Aycan Saraçoğlu şiiri Yazdır
İsmet Yüce tarafından yazıldı   
Salı, 14 Ağustos 2018 21:01


'Ta çocukluğumdan beri

Ne kalkan gürz ve at
Ne buldumsa okudum
Sonunda anladım ki
Bir kitapta resim şart- Cemal Süreya

Şair bölünmüş bir Ülke'nin bölünmüş yürekli şiirlerini yazmış. Neredeyse bütün şiir uğraşı ve bireysel yürüşü Ülkesi Kıbrıs'ın uğursuz bir biçimde bölünmesi, bu bölünmenin Şairin, halkın ve çoğrafyasının üzerindeki bitmez tükenmez anlatımı için kurulmuş.
'bütün büyümemiş çocukları geliyor yurdumun.'
'Hala fotoğraftaki yaştasın.
Büyümene fırsat vermediler.'

Kıbrıs'lı, yaşamını Londra'da sürdüren Şairin ilk kitabı uzun çalışmaların ardından, 'Bir Kuştur Kollarımda' şiir kitabı Pixeltin Yayınlarında çıktı. Şairin kendini tanımını ' insanlığın gelişim yolculuğunun ortasında bir emekçi kadın' belirlemesi bütün yol haritasını ilk başta çiziyor. Hem bu yolculuk hemde bu yolculukta kadın olmak büyük emek isteyen büyük bir zorluk. Ülkesinde ayrılış imgesi olarakta: '1974'de Kıbrıs'ın yangın ayları Temmuz ve Ağustos' cümlesi yol haritasının tam bir resmini çıkarıyor.
'Katilleri korkutan, siyah beyaz bir resim
Yaktıkları ateşi, söndürmeye yetmedi kurşunlar.'
'Yeniden ve yeniden açacak yaseminler
Birleşik Kıbrıs'ta.
İnadına '
Kıbrıs'ın zorunlu bölünmüşlüğü, ayrışma zorunluğu ve Vatanı terketmenin getirdiği boyutlu özlemin bir gurbet sesi var. Barış ve birlik düşü ile yok edilen ortak halk geçmişinin acı ama güçlü bir şiirsel umudunu görüyoruz. Bütün bu çığlık Aycan Saraçoğlu'nun şiir ve hayat-sürgün uğraşında yankısını buluyor. Yine Şair bu durumu:' kökü Kıbrıs'ta dalı, yaprağı yurt dışında bir zeytin ağacı gibi yaşadık yıllarca' diye anlatıyor.
'Yurdumu iki yaka bölen,
beni çocukluğumdan koparan'
'göğsünde üç yara ile çöktü yere.
Sıradaki yerim boş değil'

'Kıbrıs'ın Tüm Çocuklarına' sunusu ve ilk güçlü gözleri ile geçmişten bugüne bakan bir çocuk fotoğrafı ile başlayan kitap, aslında bütün içsel-hayal dünyasının en rafine vurumunu veriyor. 74 trajedisinin tanımı-sorunları çoklu bir muhalif uğraşla karşılandığını şiirlerde görüyoruz. Bu sorun hem Kıbrıs'ta hemde Türkiye'de az bilenen bir konu.
'Bölünmüş yüreğim.
Bölünmüş özlemlerim.'
Şair aynı kaderi yaşayan ve paylaşan diğer halklarıda kitabına taşımış.
'Anlarım Ahmet Kaya'yı
kavga ve gurbet şarkılarını'
Bölünmeye inat daha çok yere ulaşması kaygısı ile kitap iki dilde yayınlanmış, İngilizce çeviri bir başka güçlü muhalif ve şair, Yaşar İsmailoğlu tarafında yapılmış.
Her şiir kitabında her ayrı okurun bir veya birkaç en üste koyduğu, kendini tarif eden şiiri olur, benim bu kitaptaki şiirim, hasreti, çocukluk sevincini anlatan:' Cümbez Ağacı' oldu. Aynı hasret 'Mektup' şiirindede var:' Zeytin toplarken,
Ağaç dalına astığımız
radyodan gelen şarkılar hala aklımda.'
Ayrıca bir görsel şölen gibi hazırlanmış olan kitap bir çocuğun siyah bakışı ile başlıyor ve zeytin ağacı, bebek, karanfil, papatya, arı, cümbez ağacı, kuş, kayık resimleriyle uzayıp dalgalanıyor. Önce bu resimler nedir diyebilirsiniz, okudukça Cemal Süreya'nın dizeleri akla geliyor, tam bir anlam oluşturuyor, keyif veriyor. Kitapda özlem, direniş Zaman'la yerli yerine oturuyor. Bir umut şiiri, Özlem var istek var gelecek var karamsarlık yok.
'Arabama bindim mi istediğim yere
barikatsız gideyim.'
Şair iki olan çocuklarında bile ülke bölünmüşlüğü ve ülke sevgisi imgesini kullanıyor. 'Bekleyiş' şiiri bu tanımlamanın en klasik örneğini oluşturmuş. 'Nereliyim ve Yeni Ninni' şiirlerinde ise bütün kitabın özeti gibi Şairin duygularında ve düşüncelerindeki çığlığın tanımı-tanıtımı bütünleşmiş. Tek başına bu iki şiir bile Şairi anlamaya yetebilir.

Hasret ve birlik-Barış bir direniş sarmalında ilerliyor şiir.

-Aycan Saraçoğlu, Bir Kuştur Kollarımda - A Bird In My Arms, Pixeltin Yayınları