmış 7 milyon civarında halen veya yakın geçmişte TC vatandaşı olan insan yaşıyor. Bunların bir bölümü çifte vatandaşlığın kabul edilmediği ülkelerde TC vatandaşlığından çıkmıştır, başka bir bölümü çifte vatandaştır, büyük bölümü ise halen TC vatandaşıdır.

Ülkede yurt dışına gitmek ve orada yerleşmek için fırsat kollayan –özellikle genç- çok sayıda insan olduğunu biliyoruz. Fırsatını bulanlar sürekli geliyorlar, özellikle de doktorlar…

Yeşiller iyi bir iş yapmışlar ve benzeri Türkiye’de düşünülemez.

Suriye’den gelip TC vatandaşı olan birisini ilk olarak AKP aday gösterirse şaşmayacağım.

Vatandaş olan Suriyelilerin öncelikle AKP seçmeni olacağı kolayca öngörülebilir. Suriyelilere sürekli nefret kusan CHP’yi seçecek değillerdi herhalde… Sol partiler ve HDP ise bu konuda çok geriden geliyorlar. Suriye’de iç savaşla başlayan ve hızla büyüyen savaşın üzerinden on yıl geçti. Anlaşılan durumun yeterince anlaşılması için bir on yıl kadar daha geçmesi gerekiyor.

On yıl önce ülkedeki en ucuz işgücü Kürtlerdi, yerlerini büyük oranda Suriyeliler aldı.

“Suriyeliler bizden rahat yaşıyorlar!” mı deniliyor.

Benzerini yıllardan beri Almanya’da “yabancılarla” ilgili olarak Naziler de söylüyor.

“Hem yabancılar hem de sosyal yardım alıp paramızı yiyorlar” söylemi yıllardan beri Nazilere ve onlara yakın olanlara aittir.

 

Ama biz ırkçı değiliz, olur mu öyle şey!