mihrac ural ihbar ediyor 2 Yazdır


Bır devrimci için en büyük ihanet, bir zamanlar ‘ yoldaşı’ zannderek sırtını dayadıgı kişinin ihanetine ugramak olsa gerek.Örgütümüz içersinde bu biçimde ihanete ugrayanların sayısı tahminlerin üzerindedir. Nebil Rahuma yoldaş bu ihaneti ilk önce yaşayanlardandır. Ali Çakmaklı ıhaneti bedenıyle ödedi.İhanet durmadı. Müntecep yoldaş,Gunay yoldaş, hanna,ve trablus’ta katledilen yoldaslar bu hain tuzagın kurbanı oldular. Ardından ‘ihbar ve ihanet’ devam etti. 1. Kongre’den hemen sonra,’’ MK üyesi ‘’ oldukarı yalanı ile bir çok yoldaşın isimleri MIT’na bildirildi.( Belgesi Mihraç Ural’ın el yazısı notlarıyla elimizde) REFİK BUGDAYCI( YUSUF)  ÖRGÜTÜMÜZÜN hollanda   sorumlusuyken polise ihbar edildi.(  Refık’in bu konuya ilişkin yaptıgı o zamanki acıklamasını yayınladık) Refık’le birlikte polise ihbar edilen isimlerden MEHMET KOÇ var. Mehmet Koç yoldaş, 1976 tarihinden itibaren hasan Basrı temizalp yoldaş tarafından örgütlenerek  hayatın her alanında devrimci mücadele ve kararlılıgından hiçbir taviz vermedem günümüze kadar gelmiş bir işçi onderidir.Türkiye’de orta-dogu’da avrupa’da ve yıne Turkiye’de ınatla mücadeleye devam eden bir yoldaşımızdır. BİRLEŞIK SOSYALIST PAR( BSP) döneminde, partinin Çankaya ‘’belediye başkan adayıdır’’ve tüm türkiye solu tarafından bilinen bir isimdir. Bugün, MEHMET KOÇ yoldaşın ,1987 tarıhınde ‘’ ihbar edilmesi’ üzerıne yaptıgı acıklamayı yayınlıyoruz. Dikkatle ve ibretle okunmalıdır. Mihrac Ural tarafından aynı dönem de polise ıhbar edilenler arasında başkaları da var. ALİ YILDIRIM. GALİP DURMAZ: ARIF KOC. (Bunları bulamadık)

Fransa’da yaşayan M.ALİ PINAR var. MİTHAT DENİZ var. Ve özellikle GÜLPERİ( FATMA) yoldaş var. Mıhraç URAL bu el yazısı belgeyı 1987 tarihinde ‘’ ınkar etti’’ benim el yazım degil dedi. İ.YALÇIN’ın dedi. Soruyoruz, bu belgeyi hala ınkar ediyormu? ADLİ TIP yada exper’de inceletmeye varmı?  MIT ADANA şubesıne telefonla bildirilen bu ismleri neden verdi? NİÇIN verdi? Bunları açıklamasını bekliyoruz. Mihrac Ural’ın bu belgeyı yayınladıgımız zaman ‘’ yalanladıgı  toplam 14 sayfalık yazı elimizde. O dönem iddia ettigi yalanlarında israr ediyormu?Telefon konuşması sırasında tuttugu notlar elimizde. Bu notların kendisine ait olmadıgını savunmuştu. Bu iddialarında israr ediyormu? Ediyorsa biz bu ıddıalarımızı ispat etmeye hazırız. İspat edmeasek ben İBRAHİM YALÇIN olarak, Mihrac Ural’ın bana yonelttigi tüm ‘’ suçlamaları’’ kabul etmeye hazırım. Eger bu el yazılarının kendisine ait oldugunu ispat edersek ne diyecek? Devrimci kamuoyu önünde tüm devrimcierden ‘’ AF DİLEYECEK’’Mİ...?  Samimi ise eger, bu belgeleri istedigi kişi ye vererek uzman bir kurulda inceletmeye hazırız. NE DERSİN MİHRAC UARAL..? BELGE DİYORDUN YA.. BUYUR  BELGE  SANA...HODRİ MEYDAN PİS HAİN...  İBRAHİM YALCIN...

AYRILIĞIM   İDEOLOJİKTİR...!

   

                   Sınıflar mücadelesinı,  bazılarının yaptıgı gibi kendi tarihimle görmedigimi peşinen belirtmek isterim.

Bu nedenle 13 yaş(*) zorlamasının gülünç oldugunu biliyorum. Bir örnekle başlamak istiyorum.

                   Çalışma yaptıgımız,’’tüm maden-İş sendıka’’sında başkanlıga seçilen bir arkadaşımız, Ülkemizdeki sınıflar mücadelesinin tarihini anlatırken, kendisinin sendikaya üye oldugu tarihten itibaren başladıgını söylemişti. Delege arkadaşlar,bir yandan üzülmüş,bir yandan da alaycı alaycı gülmüştük. Bu arkadaşımızın durumu,bakış açısı ve o günkü degerlendirmesi, şimdi daha gülünçleri karşısında insaflııymış. Ülkemizdeki iş hukuku,iş yerinde,’’ onsekiz ‘ ’ yaşından aşagı işçi almamaktadır. Toplumsal gelenegimizde, ‘’ onsekiz’’ yaşından küçük çocukların kendi özgür iradeleri ile karar vererek topluma faydalı olunacagına da inanılmaz.Ülkemizdeki sınıflar mücadelesinin evriminin tarihi, kişilerle ilgili degil, kapitalizmin gelişimiyle dogrudan ilgilidir.Ülkemizde de ,kapitalizmin gelişimine paralel olarak yüzlerce yıldır,binlerce şehıtler vererek,içinde yaşadıgımız bugine kadar gelinmiştir.Son yıllarda, kapitalist üretim ilişkilerinin hakimiyeti ilr birlikte,ona paralel olarak gelişen işçi sımıfı; Ülkemiz sınıflar mücadelesine tartışmacıssa damgasını vurmaktadır. İşçi sımıfının bugünkü yapısı, radıal çıkışlı gençlik hareketleri ve çözülen tepkici yoksul köylülüğü de saflarına katarak evrimleştirmektedir.

                   1960 – 70 yıllarında, ülkemizde kabaran toplumsal muhalefetin,dogrudan içersinde olmasam da, yapmış oldugu ajitasyon ve propagannın cazibesi kulaklarımda yankılanıyordu. Ayrıca bu ajitasyon ve propagandalar, demokrasi   düşümcesinin de esin kaynagı oluyordu diyebilirim.

                  1970’li yıllardaki THKP-C  haretetı,  benı de kendi örgütlülügü içine çekiyordu. 1970’li yıllardan sonraki  dönemde,  kabaran grev ve direniş hareketlerinin yükseldigi bir dönemde,’’ turkiye devriminin acıl sorunları’’ TDAS brosürü etrafında sekıllenen THKP-C ACİLCİLER ıle ılıskım, bu hareketin önderlerinden İLKER AKMAN ve HASAN BASRİ TEMİZALP yoldaşların 1974’lü yıllarda iş yerimizdeki direniş ve örgütlenmeye verdıkleri önem sonucu, ekonomik mücadele ile sınırlı olan baglarımızı siyasi  ilişkiye dönüştürerek  gelişti. Ekonomik mücadele içersinde öne fırlayan bizlere, hareketin gösterdigi bakış açısı, sınıf mücadesindeki yerimizi geliştirdi. İçersinde yer aldıgım çalışmalarla, ‘’ yer altı maden iş sendikası’’kuruculugu, ‘’ Sivas, tüm bagımsız maden iş sendikası’’ kuruculgu ve ‘’ hekimhan tüm bagımsız maden işçileri sendikaı’’ şube başkanlıgı görevlerimle, işçi sınıfı örgütlenmesine, işçi sınıfının DİSK’ de bütünleşmesine yönelik bakış açısıyla THKP-C ACILCILER saflarındak i örgütlülüğüm pekişti.

                                  26 Ocak 1976 Malatya BEYLERDERESİ katliamı olarak bilinen ve ILKER AKMAN, HASAN BASRITEMİZALP VE  YUSUF ZIYA GÜNEŞ yoldaşların katledildigi olaydan hemen sonra  tutuklandım. Tahliye oluşum,HDÖ-ACİL ayrılık dönemine rastlar. Cezaevınde ıken tamamen bılmedigim gelişmeler olmuş ve bir ayrılık yaşanmıştı. HDÖ saflarında kalarak 1980’lere kadar ‘’ Genel-iş’’ sendikası  içersinde çalışmalarımı sürdürdüm. HDÖ saflarında. Legal mücadele,kitle çalışması ve sendikal mücadeleye gereken önemin verilmemesi beni de rahatsız ediyordu. Önder yoldaşların katledilmelerinden sonra, örgutlenmenin dar hücreler çalışmasını aşamaması nedenıyle kitlesselleşmede mesafe alamıyordu. Önceleri,’’ GUNEYLILER’’ olarak bildigim ve daha sonra  ACİLCİLER olarak tanıdıgım gurubun, 1980 den sonraki yayınlarında, ‘’ Sol pasıfızm mi? Leninizm mi? ‘’, ‘’ üretim alanları mücadele alanlarıdır’’ ve ANADOLU  KOMÜNİSLERNİN  BİRLİGİ  vb. Sloganlarıilgimi çektigi için, ORTA-DOGU’da ve 1981 başlarında başlayan ilişkim,önceleri umut verici bir gelişme gibi görülüyordu. THKP-C ACİLCİLER ıle bırlıkte oldugum süre  içersınde teorılerının gerçekle alakasının olmadıgını yaşadıgım deneylerle görerek, yaşayarak ögrendim. Daha dogrusu,THKP-C ACİLCİLERR’ın tüm teorik tespitleri, bu hareketin evrimleşerek vardıgı bir sonuç saymıştım. Oysa,bu düşünceler tamamen birkaç kişinin kafa kafaya vererek yazdıkları kopyalar oldugunu gördüm. Bazılarını örnekleyecek olursam, ‘’ sol pasıfızm mi? Leninizm mi?’’ yazısı, halkın kurtuluşu tarafından 5 yıl once yazılan’’ yol ayrımı’’ yazısının aynısıdır.Kürdistan’ın ilhakı tespıtı TKEP tarafından çok daha önceden tespıt edilmiş olup. Mahir Çayan dönemine aıttı. ‘’ Üretim alanları mücadele alanlarıdır’’ tespitine gelince, buda bircok orgütlenmnin attıgı bir slogan olup,hiçbir orjınalitesi yoktur. ‘’ sosyalıst sisteme bakış’’ yıne aynı şekılde TKEP,TKP(B) nin yıllar öncesi  tespitleridir.’’ Anadolu’da bızım dışımızda komünist güçler vardır’’ diyerek atılan’’ ANADOLU KOMUNİSTLERİNİN BİRLİGİ’’  sözde sloganı ise, sol içinde düştükleri

‘’tecrıt’’lerini kırmak için atılmıştır.. TKEP ile ‘’ namus sözlü’’ ittfak rafa kaldırılmıştır. ‘’ mücadele alanlarımız üretim alanlarıdır’’ derken, ‘’ illegal sendikacılık’’ adlı ne ıdügü belırsız bir ıddıa ıle, tam 8 yıl sınıf içersinde hiçbir çalışma yapılmamıştır. Kopyalarla yazılan ‘’program ve tüzük’’ hiçbir zaman ve yerde hayata geçirilmrmiştir. THKP-C ACILCİLER’ın Türkiye sol’undan kopya etmedikleri tek yenilik(!) HATAY’ın ılhakı ( Kürtlerden utanmasalar sömürge diyecekler) meselesidir. Bu tespitleri bile kopya olup,SURIYE haritasından çalınmıştır. Demokratik- merkeziyetcilik adına lackalık, bireylerin küçültülerek,kişiliksizleştirilerek yönetilmesi ile örgüt içersinde, ‘’ bazı kişilere baglı özel örgütlenme’’ ve sansasyonal eylem ile ayakta durma çabası... Hiç olmayanı varmış gibi göstererek, halk deyimi ile ‘’ palavra’’lar atarak yönetme anlayışı... Gönüllü biril yerine’’ böl,parçala ve birbirine düşür öyle yönet’’ yöntemleri yanısıra,zaman zaman en liberal tavır ve alabildigine tavızkar tutum ıle bazen en radıkal çıkış ile güya yürütülen ıstıkrarsız,sekilsiz ve esas olarak, ‘’ örtüt olmama becerıksizligi ıle bunalım...

    Böyle bir kargaşa içinde 1984 yılına kadar,örgüt birimlerinde yer yer,işlerine gelmedigi yerde, üyeligimiz bile tartışıla tartışıla, dernek kuruculugundan ( ANADOLU-DER)yöneticiligine vb. İstenilen yerlerde çalışarak geldik. 1984 yılında,yukardaki eleştirilerimi ileri sürerek, THKP-C ACİLCİLER örgütüyle ilişkilerimi dondurarak ‘’ altı ay ‘’ dılardan izledim. Her zayıflama döneminde,liberal ve sözde ‘’insani’’ tavırlarla yaklaşarak düzelecegine ilişkin vaatlerle yenıden çalışmaya başladım.  Eleştirilerim; ‘’ Tüzük ve program’’ ılkelerine neden uyulmadıgı, ‘’ demokratık kitle örgütlerı’’nde neden  gizli örgüt şubesi gibi çalışılmak istendigi ile sıraladıgım diger örgütsel sorunlardı. ‘’ düzeldi yoldaş, bir daha olmayacak yoldaş’’ sahte vaatleriyle bir cok sefer çalışmalar içersine katıldım.olaylar ,THKP-C (ACİLCİLER) FRANSA KOMİTESİ’ne seçilmemle gelişti. Dernek çalışmalarımızda degişen birşey olmamıştı.Başka görüşten ınsanlarla birlikte çalişma şartlarımız olgunlaştıgı zaman önleyerek, ANADOLU-DER’i kendini tatmin etmek için kullandılar ve sonunda kapatıldı.Seçimle gelen örgüt FRANSA KOMİTESİ, çok az sayıda insana ragmen ‘’ organ çalışması’’nı oturtmaya çalışıyordu, üst organ’ın tüm ayak oyunlarına ragmen çalışmalarına devam ediyordu.

                 Örgüt FRANSA KOMITESI’ni oluşturmamıza ragmen, komgre’nin yaklaşan gününden haberimiz yoktu. Bir akşam,saat gecenin 02’sinde bölge sorumlusu telefonla aradı ve tüm komite üyelerini evine çagırarak ‘’ ilginç’’ bir açıklama yaptı(!) ‘’ degerli yoldaşlar(!) yarın sabah erkenden ben Orta-Dogu’ya kongre’ye gidiyorum rapor yazın’’ dedi.  Sabahın olmasına / saatlik bir zaman vardı. Delegeler, tüzük hükmü geregi,’’ guya seçımle’’ belirlenecekti: Seçımden vazgeçtik haber bile vermemişlerdi. Bu nasıl işti ve neden böyle oldu?. Sorularımıza, avrupa sorumlusu olacak kişi anlayamadıgımız karışık cevaplar verıyordu.O, herzamanki meşhur sözi ile’’.. şöyle de olur,böylede.böyle de olur öyle de’’ ama,’’ baş2ın bana dedıği,benimde size dedigim olur’’ diyerek kestirip attı. Eleştırılerimiz saklı kalmak kaydıyla hazırlayalım dedik. Komite üyelerinden herzaman ‘’ muhallif eleştirmen’’ gibi görülen,ama ne ciddi bir muhalif eleştirmen,nede ciddi bir merkeziyetci olan,özünde,’’...boynu kıldan ince oportunistligi ile bilinen’’ bir arkadaş, rapor hazırlamamıza karşı çıkarak, ‘’ ben sabah işe gidecegim,uzun zaman gerek ,kagıt yok kalem yok,daktilo yok,evlerimiz uzak’’ vb bahaneler sıralayarak, agzından geveleyerek dilinin altındaki baklayı çıkarıverdi.’’... böl ve yönet’’ taktigi işliyordu. Şimdi bizimle olmayan bu arkadaş, ‘’ delege’’ vaadi almıştı. Hemen orada, komite üyesi diger yoldaş la birlikte ‘’ komite’’yi feshettik. ‘’...boynu kıl dan ince oportünist’’ muhalif eleştirmenarkadaş ta kongre’ye ‘’uçtu’’. Simdi THKP-C (ACİLCİLER) de kalan bu arkadaşa son sözüm şu oldu. ‘’ ...seni ilkeli birisi sanıyordum,seninde şapkan düştü. Sahte vaatli bir hareketle artık çalışayacagım’’ diyerek, adı geçen bu hareketle olan ilişkilerimi 1986 tarıhinde noktaladım.

              Kongre’den sonra, Orta-Dogu’dan Avrupa’ya gelen ve beni yeniden örgüte davet eden ‘’ birlikte çalışalım’’ önerisini tekrarlayan CEMAL ( İBRAHİM YALÇIN) yoldaş’a, ‘’ kongre’yi anti-demokratik ılan ederseniz, geniş kapsamlı demokratik bir kongre kararı alırsanız olabilir ‘’ dedim. Hayatın içinden çıkmamış,kopyalarla oluşmuş bu teori,uzayda yaşatan birkaç kişiyle hayata geçirilemez eleştirisi ile ilişkilerim, Avrupa’ya yeni gelmiş THKP-C(ACİLCİLER) sorumusu ve üyeleri düzeyinde ve dirsek teması biçiminde bu günlere kadar sürdü. Sınıflar mücadelesine daha ciddi bakan, anadolu’nun çeşıtli yerlerinden kopuşarak gelen insanlarla var olan ‘’ dirsek temasım’’ da yavaş yavaş  yok oluyordu. 

THKP-C(ACİLCİLER) MK üyelerinden bir tanesi bana; Neden örgütten ayrılanları çalştırıyorsun? Örgütümüz düşmanlarıyla birlikte hareket ediyorsun, seninde dosyan kabardı(!)vb cinsinden ipe sapa gelmez tehditler savurmaya başladı.Bir yandan tehdit edıyorlar diger yandan görüşmek için haber yolluyorlardı.Bana, örgütten ayrılanları yanında çalıştırma diyen’’ yonetici’’ daha önce kendisi de benim yanımda çalısıyordu. Arkamdan ‘’ asacagız, kesecegiz’’ dıye dedıkodu yapanlara haber gönderdim. ‘’ içlerinde polıtık birisi varsa görüşebilecegimi’’ söyledim. Sonunda , illa da birseyleri kesmak istıyorlarsa,’’...torunum.....kini  kessinler’’dedim. Başka ne diyebilirdim ki?

          Sınıflar mücadesine soyunmuş bir ınsanın özgür ıradesinin teslim alınamayacagının bilincinde olmayan zavallılara  bir daha hatırlatıyorum, ‘’ 45 yaşıma kadarözgür irademi kullandım. Ortalama ölüm yaşıma 10 yıl kala, özgür irademi hiç kimseye teslim etmeyecegim’’.Gereksiz yere kendilerini biryerlere koyan bu insanlara tavsiyem, ‘’... devrimci birlikteligimizden oluşan sınıfsal güce karşı saygılı olunuz. Politik olgunluga erişmemiş insanların,kendilerini ‘’ asker’’ sanan acemi piyade tavırlarına düşmeyiniz. Beden söyemesi...

       Bizler; Çeşitli dönemlerde,hemen hemen aynı gerekeçelerle,THKP-C(ACİLCİLER) den ayrılmış yoldaşlarız. İçimizde, en yüksek karar organında görev alan yoldaşlardan, örgüt üyesi olanlarına kadar bircok yoldaş aylarca biraraya gelerek geçmişimizi ve gelecegimizi tartıştık. Aramızda farklı egilimler vardı.

1_ THKP-C(ACİLCİLER) den tam olarak kopuşmamış arkadaşlar’’ örgütü düzeltelim’’ diyorlardı.

2_ ACİLCİER’den tamamen ayrışmış bazı yoldaşlar,bizler; ANADOLU KOMÜNİST PARTİSİNİ kuralım diyorlardı.

3_Tamamen ayrışmış olan egılım ise;İki görüşün de yamlış oldugunu, ana ilkelerde aynı düşündügümüz bazı örgütler var ve nüans   farklılıklara bakmadan, bunlardan ciddi olduguna ınandıgımız birisinin içersinde çalışarak bütünlrşelim diyordu......Toplantılarımızın resmi olmasa bile siyasi baglayıcılıgı vardı. Tolantının  birinde iki egilim ayrıştı ve  geçici bir süre ilişkiler kopma noktasına geldi. Bütün bunlqrq rqgmen,birlikte hareket etme egilimi herzaman ağır bastı. Şunu açıklıkla söyleyebilirim. THKP-C(ACİLCİLER) tarihinde İLKER AKMAN VE HASAN BASRİ TEMİZALP yoldaşların döneminden sonraki en ciddi ve en siyasi, demokrasiye en geniş bir şekilde yer verilen toplantılar,tartışmalar yapılıyorduk. Karşılıklı çabalara ragmen ayrışan egilimler,kendi aralarında çalışmalarını boyutlandırdılar... AKP( Anadolu Komünist Partisi) eğilimli yoldaşlar, bir süre sonra bu kararlarından vazgeçtiklerini bildirdiler.Bunun üzerine egilimler arasındaki ilişkiler yeniden sıcakaştı ve tartışmalar yeniden başladı. Her iki eğiliminde ortak ortak buldugu noktalar şöyleydi.

A_ Sovteyler Biriıgi ve sosyalist sisteme bakış

B-Sosyo ekonomik yapımızın kapitalist oluşu

C-Demokratik halk devrimi ve sınıf ittifakları politikası

D- İllegal örgütlenme ve şiddet unsuru politikası,

İçersinde yer alacagımız örgüt veya parti’nin,  sıraladıgımız konulardaki düşüncesi ile genelde aynı düşünmemizin önemine dıkkat çekerek,siyasi  birligi amaçladigimız örgütlenmenin,aramızda olması kaçınılmaz olan nüans ayrılıklara da tahammül etmesi,butür ayrılıklarında zaman içersinde tartışarak yokedilmesi için kendi yayın organlarında bizlere bu hakkı vermesi gerekiyordu. TKEP,SVP ve TKP(B) bu dönemde gündeme geldi. Arasıra sözü edilen KURTUŞUŞ ve TKP(B) konunun dışında kaldı ve hiç bir zaman tartışılmadı.SVP’nin ıse ,FKBDC  icersinde olması nedeniyle gündeme geldigni de belirtmek gerek. Sonuç olarak TKEP’nin bugünkü siyasi bakış acısına göre bizlere en yakın örgüt oldugunu söyleyerek, geçmişte de yakınen tanıdıgımız eski yoldaşlarımızın,bugün bizler tarafından getirilen eleştirileri  getirerek bu örgütlenmedem ayrıldıklarını ve TKEP içersinde yer aldıklarını,kaldıki; geçmişte yapılan TKEP-ACİL ittfak bildirgesi bulundugunu vb  gözönünde bulundurarak TKEP ile bütünleşmemizin ideolojik ve psikolojik açıdan daha uygun olacagını belirten yoldaşlar ile süren tartışmalar sırasında görüldüki, büyük çogunluk TURKİYE KOMÜNİST EMEK PARTİSİ( TKEP) yanında tavır  belirliyor. Bunun üzerine bütün arkadaşlarımız, cogunluk kararının dogru oldugu konusunda ikna olarak,TKEP sorumlularından  görüşme talep edilerek,kararımızı önce kendilerine,sonrada kamuoyuna bir bildiryle açıkladık.  Aylar süren ve en demokratik bir şekilde vardıgımız siyasi kararımızı açıklamak üzereyken, ACİLCİLER tarafından, içimizde adam kaçırma ve birligimizi bozmak için bir kısım yoldaşları karalama kampanyası başlatıldı. Sözü gelmişken CEMAL( İBRAHİM YALÇIN) konusuna deginmek istiyorum. Onu hedef göstererek birligimizi bozmaya çalıştılar. Böylece başarılı olacaklarını sandılar. İBRAHİM YALÇIN’ı ,THKP-C(ACİLCİLER) MERKEZ KOMİTESİ UYESİ  olarak tanıdım. ( Avrupa’da tanıştık) İyi niyetiyle, daha önce örgütten ayrılan yoldaşları dolaşıyor,yeniden örgüte kazanmaya ugraşıyordu. 1976’lardaki heyacan ve devrimci saflıgın hevesi vardı. Örgütteki yigit geçmişi ve cezaevlerındeki direnişi ile bayraklaşmıştı.. Örgütten ayrılan yoldaşların maddi ve manevı destegini görüyordu. Beni de dahil, ayrılam herkesi ‘’ yenniden örgütü güçlendrmeye’’ çagırıyordu.1976-1978 yıllarının saf devrimci dürüstlüğüyle davranıyordu. Oysa yıl 1987 olmuştu ve burası da Türkiye degil Avrupa ıdi. ‘’ Köprülerin altında çok sular akmıştı’’. İBRAHİM YALCIN,yeniden örgüte çagırdıgı yoldaşlardan yıgınla thaklı eleştiri gördükce,kendi yoldaşları ile ve içersinde yer aldıgı MERKEZ KOMİTESİ’YLE çelişkiside artıyordu. Sonuç ta ayrışmasına kadar vardı. Saflarımızda tavır koydu. İBRAHİM YALÇIN ayrıldıktan sonra hakkında suçlamalarda bulundular ve bir sürü şey yazdılar.Bazılarını bildigim için görüş belirtebilirim.  Hanımı’nın Turkiye’de amaliyat oldugunu söylediler. Oysa, iki kere FRANSA’da AMALİYAT OLDU ve ikisinde de ziyaretine benim gibi bunu s söyleyenlerinde gittigini biliyorum. 4000 franc  kira ‘yı nasıl ödedigini soruyorlar(!) Kira’nın nasıl ödendigini bu adamlardan daha iyı blen olmaz(!) ama ben de biliyorum. Cemal, tam 6 aydır kira bile ödeyemiyor. Bu arada örgüt bölücülüpü yaptı diyorlar. Nasıl yaptıgını bilemem ama,yakın bir zamana kadar ayrılan yoldaşları örgüte kazandırmaya ugraşırken,kendisini ayrılanların içinde buldu. Bu yoldaş hakkında iddia da bulunuyorlar.Bu yoldaş da karşıt idiıalarda bulunuyor. IBRAHIM YALCIN’ın  öonerdigi ’’... KOMISYON’’ önerisini destekliyorum. Ve içersınde yer aldıgım örgüt yapısının kararı beni baglıyor. Turkıye devriminin yetiştirdigi az sayıdaki ınsanlardan bir tanesi de IBRAHIM YALÇIN’dır. Ucuz insan harcama hovardalıgına müsade edilmemelidir. Herkesin hak ettigi  ıle yargılanıp degerlendirilmesı gerekmektedir.

        Uzun zamandır, hakkımda ,THKP-C( ACILCILER) tarafından bir karalama ve yıpratma kampanyasıdır gidiyor.’’ TÜRK MİLLİYETCISI’’,’’ arap düşmanı’’  dıye el altından dedıkodu yayıyorlar. Kişiligime yonelik el altından yürütülen bu kampanyanın altında yatan gerçek, ‘’ Türk milliyetcisı’, ‘’ Kürt düşmanı’’ gibi literatürümüze girmiş kavramların yanında,’... ARAP DÜŞMANI’’ gibi bir kavramı’da literatüre sokmaya çalışıyorlar(!) Türkiye sol’u böyle bir literatürü benimsermi bilmem. Aile’den gelme bir ‘ARAP DÜŞMANLIGIM YOKTUR’ ve karınca kararınca ‘’ KOMÜNİST OLDUGUMU’’ ıddıa ediyorum.Birtakım insanlar, bu gibı ‘’PROVAKASYON’’larla, Arap kökenli ınsanların milliyetçı duygularına hitap ederek bır yerlere  varmaya çalışıyorlar. Bir ınsanla konuşurken,yanındakine ‘’ göz-kaş’’ atanları sevmiyorum. İster TURK ıster ARAP olsun. Bir anımı anlatmak istıyorum. ORTA- DOGU’da idim ve 1982 de ACILCILER icersınde büyük bir ayrılık yaşanıyordu. Ayrılan arkadaşlar, yaklasık olarak simdi bizlerınkıne benzer eleştırıler getırıyorlardı. Ayrılan arkadaşların elştirilerini dogru bulmamla birlikte, şımdilik ayrılıgın dogru olmadıgını savunuyordum. ACILCILER sorumlusu kışi hepımızden  görüşler  alıyordu. Sıra bana geldıgınde görüşlerimi söyle formüle etmiştim. ‘’... Eleştırıler dogru şeyler ama,ayrılık gerekçesi olarak görmüyorum.Bu arkadaşlar ile asgari derecede bırlık şartları zorlanmalı’’. ‘’ azami’’ kelimesi yerine ‘’ asgari’’ kelimesini yanlış olarak kullanmıştım. ACIL sorumlusu olacak kişi, bu yanlışımı kullanara üzerinde sonuç  almaya çalıştı. Tam o anda,bu kişiden igrendim. Topal ve eksik oldugunu gördüm. ‘’ iğrendim’’ diyorum bagışlayın. Bu anlayış,herseyı mübah gören, kendi dışında dost-düşman ayırmayan zararlı anlayıştır. Bunca birlikteligimizden sonra ayrılmanın hemen ardında, TURKIYE’YE  GİDECEGİMİ BİLDİKLERİ HALDE,  İSMİMİ  ADANA ‘’ MİLLİ  İSTIHBARAT TEŞKİLATI ‘’ NA VEREBİLİYORLAR. İSMİMİN POİSE VERİLMESİNİ NASIL İZAH ETTİKLERİNİ  BİRCOK ACILCI’YE  SORDUM.  CEVAP VERMİYORLAR . Ama  el  altından yalan oldugunu da söylüyorlar(!) BELGE YAYINLANDI VE HERSEY AÇIK SEÇIK BİLİNİYOR...... burjuvazıye ismimin verilmesınden KORKMADIGIM BELIRTEYİM. Yaptıklarımı savunacak kadar yürek taşıyorum. Sadece çalışma alanımı daralttılar o kadar. Şimdi de  çeşitli dedikodu ile, ‘’ bizi ıhbar ettiler’’ üç dört kişi olabilirler diye yaygara yapıyorlar. ‘’ yavuz hırsız ev sahibini bastırır’’ misali. Belge somut delil  yok. Tornacı, tezgah’ın sagın solunu temizlemeden üretim yapamaz. Sokakta  rastladgım bazı eski yolaşlarım,selamlaşmadııgıma  bozuluyorlar. Kusura bakmasınlar(!) yeni  ismimi saklamalıym.Eski ismimi  bu yazıdan sonra degiştirecegim.

                                                                       MEHMET KOÇ

                                  THKP-C (ACİLCİLER) ESKİ FRANSA KOMİTESİ  ÜYESİ