AKP'den intikam operasyonu Yazdır


Sosyal Medya kahramanlarından ve yaptığı açıklamalarla iktidar odağına çok yakın bir makamda olduğu anlaşılan  Fuat Avni’nin birkaç gün önce yazdığı gibi, bu sabah (14 Aralık 2014) Gazetenin Genel yayın yönetmeninin de aralarında bulunduğu Zaman Gazetesi yöneticilerine, Yazarlarına, Grubun TV’lerine ve hatta Tv dizilerinde oynayan oyunculara kadar uzanan geniş kapsamlı bir operasyon yapıldı.

Daha önce de Gezi sürecinde destanlar yazdığı için övgüler dizilen, İkramiyeler verilen emniyet güçlerine karşı 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları ertesinde «paralel yapı» ile ilişkileri var diye zaman zaman operasyonlar yapıldı ve halen devam bu operasyonlar devam etmektedir.

Dün övgüler dizilen, gençleri katlettiği için ödüller verilen polisler, savcılar, hakimler ; bu gün AKP’nin gözünden hain oldu, darbeci oldu, paralelci oldu... Yine 17 -25 Aralık Operasyonlarına kadar İktidarın sağ kolu olan Cemaatçı basın da bu gün aynı gerekçelerle operasyona maruz kaldı.

Iktidar nimetleriyle kendisini ve çevresini, bu arada düne kadar çevresi olan Cemaati bile karunlar gibi zengin hale getiren AKP iktidarına karşı  her ne olduysa, 17-25 Aralık tarihlerinde   cemaat harekete geçerek, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başlatmıştı.

AKP, bu operasyonlarda  aralarında bakan çocuklarının da olduğu onlarca kişinin  cemaatçi emniyet güçlerince gözaltına alınmasını ve 4 bakanının yolsuzluk dosyalarının kamuya sızdırılmasını hazmedememiştir. Bu olaylardan sonra kendisinin iyi tanıdığı ve o güne kadar oralara yerleşmelerine göz yumduğu  cemaatçi emniyetçilere yönelmiş, görevden almış, görev yerlerini değiştirmiş, şimdi de cemaatçi medyayı hedef alan intikam operasyonlarına başlamıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugüne kadar işlenen bir çok faili meçhul cinayeti de şimdi Hizmet Hareketinin üstüne atarak, kendi işledikleri suçların üstünü örtmeye çalışıyor. Eğer Cemaatçi polisler, MİT ajanları, Jitemciler bu ülkede faili meçhuller  yapmışsa bundan sorumlu olacak olan duruma seyirci kalarak bile olsa mevcut iktidardır. Kaldı ki, bu güçler eğer bu cinayetleri işlemişlerse iktidarın emri ile yapmışlardır.

Parelel yapı, derin yapı söylemleri safsatadır. Yapılan tüm yolsuzluklar, işlenen tüm cinayetler bir konsensüsle, bir ittifakla yapılmıştır. Iktidar ortak paylaşılmıştır. Bugün AKP bu yapı ile iktidarı paylaşmak istemiyor. Karşıdakiler de iktidarı ellerindeki kozları kullanarak köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Olan budur.

Bu hesaplaşmada, gelinen aşamada devrimci tutum AKP iktidarına karşı çıkmaktır. Cemaatçilere yapılan bu operasyonlar adaletin tecellisi değil, Erdoğanın önceden dillendirmekten çekinmediği intikam alma eylemidir.

Türkiye Erdoğan’ın Sultan olma hevesi ile yürüttüğü akıl dışı siyasetle giderek bir bataklığa sürükleniyor. Madenlerde insanlar ölüyor, İnsanlar açlığın kıskacında ve borç batağında. İnsanlar inançlarından, dilinden, renginden, siyasal düşüncesinden, sosyal farklılığından dolayı kitlesel olarak öldürülüyor, hedef yapılıyor. Her gün iş kazalarında insanlar ölüyor, Kadınlar ve çocuklar  öldürülüyor. Ülke nüfusunun yarısı açlık sınırı altında yaşıyor. Ülkenin dört bir yanında IŞİD katilleri kol geziyor. Bu sorunlar hiç yokmuş gibi sayılarak iktidar elindeki dev medya olanakları ile yapay gündemler yaratarak saltanatını sürdürmeye çalışıyor.

Kendi gizli ajandasını adım adım hayata geçiriyor. Din derslerini ana okullarından başlayarak zorunlu hale getiriyor.  Zamanla tüm okulları erkek ve kız okulları diye ayırmaya çalışıyor. Tüm eğitim kurumları İmam Hatipleştiriliyor. Okullarda din dersi yanında Kuran öğrenme dersleri getiriyor. Bölgedeki en gerici İslamcı akımlarla ittifak yapıyor. AB’ye katılma vb. batılılaşma adı altında yürütülen projeleri rafa kaldırıyor. Esas gündemini hayata geçiriken de, ülkenin yetersiz ve yeteneksiz muhalefetini oyalayacak bazı algı operasyonları ile sahte gündemlerle işi götürüyor.

Muhalefette bu oyuna gelmekte çok istekli görünüyor. Oysa bugün AKP’ye karşı mücadele esas olarak onun gizli ajandası deşifre ederek, AKP’nin yaratmak istediği despotik İslamcı devletten zarar görecek olan tüm toplumsal kesimleri bir cephede toparlayacak politikalar üretmekle olanaklıdır. AKP’nin yürütüyorum diye ortaya sürdüğü tüm açılım, çözüm politikaları kendie amaçlarına hizmet ettiği sürece gündemde tutulurlar. Artık muhalefet güçlerinin, Kürt muhalefetide dahil herkesin bu gerçeği görerek politika yapması gerekmektedir.

Elbette bugün sadece Cemaate karşı imiş gibi yürütülen operasyonlar yarın tüm toplumsal muhalefete karşı operasyonlara dönebilir. Başta muhalif sol medya olmak üzere giderek birçok siyasi partiye karşı operasyonlara bile dönüşebilir. Bugün yapılması gereken hem kime karşı yapıldığına bakılmaksızın bu tür mesnetsiz operasyonlara karşı çıkmak, hem de hükümeti-cemaat ilişkilerini deşifre etmektir. İktidarın yaptığı bu algı operasyonları seçimler öncesinde giderek farklı toplumsal ve siyasal kesimlere kadar yayılabilir. Nitekim Erdoğan ve yalakaları son günlerde hem CHP’ye, hem de HDP’ye yönelik ithamlarda bulunarak « bu güçler parelel yapı ile işbirliği yapıyorlar, onlarla görüşüyorlar, biz HDP’den kimlerin görüştüğünü biliyoruz » diyerek yarın bu saydığımız yapılara karşı da « parelel yapıya operasyon yapıyoruz » adı altında operasyon ve tutuklama yapmanın zeminini hazırlamaya çalışıyorlar.

Kaldı ki, kimlerin kimlerle görüşeceği, kimlerle ittifak yapacağı AKP’nin tekelinde değil ki.  Kendisi görüşünce iyi, başkaları birileri ile görüşünce kötü. Bu böyle olduğu için söylemiyoruz ama bu gerekçelerle kimse kimseyi töhmet altında bırakmış olmaz. HDP, KCK, Öcalan üç yıla yakındır hem MİT ile, hem de AKP ile görüşüyorlar, şimdi görüştüler diye kimse onları AKP’li olmakla suçlayabilir mi ? elbette hayır. Bu görüşmeler bazı sorunları çözmek içindir ve gereklidir denilir. Ve isteyen taraf bu görüşmeleri açığa da vurabilir. Korkusu olanlar ise gizli görüşür AKP gibi.  

İktidarını her şart altında sürdürmek isteyen bu iktidar dün görüldüğü gibi, bugün de iktidarını sürdürmek için her yol mübahtır mantığıyla hareket etmektedir. Artık gün tüm toplumsal muhalif kesimlerin hep birlikte AKP oligarşisine karşı, Sultan olma heveslisi Erdoğan ve yalakalarına karşı yek vücut mücadele etme günüdür.

Gün AKP’nin gündem değiştirici, can alıcı sorunları öteleyici algı operasyonlarını teşhir etmek ve ısrarla ülkenin esas gündemlerini, işsizlik sorununu, yoksulluk sorununu, iş güvenliği sorununu, Kürt sorununu, Alevi sorununu gündemde tutarak bu iktidardan ve bu devletten zarar gören tüm toplumsal kesimleri kucaklayacak bir muhalefet ittifakını oluşturma günüdür.

Yarın sıra yukarda saydığımız güçlere gelecektir. AKP en azından 2023 tarihine kadar iktidarda kalmanın hesaplarını yapıyor. Açılım adı altında yürüttüğü tüm çalışmaların ana felsefesi açılım değil, asimile ederek veya elimine ederek tasfiye etmektir. Kürt sorununda da, Alevi sorununda da, emekçilerin hak mücadelesinde de izlenen yöntem hep aynıdır. Görüşme yapıyoruz, çözüyoruz, çözdük adı altında her zaman bir seçim arifesine getirip oyalama yolunu seçmiş ve seçimler geçince de açılımlarını bir dahaki seçime kadar uykuya yatırmıştır.

Bugün cemaatçi Hizmet Hareketi medyasına karşı yürütülen operasyona karşı çıkan düzen içi muhalefet ise ikiyüzlüdür. Dün binlerce KCK’li tutuklanırken sus pus olmuşlardı. Ama şimdi cemaat operasyonunda bağırıp çağırıyorlar.  Bu iki yüzlü politika terk edilmeden AKP’ye alternatif olunamaz.  

 Düne kadar hani şu çok kollu canavar makineleri gibi AKP’nin ortağı Cemaatin ulaşmadığı yer yoktu.  Oslo'dan Çölemerg'e,  Şık-Sener operasyonundan KCK tutuklamalarına kadar hepsinde, herşeyde cemaat mevcut idi. Ama unutulmamalıdır ki, cemaatin mevcut olduğu yerde AKP'de mecvut idi. Yani insanın hepiniz birlikteydiniz " ulan"! diyesi geliyor.

Halk TV'de hemen her gün PKK düşmanlığı yapılıyor, AKP devleti PKK’ye peşkeş çekmekle suçlanıyorken, bugün yapılan operasyonlar sonrasında «devlet kalmadı» denilerek feryat ediliyor.   Devlet bu kardeşim. Kürt gazeteciler, sosyalist gazeteciler tutuklandığında, hükümet ve cemaat  ve hatta sözümona bazı muhalefet partileri ağız birliği içinde medyalarında bas bas bağırıyorlardı ; " Onlar gazeteci degil, terörist". Bunları elbette hatırlatacağız ve hatırlayacağız. Ama demokrat olmanın, devrimci olmanın gereği olarakta insanların siyasi eğilimlerinden dolayı,  gazetecilik yapmalarından dolayı mesnetsiz ve kanıtsız suçlamalarla göz altına alınmalarına, hapse atılmalarına karşı çıkacağız.  

Eğer ortada cemaat tarafından işlenmiş suçlar söz konusuysa, (ki biz bu çevrenin insanlığa karşı işlenen bazı suçlara bulaştığına inanıyoruz) bu suçlar AKP ile işbirliği içinde ve iktidarın bilgisi dahilinde işlenmiştir. Hesap sorulacaksa iktidardan hesap sorulmalıdır. Bugün AKP devlet adına işlenmiş cinayetleri uydurma « parelel yapı »nın üstüne atarak sıyırmaya çalışıyor. Suçları böyle bir yapıya yüklerken insan en azından «biz acemiydik, bilemedik, bu güçleri tanıyamamışız, bundan dolayı özür diliyor ve istifa ediyoruz» diyebilme erdemini göstermelidir. Ama bunlarda erdem ne gezer.