Basit sorunlardan kriz çıkarmak... Yazdır


İnsanlar arasındaki küçük çelişkiler bile kolayca önemli soruna dönüşebiliyor, sert tartışmalar yaşanabiliyor, kopuşlar oluyor ve sorun bitmiyor, geleceğe de taşınıyor.

Çok sayıda örnek bulunuyor.

Bir tanesi dünkü 1 Mayıs’ta yaşanmış… Bir grup filanca kadının şu veya bu gerekçeyle konuşmacı olmasını istememiş, yerine başkası da anlaşmazlık sonucu bulunamamış, sert tartışmalar çıkmış ve bu çelişki büyük ihtimalle gelecekteki her birliktelik çabasında da gündeme gelecekmiş…

Facebook’ta arkadaşım olan başka bir kişi kısa süre önce insanın anlamakta zorluk çekeceği kadar garip bir olay anlatmıştı: Bir sahil kasabasında duvara kasabanın adı büyük harflerle yazılacaktır. Bir tartışma olmuş ki sormayın; şöyle mi yazılmalı, böyle mi yazılmalı diye… Bu tartışma ve yaşanılan gerginliğin de mutlaka geleceğe yansıyan etkileri olacaktır.

Bilmediğim örneklerin sayısı herhalde bunlardan en az yüz kat fazladır.

Küçücük sorunların hızla sert sürtüşme boyutuna yükselmesinin nedenleri hakkında uzun yazmanın gereği bulunmuyor. Bunun yerine Frantz Fanon’un Toprağın Lanetlileri kitabından aktarma yapacağım.

Fanon psikologdur ve Martinikli olmasına rağmen çalıştığı Cezayir’deki kurtuluş savaşına katılmıştır. Fanon kurtuluş savaşlarında psikolojinin önemini kavramış ve bunu teoriye katmış ilk kişidir denilebilir. (Fanon ile ilgili kitabı www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com adresinde bulabilirsiniz.)

Kurtuluş savaşı öncesi psikologların nedenini çözemediği ülkeyi saran cinayet dalgaları vardı. Kurtuluş savaşının başlamasının ardından bu dalga önemli oranda zayıflar.

Hemen sonuç çıkarılabilir: Fransız sömürgeciliğine karşı bir şey yapamayan insanlar içlerindeki öfkeyi birbirine yöneltmekte, insanlar arasındaki çok sayıda sürtüşme kolayca cinayetle sonuçlanmaktadır. Kurtuluş savaşı başlayınca cinayet dalgasının gerilemesi başka nasıl açıklanabilir?

Bizde de benzer durum vardır.

Sürekli büyük işler planlayan ama yapamayınca da çevresindekilere kızan insanların öfkeleri birbirlerine yönelir. Halbuki büyük planı parçalara bölmek ve onları kademeli olarak yaparak başarıya doğru ilerlemek bilinen başarı yöntemidir ama bunun için kişinin öncelikle sakin olması, iyi planlama yapması ve bunları hayata geçirebilecek çalışma disiplinine sahip olması gerekir.

Bu durumda işinize bakarsınız ve pratiğiniz mutlaka birilerini de etkileyecektir.

1 Mayıs’ta falan konuşsa ne olur, filan konuşsa ne olur?

Her yıl aynı sözler söylenir ve 2 Mayıs’tan başlayarak bir yıl sonra yeniden hatırlanmak üzere unutulur…

Yıllardır böyle olmuyor mu?

İlçenin adı şöyle yazılsa ne olur, böyle yazılsa ne olur?

Maksat içte birikmiş ve başka yere boşaltılamayan öfkeyi boşaltmaktır.

Anlatarak bu insanları ikna edemezsiniz…

İşinize bakın ve yapın; sadece istemeyin ve hatta planlamayın, yapın!