Geçmiş tükenirken... Yazdır


Başka bir ülkenin devrimci hareketinde 40-45 yıl geride kalmış bir dönemin bu kadar çok, tekrar ve tekrar konuşulup yaşandığı görülmemiş olsa gerektir. Bizde 1974-1980 dönemi –daha az oranda da 1968-1973 dönemi- yeniden ve yeniden yaşanıyor. O dönemdeki şu veya bu olayla ilgili anlaşmazlıklar sert tartışmalara konu oluyor. Hemen herkes o yıllarda yaptıklarını anlatıyor da anlatıyor. O yıllarda hayatını kaybedenler sürekli olarak anılıyor. Başka bir ülkenin devrimci hareketinde bu kadar çok anma göremezsiniz.

Neden böyledir, diye sorulursa, şunun belirtilmesi gerekir:

40-45 yıl geride kalmış geçmişi anmak, sürekli olarak anmak, onu ananların yaşayabilmesi için gereklidir. Bugün yok, gelecek bulunmuyor; bu durumda geçmişi anmaktan başka çare de kalmıyor.

Bu anmanın geçmiş değiştirilerek yapıldığını yeterince biliyoruz. Çok kişi kendine daha iyi bir geçmiş arıyor ve giderek yaratıyor. Bu çaba insanları sakinleştirmeye yetmiyor çünkü soru duruyor: geçmiş bu kadar iyi ise, sonuç neden böyle oldu?

Herkes kendine göre bir cevap buluyor ama bulduğuna inandığı söylenemez.

Geçmişi tekrar ve tekrar inceliyor ve bir türlü aşamıyor.

O zaman onu güzelleştireceksiniz.

Geçmişin kahramanlarını sürekli anacaksınız ki bugün yaşadığınızı hissedebilesiniz.

Bunu yapanlar o geçmişi fena halde eskittiklerinin ve gittikçe daha az inandırıcı olduklarının farkında mıdırlar, sanmıyorum.

Acıdır ama gerçektir: şimdiki kuşak devrimci hareketin 40-45 yıl önceki geçmişiyle fazla ilgilenmiyor. Bundan sonraki kuşak diyelim daha da az ilgilenecektir. Çok sayıda örgütün adını bile hatırlamayacaktır. Kim ne yapmış, kim kime ne demiş; zaten az olan ilgi iyice kaybolacaktır.

1990 sonrasında bambaşka bir dünya bulunuyor. O dünyayı değerlendirebilenler ve bir oranda da olsa değiştirmek için bir şeyler yapabilenler kalacaktır.

Kişi hayatını kaybediyor; biyografisi anlatılırken “Deniz Gezmiş’in arkadaşı” olması özellikle belirtiliyor.

Deniz Gezmiş hapse girdikten sonra 50 yıl geçtiğine göre ve bir insan da 50 yıl öncesindeki bu özelliğiyle anılıyorsa, devrimci hareket için başka önemli bir özelliği söylenemiyorsa, ancak “yazık” denilebilir.

İyi bir insan olabilir ve sorun da bu değildir. 50 yıl önce Deniz Gezmiş’in arkadaşı olmanın bugün ne anlamı vardır?

Devrimci hareket için en önemli özelliğiniz bu ise ancak o zaman anlamı vardır.

50 yıldır bunu aşamamışsınızdır.

Birkaç kere yazdım sanıyorum ve biliyorum yazması kolay, yapması zordur ama yapılması gerekir.

Geçmişi gerçekten aşabilmek ancak onun yerinin doldurulabilmesiyle mümkündür. Başka türlüsü mümkün değildir çünkü boşluğa düşersiniz. Eğer hayata geçirebildiğiniz bugün ve yarın projelerinizle o geçmişi aşabilmiş iseniz, yukarda anlatılan özelliklere sahip insanlar için yapılabilecek en iyi belirleme, “bırakın ölüler ölülerini gömsünler” olacaktır. Defalarca gömsünler, yeniden ve yeniden gömsünler.

Bu tören yapanların ömürlerinin sonuna kadar belki de hiç bitmeyecektir.

Boş verin 40-45 yıl öncesini, siz son on yılda ne yapabildiniz, ona bakın.

Tükenen o geçmiş özellikle o geçmişle yaşayanları ilgilendirir.

Sizin için o geçmişin çoktan bitmiş olması gerekir.

Gerekirse dönülür ama bu tali bir iştir. Dönülür ama orada kalınmaz…

Konuyu yazmak bana sıkıntı veriyor ama bilmem kaçıncı kez tekrarlanınca ne yaparsınız?