Geçmişte ve bugün algılarla yönetim |
İhsan Sağmen tarafından yazıldı |
Cumartesi, 06 Mayıs 2017 08:26 |
Selçuklu ve Osmanlı yönetiminden, Cumhuriyet dönemine aktarılan en önemli gelenek, algı oluşturmak, olguları yanıltmak ve yönlendirmek, devletin baskısını haklı çıkarma adına, bin bir çeşit algı yaratarak, gerçek gibi gösterme çabası, sürekli geleceği geçmişin gerçekliğini ve bu günün somut koşullarını soyut oyun ve karalamalarla farklı sahneleyip, toplumun önemli bölümünü yanıltabilmektedirler. Anadolu’daki geçmiş tüm halk ayaklanmaları, Babailer ayaklanması, Şah İsmail ve Şah Kalender ayaklanmaları, Şeyh Bedrettin ve Celali Ayaklanmaları Anadolu’da konargöçer batıni toplumların düzene karşı direnme ve kendi yaşam tarzlarını dayatmaları ile oluşturulan resmi tarih sürecini yok sayıp, san ki, futbol maçı anlatılır gibi, sırf sarayın şürekâsı ve padişahın yüceliği ve hükümranlığının methi yer almıştır. Çoban ve sürü ilişkisi düzeyindeki tarih anlatımları, bu gün artık tutmamaktadır. Gerçek tarihi aydınlatan deliller ve olgular, gerçek kahramanlarıyla tarih sahnesine, diyalektik ve tarihi materyalizmin gerçek yorumlama felsefesi ve karşıtların mücadelesi çerçevesinde, sömüren ve sömürülen olgusu ve mantığıyla tekrar ortaya çıkarılıp dirilterek anlayabilme noktasına ulaşıla bilinmektedir. Bu gün nasıl algılarla gerçekler yanıltılıyor, yalan, dolan, Makyavel politika ile gerçekler hasır altı ediliyorsa, geçmişte de buna benzeyen uygulamalar vardı. Doğuda yüzlerce yerleşim yerleri yakıldı yıkıldı ve hiçbir zaman kabul edilmedi. Sanki Avrupalı veya başka bir ülke askeri yıkmışta bizim haberimiz yokmuş gibi davranıldı. Dersimde Alevi Kürt aşiretlerine yapılan da, hiçbir zaman kabul edilmedi. Diğer azınlık ve inançlara yapılan baskı uygulamaları da. Maraş ve Malatya, Çorum, Gazi olayları ve Ankara patlamaları da algılarla unutturulup failleri ortaya çıkarılmadı ya da zaman aşımından yararlandırıldı. Osmanlı dönemindeki ayaklanmalardan birisi olan Hüseyinova, Çomar ayaklanması, Osmanlıyı derinden yaralamış ki, buradaki yenilginin hırsını, köyün adını hırslı, direnen ve saldırgan köpeğe ad olarak verecek kadar, içlenmişler. Gerçekte ise; ÇOMAR ne demek? 12 Mart ve 12 Eylül’ler de aynısı oldu. Hesabını soramadık. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ı 5/6 Mayıs gecesi idam ettiler. Devletin hatalarını gizlercesine, emperyalizmin gizli işgaline direnen Cevahir’lerimizi, Mahir’lerimizi, öldürdüler. Anayasayı ilga ve ortadan kaldırma olarak okunan mahkeme kararları ve onları okuyan hakimler, bu gün aynı anayasanın ne hale geldiğini görseler ne derlerdi acaba.? Onlar istediği kadar algı yapsınlar biz gerçek olguları biliyoruz ve gerekeni de yerine getireceğiz. Ve bu sabahın seherinde, üç devrimci yiğit fidanımızı kalbimize gömüyoruz.
|