AKP Türkiye'si kazanamayacaktır Yazdır
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazar, 28 Şubat 2021 18:59


Çözüm sürecinin AKP iktidarı tarafından sonlandırılmasından bu yana iktidar bir kez daha imha etme, soykırım yapma ve yok sayma politikalarına geri dönmüş, Kürt halkının kazanımları bir bir ortadan kaldırılmış, Kürtçe konuşanlar bile saldırılara uğramış ve hapishanelere atılmıştır. Terörü ortadan kaldırıyoruz adı altında Kürdistanın dört bir yanı  dağları, ovaları bombalanmış, sivil, gerilla ayırımı yapılmadan « en iyi Kürt ölü Kürttür” anlayışıyla bir bütün olarak Kürt halkı adeta yok edilmeye çalışılmaktadır.

Daha düne kadar birlikte çözüm aradıkları HDP yöneticileri  binlerle cezaevlerine konulmuş, HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış veya kaldırılması için fezlekeler mecliste gündeme getirilmiş, HDP’yi etkisiz kılmak amacıyla il, ilçe, hatta belde ve köy yöneticileri türlü suçlar isnat edilerek hapse atılmış, seçimlerle kazanılan tüm Kürt belediyeleri kayyumlar atanarak ele geçirilmiş, Kürt halkı öncüsüz, savunmasız bırakılmak istenmektedir.

Bugün ise HDP kapatılsın mı? Kapatılmasın mı? Tartışması ile sahte gündemler yaratılarak, baskın bir seçim yolu açılmaya çalışılmaktadır. TC ordusu operasyonlarını özellikle Kürdistan’ın üç parçasında olmak üzere, Akdenize, Libya’ya, Somali’ye kadar taşımıştır. AKP söylemi ile sözde ABD ve AB’ye karşı çıkarak ne kadar “emperyalizm düşmanı” olduğunu kanıtlamaya çalışırken, Kürdistana yaptığı seferler ile kendisinin bir Alt-emperyalist ülke olduğunu ise gözlerden kaçırmaya çalışmaktadır. Türkiye devleti dış politikası AKP öncülüğünde “sıfır düşman”dan “sıfır dosta” evrilmiş bulunmaktadır.

AKP yöneticileri medya’da katıldıkları tartışmalarda anti emperyalistliğini kanıtlamak için hızlarını kesmeden ABD 6. Filosuna karşı kendilerinin de eyleme katıldıkları yalanını utanmadan söyleyebilmektedir. Bilmeyenler bilsin tarihe Kanlı Pazar olarak geçen ABD 6. Filosunun Dolmabahçeye yanaşmasına engel olmak isteyen devrimci öğrencilerin üzerine bugünün yöneticileri olanlarca tezgahlanan  provakasyona katılanlar bugün utanmadan anti-emperyalistiz, hep öyleydik diyebilmektedirler.

Sınır ötesi operasyonların ekonomik maliyeti hiç hesaplanmadan tek amaç olarak; Kürt Özgürlük Hareketini ve tüm bağlaşıklarını ortadan kaldırmayı hedef edinmiş tek adam Türkiye’sinin, bölge politikasında etkin olmak isteyen güçlerin çıkar çatışmalarından yararlanarak işgal hareketlerine girişmesi  elbette gün gelecek masaya yatırılacak ve hesabı da görülecektir.

En son Gare’de PKK öncülerini ele geçirme, savaş esiri 13 adamını kurtarma amaçlı  topyekün saldıran TC ordusu; gerillanın direniş duvarına çarparak tuzla buz olmuş, büyük bir yenilgi yaşamıştır. Durumu kurtarmak amacıyla TC savaş kurmayları; 13 adamı da içinde sözkonusu mağaradaki insanları kimyasal gazlarla öldürüp, bu katliamı da PKK’nin üstüne yıkarak yenilgisinin üstünü örtmeye çalışmıştır.

“Son terörist de yok edilinceye kadar”  askeri çözümde ısrar eden AKP iktidarı, dünyada yaşanan gelişmeleri, ittifak biçimlerini iyi anlamışa benzemiyor. Yaşadığımız topraklar üzerinde bugün adı dahi hatırlanmayan onlarca halkı, inancı yok eden egemen zihniyet; Yüzyıllardır uğraşılmasına rağmen Kürtlerin ve Alevilerin bu topraklarda var olmaya devam ettiğinin nedenlerini bir türlü anlamamakta ısrar ediyor. Bugüne kadar kapalı toplumlarda bile varlığını sürdürmüş olan Kürtler ve Aleviler, dünyanın  şeffaflaştığı,  halkların da, inançların da, hatta bireylerin bile seslerini dünyanın dört bir yana ulaştırdığı bir ortamda varlıklarını devam ettirecek ve haklarını da elde edeceklerdir. Kısaca söylersek: Evrenselleşen bir dünyada sessiz sedasız bir biçimde sözkonusu toplulukları askeri yoldan dize getirme ve yok etme olanakları ortadan kalkmış bulunmaktadır.

Askeri yöntemde ısrar Türkiye’yi ekonomik olarak bir bataklığa doğru hızla sürüklemektedir. Bir yılda TL  döviz karşısında yüzde yüz değer kaybetmiş, Yeni TL’nin kabulünden bu yana ise dolar karşısındaki YTL yüzde 800 değer kaybetmiştir. Başlangıçta YTL ile Dolar eşit iken bugün dolar  8 tl’ye tırmanmaktadır. Bu duruma düşmenin tek nedeni  Kürt halkına karşı sürdürülen toplu kırım politikasıdır.  TC orta-doğu’da yaptığı işgalleri elinde tutmak için onbinlerce DAİŞ artığı katile maaş ödemekte, bölgeden de dişe dokunur bir gelir edinememektedir. Tek gelir elde ettiği yer Güney Kürdistan’dır.

Tüm medya organlarını ele geçirmiş olan AKP, yandaşı MHP ve ergenekon artıklarının bugün anlaştıkları tek konu, gerçek anlamda düzenin muhalifi kim varsa onları ortadan kaldırma politikasıdır. HDP’ye karşı girişilen yok etme amaçlı tüm operasyonlar sadece Kürt halkına karşı değil, aynı zamanda içinde sisteme karşı direnme potansiyeli taşıyan tüm toplumsal kesimlere ve onların siyasi öncülerine karşı da yapılmaktadır. Sözde Muhalefet CHP ve İyi Parti ise devleti kim daha çok savunuyor  diye muhalefet yapıyorlar ve devleti ele geçiren AKP’ye karşı “biz devlet kuran partiyiz, devleti size yedirtmeyiz” temelli muhalefet yürüterek ve HDP ve tüm saldırıya uğrayan toplumsal kesimleri ise görmezden gelerek siyaset yapmaya çalışmaktadırlar.

Aklı başında sistem muhalifi olan her birey; CHP’ye geçmiş olsun demelidir. Sizin kurduğunuzu söylediğiniz devlet artık ortadan kaldırılmıştır. Şimdi iktidar Şeyhülislamlığa terfi eden diyanet işleri başkanı ve Halife Recep’in elindedir. Bu topraklarda zina yapmak suç olmaktan çıkarılmış, böylelikle çok eşliliğe kılıf hazırlanmıştır. Türban serbest bırakılmış, şeriatçi anlayış devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiştir. Toplumun toptan bir biçimde giyim kuşamı, saçı sakalı tek bir kalıba sokulmuş, buna karşı olanlar bile mahalle baskısından gidişata ayak uydurur gibi yapmaktadır.

İnsan yaşamı tek adamın iki dudağı arasında çıkacak iki kelime ile şekillenmektedir. Eğer muhalefet olduğunu söylüyorsan bu yeni yaratılan ve adına da Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen ucube yapıya doğrudan karşı olacaksın. Onun dışarda ve içerde yürüttüğü tüm operasyonlara karşı olacaksın. Bu sistemi kökten değiştirecek bir programın olacak.

Kiminiz HDP belediyelerine kayyum atanırken onay vererek, kiminiz meclise HDP’lilerin dokunulmazlığı gelirse kaldırılmasından yana el kaldırırız, teröre karşı yapılan her eylemi destekleriz diyerek “Millet İttifakı” olamazsınız. HDP’yi yok sayan, onu ortadan kaldıracak politikalara onay veren hiçbir ittifak artık bu topraklarda iktidar olamaz. HDP 6 milyonu aşkın aldığı oyla bu ülkenin üçüncü partisidir. Bunu görmezden gelenler yüzde 51 olma şansına sahip değildir. Ne Cumhur ittifakı, ne de Millet ittifakı HDP’yi yok sayarak iktidar olamaz. İktidar bunu bildiği için HDP’yi felç ederek, yok ederek sonuç alacağına inanıyor.  Muhalefetin bu durum karşısında HDP’nin kapatılmasına veya milletvekillerin vekilliğinin kaldırılması sert bir karşı çıkış yapması gerekir. Ama ne gezer... CHP nasıl ki Erdoğan’a iktidar yolunu açtıysa şimdi de eski Asena Meral’e aynı yolu açmış ve İyi Partiyi meclise taşımıştır.

Sözün kısa makbuldür. Sözün eyleme dönüşmesi gereken bir süreçten geçmekteyiz. Kürdistan halkı topyekün olarak yok edilmek, ya da siyaset dışına itilmek isteniyor. 40 yıldır süren Özgürlük mücadelesi  dört bir yandan saldırılarla, kuşatmaya alınmış bulunmaktadır. Bu zulüm düzenine karşı yapılması gereken bellidir. HDP ve PKK’nin bitirilmesi üzerine siyaset yapanların hevesleri kursaklarında kalmaya mahkumdur. 40 yıldır türlü oyunlarla bitirilmek istenen Kürt Özgürlük Hareketi her topyekün saldırıya karşı direnmiş ve kendini Anka Kuşu misali küllerinden yeniden ve yeniden yaratmayı başarmıştır. Halklarımızın çıkarına olan tek yol, barış ve kardeşlik yoludur. Savaş bir çözüm olsaydı, bugün ne Kürtler, ne Aleviler, ne işçi sınıfı, ne de devrimci demokratik kurumlar var olmazlardı. Söz konusu güçler defalarca egemenler tarafından kırıma uğratılmış, ancak asla yok edilememişlerdir. Her defasında da bu hareketler yeniden ayağa kalkmasını başarmışlardır. Anti-emperyalist olmak,  bu bölgede özgürce, eşitçe ve kardeşçe bir yaşamı inşa etmektir.