mihrac ural ve cahil cesareti Yazdır


Bir konuyu anlamakta zorlanıyorum:

Mihrac Ural yaklaşık 2,5 yıl önce neye güvenerek, neye dayanarak bana karşı saldırıya geçti?

Diyebilirsiniz ki, sen de amma anlayışsızsın. Muhabarat, Mihrac’ın Türkiye devrimci hareketine tekrar girmesini istedi. Ya da Mihrac, Muhabarat’taki konumunu yükseltmek için böyle bir çabaya girdi ve Muhabarat’ın onayını da aldı. Ek olarak, Mihrac korkunç ihtiraslı bir insan… Çapından çok ileride ihtirasları var. Bu ikisi birleşince, ötesi de geldi…

Evet, benim açıklamam da böyle…

Üstelik bu açıklama değişik olaylar tarafından doğrulanıyor da…

Mesela bir ara bürosu Ankara’da bulunan ülke çapında bir dergi çıkartacaklardı ve bu amaçla büro bile tutulmuştu. Bu derginin “Muhabarat’ın Sesi” olacağını ilan ettik. Ve “biz söyleyelim de, sonra kimse bilmiyorduk demesin” diye de ekledik.

Dergiden hemen vazgeçtiler. Konu deşifre edilince vazgeçildi.

Eğer Muhabarat ile bağın yoksa, kim ne derse desin yayınını çıkarırsın ve hatta söyleneni ciddiye bile almazsın.

Ama yapamıyor! Zira Muhabarat ilişkisine herkes inanıyor, herkes biliyor.

Gizli polis deşifre olan faaliyetini sürdürmez. Burada da olay budur!

2,5 yıl kadar önce Mihrac Ural’ın yazıştığı birisinin bana daha sonra aktardığına göre, “Mihrac o dönem bu sitenin kurulmasını ve yayına başlamasını ciddiye almadı.”

Benim açımdan iyi bir şey… Karşısızdakinin sizi ciddiye almaması iyidir, daha kolay hakkından gelirsiniz.

Bu bilgi de Mihrac Ural’ın devrimci hareket hakkındaki doğru dürüst bilgisi olmadığını gösteriyor. Sitenin nasıl bir ilgi göreceğini ve nelerin ortaya çıkarılmasına önayak olacağını hiç mi hiç tahmin edememiş.

Mihrac Ural, son otuz yılda, bırakın ileri gitmeyi, yerinde bile sayamamış, geri gitmiş. Çevresinde bulunan ve siyasilikle ilgisi yıllardan beri bulunmayan birkaç kişinin verdiği bilgiyi gerçek zannetmiş.

Dahası, olayları okumayı da bilmiyor. Bir sitede yazı yazmaya kalkıyor, yüz kişi siteyle ilişkisini kesiyor. “Biz bu kişinin olduğu yerde yazmayız” diyor…

Biraz aklı olan durumu anlar…

“Peki senin anlamadığın nedir?” diye sorarsanız, şöyle açıklayayım:

Muhabarat’ın mutlaka Türkçe bilen elemanları vardır ve bu siteyi duymamış olmaları da mümkün değildir. Dolayısıyla Mihrac Ural’ın devrimci harekette beş paralık değerinin kalmadığını kolaylıkla görebilirler.

Bir istihbarat servisi, kendisinin bu kadar uzun zamandır kandırılmasına karşı nasıl sessiz kalabilir?

Mihrac Ural yıllardır bunlara yalan söylüyor. Ne Hatay’da ne de başka bir yerde, akrabaları dışında kayda değer ilişkisi bulunmuyor. Herkes bu tipin ne mal olduğunu biliyor.

Muhabarat bütün bunları bilmeyecek kadar dünyadan habersiz olamaz.

Mihrac Ural’ın Urubacılığa sığınması da zor… Hatay’da Uruba Hareketi diye bir şey hiçbir zaman olmadı ve olması mümkün de görünmüyor.

O zaman Mihrac Ural’ın 2008 başındaki saldırısı, eski pozisyonunu yeniden kazanmak umuduyla yapılmış ve tam da onun bilgi ve kalite düzeyine uygun bir saldırı mıdır?

Muhabarat da, belki bir şey çıkar umuduyla destek vermiştir.

Yine de aptallığın bu kadarını kavramakta zorlanıyorum.

Herkes hata yapar. Hiç kimse girdiği her mücadeleyi kazanamaz.

Kaybetmesini bilmek gerekir.

Kaybetmesini bilmek demek, kaybedeceğini önceden görmek ve belirli ödünler vererek bozgunu engellemek demektir.

Yenilgi var, bozgun var. Durumu zamanında görürsen yenilgide durmayı başarırsın, yoksa çok fena olursun.

Bu adam hayatında doğru dürüst hiçbir mücadeleye girmemiş. Yıllardır Muhabarat’a sırtını dayayarak durumunu idare etmiş.

Şöyle bir örnek vereyim:

Türk edebiyatında polisiye roman zayıftır. Nasıl zayıf olmasın?

Polisiye roman, bir polis komiserinin ya da dedektifinin teknik olanakları kullanarak ve mantık yürütme yoluyla olayları çözmesi demektir. İyi de, polisin böyle bir geleneği yok ki… Yatırırsın falakaya, verirsin elektriği, meseleyi çözersin!

Uygulama böyle olunca, polisin işkencenin ötesinde başka yöntemleri kullanarak olayları çözmesi genellikle söz konusu olmayınca, polisiye romana beslenebileceği kaynak kalmaz.

Mihrac Ural’ın durumu da böyle olsa gerek…

Politik birisi değil… Yıllardan beri politik görünmeye çalışan, politik görünerek yaptığı pis işleri gizlemeye çalışan birisi… Bu durum devrimci hareket hakkındaki bilgisizliğine de yansıyor.

Açıklamalar iyi de, yine de hayret etmekten kendimi alamıyorum.

Cahil cesareti denilen şey tam da bu olsa gerek…