Demokratik toplum olmak Yazdır


Toplumun çağdaşlığı, modernliği, bilime yatkınlığı, yaşam tarzından, sosyal insan ilişkilerinden, dilinden, sanatından, kültür ve ahlakından belli olur.

Demokrasi yanlısı, demek olan, demokratlık, toplumlarda pratik anlamda; liberal, muhafazakar, sosyal, devrimci demokrat gibi kavramlarla hayatta kalmış, varlığını devam ettirmiştir.

Avrupa’da da aynı özellikler göstermiş, fakat, teorik anlama ve pratiği yaşama, Türkiye’de çok farklı gelişmiştir. Biz de, demokratizm, şiddeti lanetler, ama, devletse onu uygulayan, ses çıkarmaz,  hukuksuzluğa aynı ölçüde yanaşır. Hal bu ki, yalınız başına birey, demokrasilerde çok önemlidir. Birey direnme hakkını özgürlüğü için, emeği için kullanmalı, bu anlamda özgür birey, Feodal sistemin reasından çıkan, yani sürü olmaktan kurtulan, özgür insanı tarif eder.

Özgür birey;  kadın erkek, yaşlı genç, toplumu oluşturacak birinci tekil şahıstır, kısacası insandır.

Yasalar, bireyin özgür davranışı, onun üretimdeki yeri, sosyal hayattaki hareketlerinin bütününe göre, oluşturulur.

 

Eğer toplumlar gerek dinsel, gerek toprağa bağımlı feodal yapının devamlılığını haala sürdürüyorlarsa, onlardan özgür birey olarak bahsetmemiz zordur. Dinsel öğretiler, tapınma ve dinsel kurallarla insanları etkisinde tutar, köleci anlayışı yayar. Kulluk, onun için kişilik halini almıştır, o mutlaka bir efendi arar, onsuz yapamayacağını zanneder. Toprağa bağımlı feodalizm de ise, toprakla boğuşan insan, henüz kapitalizmin pazarını tam kavrayamamıştır, ya da yaşayamamıştır. Kendisine bir ağa, ya da bey arar. Demokratik seçimlerle gelenleri aynı mertebede değerlendirir, bu değer belirlemesi, yöneteni, monarşik bir ağa, paşa, şah, ya da başka baş olarak görür. Monarşik, diktacı egemenlik, soyanın, sömürenin aradığı şeydir, dolayısıyla demokrasiden uzaklaşılmaya başlanır.

Ekonominin kapitalize olması, demokrasiyi tam olarak yaratır mı? Elbette ki, hayır. Diğer taraftan eski feodal dönemlerde de demokrasi deneyimleri olmuştur. Kölelikten kurtulanlar bunu gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Yoksa ‘spartaküs’ler çıkmazdı. Ezenin ve ezilenin olduğu demokratik!! Ortamda yaşıyoruz. Emeğine sahip çıkamayan birey, haklarını alamayan sendika, işlemeyen bir hukuk, hakkı vermeyen hükümranlık. Genel olarak gelişmiş veya gelişmemiş kapitalizm arasındaki fark, ekonominin ve iktisatın işleyişi kadardır.

Demokrasi; hakkın alınma mücadelesi ve onu verdirme baskısıyla oluşuyor. Bu konumda modern köle işçi, efendi ise patrondur.

Olması gereken, özgür emek üretimi, gerektiği kadar, insanlara yetecek, zorunluluklarını karşılayacak, bir sonraki güne umutla bakan bireyin, kendisini rahat hissettiği, oluşturduğu yuvayı idare edecek, yaşamını ikame edecek refahtır.

Demokrasi, zorlama rejimi olursa, bunun, muhafazacısı(ben bunlara konserveci diyorum; Avrupa’da bunlara konservatif dendiğinden) liberalcisi, sosyal demokratçısı da oluyor. En sonunda her türlü oyun çevrilip, olan, bireye ve topluma oluyor. Çünkü, devlet, adalet, Pazar, para onlardan yana, yani denge bozuk.

Ezen ve ezilenin olduğu yerde, adalet olur mu? İster, solcu demokrat, ister, sağcı demokrat ol, seni kurtarır mı? Şimdi, yirmi birinci yüz yılda, demokrasiyi kuramadık, demokrat olamadık, olma isteğimiz de pek yok.

Bu gün birey, tahammülsüz, kavgacı, ama, kendi emeği ve özgürlüğü için değil, ağa ve patronun, para babalarının sömürü ve  baskısı için kavgacı, neden böyle?

Çünkü; onu, ancak efendisi özgür yapabilir!, işte, birey buna böyle inanıyor.

 

Kazanımları olmayan bireyin, tipik davranışıdır bu, birey emeğini kapitalizmde özgürce satabiliyor mu? Kişiliğini geliştiren araçlara sahip mi, kazanmak için savaş vermiş mi? En önemlisi özgür birey olabilmiş mi? Özgür birey baskı altında da, baskısız da, özgür bireydir.

Demokratlık, önce özgür birey olmaktan geçer, özgür toplum ise, bireylerin çoğunluğu oluşturduğu halktan oluşur. Sevgili üstad, Aziz Nesin “yönetimini söyle nasıl bir halk olduğunu söyleyim” derdi. Sana; “arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyim” gibi bir şey, ama çok şeyi de anlatıyor.

Kısacası birey, özgür birey olmalı, toplumda, özgür bireylerin toplamı olmalı.