şeyh hüseyin bin hamadan ve müridi mihrac ural Yazdır


Mihrac Ural, H. Şenol ile yaptığı çetleşmede “Şeyhimiz, Arap Alevi mezhebinin kurucusu Hüseyin Bin Hamadan El Hasibi” diyor… Bir yerde şeyh varsa mürit de vardır. Mihrac Ural da onun müridi oluyor.

Şeyh Hüseyin Bin Hamadan El Hasibi Arap Alevi mezhebinin kurucusu imiş. Dikkatinizi çekerim, Alevilik değil, Arap Aleviliği… Anadolu Aleviliği Arap Aleviliğinden farklıdır. Anadolu Aleviliği içinde Aleviliği İslam’dan ve Ali’den ayrı ele alan ve hiç de zayıf olmayan bir akım var. Suriye’de böyle şeyler düşünülemez tabii…

Faik Bulut’un Ali’siz Alevilik diye kocaman bir kitabı vardır. Kitabı yazdığı sırada çeşitli okumalar için Almanya’da idi. Kitaba ad koyamadığını söylemiş ben de “Alisiz Alevilik” adını önermiştim. Kitabın başındaki önsözde bunu da belirtmiş.

Faik ile birlikte değişik kentlerdeki okumalara gittik. Türkiye Alevileri küçük kentlere gidildikçe tutuculaşıyorlardı. Büyük kentlerde Faik’in Ali’nin nasıl bir zalim olduğunu, insanları ateş kuyularında nasıl yaktığını kaynaklarıyla anlatmasını biraz homurdanarak da olsa dinliyorlardı. Hele de Faik’in Ali’nin kısa boylu ve çirkin sayılabilecek bir tipe sahip olduğunu anlatmasına iyice kızıyorlardı, ama sesleri çıkmıyordu. Eh yani; Türkçe, Arapça, İbranice, Farsça, İngilizce ve Fransızca bilen ve konuyla ilgili olarak çok sayıda orijinal kaynağı okumuş birisine laf yetiştirmek kolay olmasa gerek…

Faik, “Ben size değişik kaynaklardan okuduklarımı anlatıyorum. Neye inanacağınız size ait bir konudur” diyordu.

Bu olayın üzerinden 15 yıl kadar geçti. Geçen zaman süresinde özellikle Almanya’da Alisiz Alevilik görüşü güçlendi. Anadolu Aleviliğini Türklerin Orta Asya’daki Şaman inançlarına bağlayan, Aleviliği İslamın bir kolu olarak görmeyen anlayış güçlendi. Ve bu kesim, Anadolu Alevilerinin öteki kesimlerinden daha ilericidir. İçlerinde değişik akımlar bulunuyor yine de…

Arap Aleviliğine ve Mihrac Ural’ın şeyhi Hüseyin Bin Hamadan El Hasibi’ye gelince... Bizim sorunumuz bu şeyhin kendisi değil… Dinin her çeşidi bir çeşit gericiliktir, bu şeyh ise, bir Arap Alevisi olarak, klasik Anadolu Aleviliğinden daha da gericidir.

Yıllar önce Yazın Dergisi’nde “Alevilik İlericilik Midir?” başlıklı bir yazı yazmıştım. O günler, özellikle ne yapacağını şaşırmış bazı eski solcuların Alevilikte ilericilik buldukları günlerdi. Verdikleri örneklerin tümü de birkaç yüzyıl öncesine aitti. Yazıda, Aleviliğin ayrışmaya uğramasını, işveren Alevilerin ortaya çıkmasını ve Alevilerin bir bölümünün de MHP’li olmalarından söz etmiştim. Geçtiğimiz yıllarda bu özellik iyice belirginleşti. Genel bir Alevi ilericiliğinden söz etmek artık iyice olanaksızlaştı.

Arap Aleviliğinde durum daha da kötüdür. İnanmayan Suriye’ye baksın… İktidarda olanlar, ülkede azınlıkta olan Aleviler… Ülkede tam bir terör rejimi hüküm sürüyor, o kadar ki, Türkiye’deki durum bunun yanında “Batı demokrasisi” gibi kalıyor.

Bunlar budur işte…

Şeyh Hüseyin Bin Hamadan El Hasibi’nin arkasına bir de El Muhabarat eklemek gerekir. Bilinen bir gerçektir: Suriye’deki Arap Alevilerin önemli bölümü Muhabarattır.

Peki Acilciler’in Araplıkla ne ilgisi vardır?

Yoktur! Bu Araplık, Mihrac Ural Suriye’ye gittikten sonra açık olarak ortaya çıktı.

Acilciler’in Alevilikle ya da genel olarak dinle ne ilgisi vardır?

Hiçbir ilgileri yoktur.

Dua etmek, kurban kesmek gibi eylemler bize uzaktır. Alevi orucu bizi hiçbir zaman ilgilendirmemiştir.

Bir şeyhin müridi Acilci olabilir mi?

Olamaz…

Bırakın Acilciliği, genel olarak sosyalist bile olamaz.

Haydar Kılıç’ın deyimiyle, “ey süzme Acilciler… Mihrac Ural bugüne kadar sizi kandırmış. Siz onu en büyük zannediyordunuz. Halbuki Şeyh Hüseyin Bin Hamadan El Hasibi dururken, bu tipin lafı mı olur? O, alt tarafı bir mürittir. Siz de müridin müridi oluyorsunuz.”

Arap Alevilerinde, Anadolu Alevilerinde bulunan “dara çekmek” var mıdır, bilmiyorum. Dara çekmek, kişiyi toplum önünde sorguya çekmek, hesap sormak anlamına gelir.

Biz de Mihrac Ural’ı fena halde “dara çekiyoruz”. Bu “düşkün”e hesap soruyoruz.

İşe bakın… Yaptığımızın Alevilikte de karşılığı var: Bir düşkün’ü dara çekmek…

Seni şeyhin bile kurtaramaz Mihrac…