Mamak zindanından bir yiğit geçti, adı Halil'di... Yazdır
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Cuma, 05 Mayıs 2017 11:26


Evet biliniyor 12 Eylül zindanları birer ölüm evleriydi. İşkence, zulüm, aşağılama,  teslimiyet ve direniş hepsi bir aradaydı. İki bini aşkın Acilcinin gözaltına alındığı, tutuklandığı onlarcasının idamla yargılandığı davalar açılmıştı.

Halil Güven yoldaş tüm zulme, barbarlığa, işkenceye karşın bedeli ne olursa olsun Direniş diyen enderlerdendi… Mamak demek teslimiyete, ihanete karşı direniş demekti ve Halil bu direniş mücadelesinin en önündeydi.

Halil Güven’de Aralık 1979 yılındaki operasyonla içeri alınanlardan biriydi. Halil her dönem dik duran, baş eğmeyen, ideallerine bağlı bir yiğitti. Cezaevlerindeki dik duruşuyla yoldaşlarına örnek olmuştu.  Çeşitli cezaevlerinde kaldıktan sonra Mamak cezaevine yoldaşlarının yanına gönderilir. Halil Mamak’ta dayatılan insanlık dışı uygulamalara karşı çıkar ve Açlık grevi ile direnişi başlatır. O artık doğal bir direniş önderidir.

Yoldaşı Haydar yılmaz ile birlikte olabildiğince yoldaşını da yanına alarak, insanlık dışı uygulamaların son bulması için çeşitli biçimlerde direnişler örgütlerler. Koca koca örgütlerin liderleri birazcık rahatlık adına taviz üstüne taviz verirken, onlar devrimci onuru korumak ve 12 Eylül faşizmini cezaevlerinde yenilgiye uğratmak için canlarını siper ederler ve sürekli birbirinden ayrı tabutluklarda yaşamayı göze alırlar.

Halil Güven yoldaş, Mamak Zindan direnişinin biricik sembolü olarak bilinir ve tanınır. O 1979’dan 1986 yılına kadar çeşitli cezaevlerinde yaşadıktan sonra özgür kalır. Ancak birçok devrimcinin yaptığı gibi köşesine çekilmeyi kabul etmez ve mücadeleye kaldığı yerden devam eder.

Bir 5 Mayıs günü fiziken aramızdan ayrılan, kendisinden sadece 22 gün önce 13 Nisan 2016’da kaybettiğimiz köylüsü ve yoldaşı olan İbrahim Yalçın’ın yanına giden Halil Yoldaş yeri doldurulamayacak bir boşluk bıraktı. Devrimci kavganın öncü neferlerinden birini daha kaybetmiştik.

Bugün yoldaşları ve ailesi onu aramızdan fiziken ayrılışının birinci yılında yapılan anıt mezarın başında anıyorlar. Bizler oralara gidemesek de, yüreğimiz onlarla, Halil yoldaş ise hep yüreklerimizde.

Onu kaybedişimizin birinci yıl dönümünde bir kez daha anısı önünde eğilirken, kavgası kavgamızdır, davası davamızdır diyoruz. Yoldaşları olarak yaşadığımız sürece Halil yoldaşın insanlığın kurtuluşu için can bedeli yürüttüğü mücadelesini sahiplenecek ve daha ileri götürmek için elimizden geleni yapacağız.

Devrim kavgasında yitirdiklerimizin hepsi bizimdir.  Halil Güven yaşayacak ve idealleri yaşatılacaktır.

Halil Güven Biyografi

7 Ekim 1959’da Elbistan’ın Küçük Yapalak köyünde doğmuştur. İlköğretimi Küçük Yapalak köyünde ardından orta öğrenimini Elbistan Mükrimin Halil Lisesi’nde okumuştur. Lise öğretiminin bir kısmını İzmir Atatürk Lisesi’nde okumuş, ardından Mükrimin Halil Lisesi’ne geri dönerek oradan mezun olmuştur. Halil Lise döneminde devrimci mücadeleyle tanışmış, o dönem devrimcilerin demokratik halk dernekleri ve devrimci öğretmenler derneğine gidip gelerek mücadeleye ilk adımlarını atmıştır. Okulda sürekli devrimcilerin oluşturduğu platformlarda seminer çalışmalarına katılarak siyasi mücadelesini sürdürmüştür. Liseyi bitirdiği yıl girmiş olduğu üniversite sınavında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni kazanmıştır. 1977 yılında İstanbul’a gelerek üniversiteye kaydını yaptırmıştır. O dönemde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin faşistlerin elinde olmasından dolayı öğrenimine ara verip devrimci mücadeleye işçi sınıfı içerisinde devam etmiştir. İstanbul Pfizer İlaç Fabrikası’nda çalışmaya başlamış, hem işçi sınıfı içerisinde hem de dışarıda mücadelesini sürdürmüştür. 1978 yılı sonlarına kadar fabrikada çalışmış ve burada mücadeleye devam etmiştir. Daha sonraları 1979’da Acilciler-HDÖ ayrılığından Acilciler saflarında yer almış, Acilci yoldaşlarıyla devrimci mücadeleye devam etmiştir.

1979 yılının Aralık ayındaki operasyonunda yakalanmıştır. Halil, yakalandıktan sonra 146/1’den idam cezasıyla yargılanmıştır. Halil, İstanbul’da Sağmalcılar, Hastal, Selimiye Cezaevlerinde yatmıştır. Daha sonra 1980’li yıllarda davanın, Ankara-Kayseri davalarıyla birleştirilmesinden dolayı Mamak Cezaevi’ne gönderilmiştir. Mamak Cezaevi’nde yargılanmaya devam edilmiştir, dava sonucunda 146/3’den örgüt üyeliği suçundan 5 yıl ceza alıp, kalan süresini Mamak Cezaevi’nde geçirmiştir. Halil, Mamak Cezaevi’ne gidişiyle birlikte cezaevi kurallarına uymayıp, almış olduğu cezanın büyük bölümünü hücrelerde ve ölüm tabutluklarında geçirmiş ve 12 Eylül faşizminin Mamak Cezaevi’ndeki uygulamalarını kabullenmeyerek cezaevinde de dik duruşunu sürdürmüştür.

Mamak’daki açlık grevlerine öncülük ederek mücadelesini içeride de devam ettirmiştir. 1984 yılında Mamak Cezaevi’nden çıktıktan sonra direkt İstanbul Samandıra’ya askerlik için gönderilmiştir. Askerliği biter bitmez Mamak Cezaevi’ndeki süreçte, cezaevi yönetimine uymadığından dolayı kesinleşmiş olan  8 aylık cezasını yatmak üzere askerden direkt olarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderilmiştir. 8 ay bittikten sonra almış olduğu 5 yıllık cezanın üçte biri kadar bir süre için de eli kelepçeli olarak Erzincan’a sürgüne gönderilmiştir. 1986’da sürgünleri kaldırılmasıyla birlikte sürgünü bitmiştir. 24 Temmuz 1986 yılında Erzincan’da tanıştığı Güler Göksu ile evlenmiştir.

1988’de eşi ve çocuğuyla birlikte İstanbul’a gelerek burada yaşamaya başlamıştır. Kardeşi İbrahim’le birlikte bir iş kurarak, son anına kadar yaşamlarını idame ettirmişlerdir. İstanbul’da da devrimci mücadele içerisinde aktif bir şekilde yer alarak devam etmiştir. Özgürlük Dayanışma Partisi’nin kuruluş çalışmalarına katılmış, daha sonra Özgürlük Dayanışma Partisi’nin Üsküdar ilçe yönetiminde bulunmuştur. Faaliyetlerini bir süre orada devam ettirmiştir 2005’den sonra parti üyeliğinden ayrılarak mücadelesine farklı platformlarda devam etmiştir. Tüm toplumsal eylemlerde Halil’i görmek mümkündü. 1 Mayıs 2013’de Taksim alanına çıkmak isterken polis güçleri tarafından yakın mesafeden göğsünden gaz fişeği ile vurulmuştur. Ardından Gezi Parkı eylemlerine katılmış, Haziran ayında parkın dağıtılmasını takiben tekrar parka girmek isteyen Taksim Dayanışması platformu ile birlikte gözaltına alınmış ve 3 gün tutulduktan sonra serbest bırakılmıştır. Halil 7haziran seçimlerinde HDP ÜMRANİYE ilçesinde faaliyet göstermiş hastalığına yakalanana kadar, yani Kasım 2015 yılına kadar tüm toplumsal eylemlerde en ön saflarda mücadele edip dik duruşunu yaşamın tüm alanında sergilemiştir.

10 Kasım 2015’den sonra çağımızın vebası dediğimiz kanser illetiyle 6 ay kadar bir süre mücadele etmiş fakat 5 Mayıs 2016 tarihinde hastalığa yenik düşmüştür.