Ali Cakmakliyi anmak Yazdır


(24 Eylül 1980)            

Ali Çakmaklı adı, THKP-C( ACILCILER / HDÖ) tarihinde önemlidir.                  

1980 öncesi dönemde, ADANA  ve çevresinde gelişen devrimci harekete  olan katkısı,  bu alanda, örgütümüzün kitleselleşmesindeki büyük çabaları  unutulmamıştır.  Başta ÇUKOBİRLİK olmak üzere, hemen tüm  fabrikalarda örgütledigi devrimciler, üniversite öğrencileri içersinde örgütleyerek devrimci  hareketimize kazandırdıgı onlarca militan vardır. Bölge halkı üzerindeki etkinliğinin  günümüze kadar devam etmesi, halk arasında, isminden bugün bile saygıyla söz ediliyor olması;  Hayat’ın her alanında verdigi  devrim ve sosyalizm mücadelesi ve bu mücadeledeki samimiyet ve kararlı duruşuyla izah edilebilir.                        

Ali Çakmaklı, 12 Eylül’ün ilk günlerinde (24 eylül 1980 tarihinde) kısa zaman öncesine kadar birlikte mücadele ettigi eski ‘’yoldaşlar’’ının hain pususunda öldürüldü.Öldürüldügünde yaralıydı. Düşman’ın eline yaralı düşmüş ve yoldaşları tarafından hastahanede kaçırılmıştı. Dost bir doktor tarafından gizlendigi evde tedavi ediliyordu.                    

12 eylül’ün ilk günleriydi. Devrimci hareketimizin tüm degerlerinin yerle bir edilmeye çalışıldıgı, kazanımlarının topyekün ortadan kaldırılmak istendigi,sol adına ne varsa sürek avına tutularak imha edilmek istendigi bir dönemde,tutsak düştügü  eylül faşizminin  elinden alınarak yoldaşları tarafından özgürleştirildigi bir dönemde öldürüldü. Devlet güçlerinin yapamadıgını Mihrac Ural yaptı.                   

Ali Çakmaklı, Adana’da ve Adanalı’lar tarafından özeldir. Bu şehrin her mahallesnde adı bilinir. Her fabrikasında örgütlediği insanlar tarafından ALİ hoca olarak sempatiyle anılır. Aradan 29 yıl geçti. Ali Çakmaklının devrimci harekete kazandırdıgı pek çok insan bugün devrim ve sosyalizm mücadelesinde kendisini unutmamıştır.              

Bu yigit devrimci hakkında , ‘’ karanlık adam’’ diye yazı yazarak ölüm fermanını imzalayan devrimci katili Mihrac Ural; Bugün, 29 yıl önceki  ihanetini savunamayacak kadar sinmiş olmasına ragmen yalan yazmaya devam ediyor. Önce,’’ öldürülmesinde benim haberim yok’’ dedi. Yalan olduğu ortaya çıktı. ’’ Ben yapmadım, bu durum  merkezi bir karar sonucu degil, Adana biriminin kendi insiyatifinde gelişen spontane bir harakettir’’ diye ihanetini yerel birimlere yüklemeye kalktı ve H.Y. Keser’in ‘’ tam bir sorumsuzluk’’  örneği  diye nitelendirdigi  tepkisine neden oldu.  Tekrar çark etti. ‘’ Silah alımı için Nebil’e  para verdigini , parayı vermesine rağmen silahı alamadığı kaçakçılar  tarafından öldirülmüş olabilecegini’’ yazdı. Bu da tutmadı.’’Kimim vurdugu belli degil’’ dedi. Olmadı. Son günlerde yeni bir  senaryo yazmaya başladı. ‘’.. Ali Çakmaklı HDÖ ‘den degil, HDÖ sahip çıkmadı , Mahkeme tutanakları ve polis ifadelerinde  ACİLCİ olarak geçiyor ’’ demeye başladı. Utanmazlığın bu kadarına da  pes dedirtecek kadar  her seferinde yalana başvurdu. Öyle sıkıştı ki, ‘’polis ifadeleri ve mahkeme tutanakları’’nı referans almaya, bu uyduruk ifadelerden kendince sonuçlar çıkartarak kurtulmaya çalıştı. Tıpkı  Nebil RAHUMA olayında yaptıgı gibi. Kılavuzu karga oldugu için, burnu bir türlü lagım çukurundan çıkmıyor.              

Devrimci katili M.Ural’ın yazdıklarını alt alta koyun göreceksiniz. Bir sonraki yazdıkları bir öncekini yalanlıyor.               

1982 tarihinde , ‘’...Ali çakmaklı adlı polis’ın cezalandırılmasına karşılık,  Nebil Rahuma’yı  öldürdüler’’  diye yazdı. Dogruydu.              

Nebil Rahuma’nın katledilmesi , Ali Çakmaklı’nın katledilmesine bir tepki olarak gündeme gelmiştir. Aksi taktirde Nebil yoldaşı öldürmeye kimse cesaret edemezdi. İsteseler bile buna yapmaya güçleri yetmezdi. Biz bunu yazdık. Nebil yoldaş, Ali Çakmaklı’ya karşılık olarak öldürülmüştür’’ dedik ve ekledik. ‘’ALİ ÇAKMAKLI’yı öldürten Mihrac URAL, bu vesileyle NEBİL RAHUMA’nın da öldürülmesinde doğrudan sorumludur ‘’ dedik.             

Devrimci katili M.URAL bu bağlantı üzerine  panige kapıldı ve 1982 deki yazdıklarının hatırlanmayacağını  sanmış olmalı ki,  Nebil yoldaş’ın öldürülmesini, ALİ Çakmaklı’nın öldürülmesine bağlayan bizleri  ’’  Şeytan’ın bile aklına gelmeyen bu tezin, Özel harp dairesini tarafından üretildigini’’ iddia(!) etti.  Bu katil’in, hiçbir konuda tutarlı olmadıgı biliyorduk ve ‘’ özel harp dairesinin’ ürettigini iddia ettigi bu  tezin, ilk kez kendisi tarafından iddia edildigini ispatladık.  1982 tarihli i Cephe dergisinde yazdıgı yazıyı bulup yayınladık. Okumamış olanlar için birkez daha yayınlıyorum.                 

"KÜÇUK-BURJUVALAR KOMÜNİSTLERİ DE ÖLDÜRÜR
 
              ‘’...bütün sorun kin-intikam gibi feodal,asagilik duygularin esiri olmakta yatiyordu. Nebil yoldaşı da bu asagilik şeylere kurban ettiler. Sol-pasifist askeri kafalılar,yoldaşı,öldürülen bir mit polisine karşılık misilleme olarak katlettiler. Öldürülen polisin karşılıgına kendi liderlerini öldürecek kadar soysuzlaşmış, gerici yontemleri kullanabilmiş, mafiavari çalışmaya sarılmış küçük-burjuva tayfa. Kendi arkadaşlarını dahi yoldaşın ölümüne ikna edememistir."                              
                                                     (  Cephe - 81 Aralik - 82 Ocak sayi 4-5 sayfa: 13)
                 

Çok açık, Bizleri  ’’ Şeytan’ın bile aklına gelmeyen , özel harp dairesi tarafından üretilen provakatif tezler’  savunmakla(!)  ‘’ suçlayan’’ devrimci katilinin suratına çarptıgımız kendi yazısı karşısında bir kez daha sindigini gördük.  HDÖ’nün Ali Çakmaklı’yı savunmadıgını (!) şimdi iddia eden bu sahtekar,1982 de ‘’Yoldaşları’’ diye bahsediyor.  Bizlerin, Nebil Yoldaşın Ali ÇAKMAKLI’ya karşılık ‘’MİSİLLEME’’ olarak katledildigini söylememize kızarak,bu tezin ‘’ OZEL HARP DAIRESİ TEZİ’’ oldugunu söyleyen devrimci katili M.URAL , 1982 de ılk olarak bunu kendisi  iddia ediyor, ‘’ ÖLDÜRÜLEN POLİSİN KARŞILIGINA KENDİ  LİDERLERİNİ ÖLDÜRECEK KADAR SOYSUZLAŞMIŞ,GERİCİ YÖNTEMLERİ KULLANABİLMİŞ, MAFIAVARİ ÇALIŞMAYA SARILMIŞ KÜÇÜK-BURJUVA TAYFA‘’ diyor.                 

Nebil Rahuma yoldaşı üst üste iki kez pusuya düşürterek yakalattığının  artık açıga cıkmayacağını düşünüyordu. Bu durumun ortaya çıkması üzerine , sonraki gelişmelerle her iki cinayet arasındaki ilişkide açığa çıkmış oldu. Mihrac Ural’ı rahatsız eden de budur zaten.              

O zaman ‘’POLİS’’ olarak ilan ettigi  ALİ ÇAKMAKLI yoldaş için, şimdi.’’ KİM YAPMIŞSA ÖZÜR DİLESİN OLAY KAPANSIN’’ diye ıhanetini gizlemeye çalişmasının nedeni budur..Kim yapmışsa özür dilesin öyle mi? Ali ÇAKMAKLI yoldaşa kurşun sıkan ‘’ LÜMPEN’’ biliniyor. Kurşun sıkan ve yakalandıgı an ‘’pişman’’olan ‘’LÜMPEN’’i  katil(!)  ilan edelim, Kurşunu sıktıran asıl katil Mihrac Ural’ı aklayalım öyle mi? Peki,  Öner ÖDEMİŞ denilen dolandırıcıyı ne yapalım ? Ali Çakmaklı’yı vuran  silah onun üzerinde yakalandı. Öner ÖDEMİŞ şu an M.URAL’ın ayakcısı olduguna göre onu da aklayalım öyle mi?              

Kurşun sıkan değil, asıl katillerin kurşunu sıktıranlar oldugunu biliyoruz ve bu nedenle Mihrac URAL’ın, Ali Çakmaklının katili oldugunu söylüyoruz.                

Ali Çakmaklı ve Nebil Rahuma’ın katledilmesinde M.Ural’ın sorumlu oldugunu kuşkuya yer olmayacak kadar detaylarıyla açıga çıkarttık.             

M.Ural adlı katil’in, 29 sene önce kendi yazdıgı ihanetinin belgelerini yayınlayarak suratına fırlattık. Bunlar, ihanetin ‘’İTİRAF’’ ettirilmesidir. Bunu yaptık.           

M.URAL adlı katilin, her ne kadar ‘’Muhatap almıyorum’’ dese de, yazması ve konuşması  için sabrettik, zorladık. Bu katil’in yazmasını bu nedenle istedik. Biliyorduk çünkü, Bir onceki yalanlarını, bir sonraki yazdıklarıyla yine kendisinin yalanlayacagını biliyorduk. Yalanı yalanla kapatmaya çabalayan tüm sahtekarların sonu hep aynı olmuştur.  Kendi  kazdkları  çukura yine kendilerinin düşecegi kaçınılmazdı. . BEKLEDİK VE DÜŞTÜGÜNÜ HEP BERABER GÖRDÜK’’            

Katil’lerin lanetlenmesi ve Yoldaşlarımızın zaten ak olan tertemiz gecmişlerini onore etmek, gerıde kalan yoldaşalrına, arkadaşlarına, sevdıklerıne ve tüm devrimcilere düşüyor.           

Türkiye devrimci hareketi, sırtlarından kahpece kurşunlanan  yigitlerini , yürekleri devrim ve sosyalizm aşkı  ile çarparken kahpece katledilen ‘’Ap-ak alınlı tertemiz   komünistleri’’ni, olması gerektigi gibi anarken, katillerini de ebede kadar lanetleyecektir.          

ALİ ÇAKMAKLI yoldaş’ın mezarı biliniyor. Adına layık bir ‘’ANIT MEZAR’’ yapılmalıdır. Yapılacaktır. Nebi Rahuma yoldaş’ın 29 senedir mezarı bilinmiyordu. Bulunmuştur. Gereken neyse adına layık bir şekilde yerine getirilecek ve Türkiye devriminin militan  komünistine layık bir şekilde anılacaktır.           

Nebil Yoldaş’ın akibetini bildikleri halde onu bunca yıl ailesinden, yoldaşlarından saklayarak  zamanı geldiginde ‘’kullanmak’’ isteyen sahtekarların hevesleri kursaklarında kalacak ve nebil’ın’’ihanet ettikleri anıları üzerinde tepinmelerine müsade edilmeyecektir.           

Nebil yoldaşı bulan ve  türkiye devrimcilerine armagan eden Hasan Balcı’ın çabalarına küfredenler, kendi utançlarıyla başbaşa kalmıştır/kalacaktır.           

ALİ ÇAKMAKLI yoldaş’ın  katledilmesinin üzerinden tam 29 sene geçti. Başta Adana’lı devrimciler olmak üzere, onu seven mücadelesine saygı duyan,katledilmesini kınayan,başta ADANA halkı ve Güney bölgesinin tüm devrimcileri ,ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE mezarı başında biraraya gelerek onu unutmadıklarını göstermelidir.Bu bir görevdir ve Ali Çakmaklının yoldaşları ,arkadaşları sevenleri bu görevi layıkıyla yerine getirecektir.Katillerin lanetlenmesi,Militan yoldaşlarımızın,devrim şehitlerimizin anılması,unutulmadıklarının dosta düşmana gösterilmesi geçmişe saygı gelecege güven ve kararlılıgın göstergesi olacaktır. BİR DAHA ASLA!! Demek için 24 EYLÜL de ALİ ÇAKMAKLI’nın ‘’ANIT MEZARI’’ başında olacaklardır.         

İlker AKMAN’lardan Ali ÇAKMAKLI’ya, Ali ÇAKMAKLI’dan Nebil RAHUMA’ya, Nebil RAHUMA’da Ayhan YAVUZ’lara Ömür KARAMOLLAOGULLARI’dan Yüksel ERİŞ’lere kadar,yoldaşlarımızın şahsından tüm devrim şehitlerimizin anıları ve mücadelelerine saygı hepimizin görevidir.

Yoldaşarımızı unutmadıgımızı ,unutmayacagımızı,unutturmayacagımızı gösterelim...

24 eylül 2009’da Ali ÇAKMAKLI yoldaşın mezarı başında kararlılıgımızı haykıralım.