Bir şeyler düzgün gitmiyor Yazdır


Ortadoğuda savaş düşük yoğunlukta yürütülürken, ölen binlerce insan şehit ilan ediliyor. Niçin bunca genç insan yok ediliyor. Bu ölümler kimin çıkarı için? İsrail siyonizmi, Amerikan emperyalist çıkarları için mi? Yoksa Avrupa tekelleri ya da Rusya için mi? Türkiye için ne getiriyor, insanlar bunu anlayabilecek kapasiteye sahip mi?

Libya, Suriye, Irak’ı Arap baharı adı altında yaktılar yıktılar. Her yıkılan ülkenin on binlerce askeri ve sivili öldü. Irak yüz binlercesi öldürüldü, sonuçta tüm artı değerler kayboldu, madenler ve petrol emperyalistlerin eline geçti ve milyonlarca insan evini ve yurdunu terk etti. Şehirler ve köyler yerle bir edildi.

Savaş politikanın silahla sürdürülmesidir. Demek ki, siyaset ve politika yanlış uygulanıyor ki, ülkeler bu hale geldi.

Objektif ele alındığında, Türkiye solu ve sağı, buna orta doğu da dahil, mantıklı bir mücadele platformunu hazırlayamadı. Emperyalist politikalara sığınarak ve hatta, ona eş başkanlık yaparak parsa toplama yarışına girdiler.

Muhalif düşünenler bile savaş karşıtı tam olarak olamadı, barışı savunamadı.

Esas olarak, savaş karşıtı bir politika temelinden yola çıkılsaydı bu gün daha farklı olacaktı. Kendisine Marksist diyen insanlar bile nesnel ve öznel gerçeklikleri, kapitalizmin meta anlayışına uygun, belki de, kendi bireysel ve toplumsal refahına denk düşen hayallere göre yorumladıklarından yanlışlar içine düştüler, ya da düşürüldüler.

Kapitalizmin yarattığı köleci, itaatkar insan yapısının oluşumuna karşı, taktik politikalar geliştirilmeliydi.

Emperyalizmin açık olarak uygulamaya çalıştığı, böl yönet ve yeni ülke oluşumlarının, kahredici bir yıkım olacağı bilinmeliydi ve bunun alternatifi olan, bütün ülkeler kardeştir, sınırlar olmasın, sömürü ve zulüm son bulsun, gibi kapitalizmin sistem olarak bunu yarattığı vurgulanmalıydı.

İşçiler, köylüler, beyaz yakalı, mavi yakalı kim varsa anti-kapitalist çizgide mücadeleye çekilmeliydi.

Türkiye’ye sokulan yabancı sermayenin yarattığı geçici refahın elden çabuk toplanacağı, eşya, araç, ev gibi şeylerle insanlar borçlandırılıp, sahip olma mutluluğu verilip, arkasından telefonumu, arabamı, evimi, işimi kaybedeceğim korkusuyla insanlara medya araçlarıyla, şöyle yapmazsanız elinizdekileri de alırız, böyle yapmazsanız devlet yıkılır Irak ve Suriye’ye dönersiniz, psikolojik baskısıyla, yıllarca iktidar olmayı başardılar.

Diğer taraftan Kürt varlığını yok sayma, yani milyonları reddetme, inkar politikası, sömürgeci bir anlayışla uygulamaya sokuldu, imha hareketine girişildi. Anadolu topraklarında çok sayıda yaşayan azınlık ve çoğunluk halk bulunmaktadır.

Kendi dillerinde konuşma ve yaşam  hakkı tanınmayan bir halk, en doğal davranış olarak kendisini ve dilini savunacaktır. Yapılan onca saldırıdan sonra ne beklenmeliydi ki?

Kürt halkına yapılandan sonra, dinsel inanç olarak Alevilere sıra gelecektir. Şimdiye kadar Alevi inançlı Türk ve Kürt insanına saldırmamalırının nedeni, karşı cepheyi genişletme korkularıdır.

Bunlar tamamlanınca, sol örgütler, devrimciler ve komünistler ortadan kaldırılmak istenecek.

Tek kişi, her alanda hakim olacaktır. Peki bu kişi kimin adına iş yapmaktadır?

Kürt hareketini köşeye sıkıştırınca karşınıza emperyal ittifaklar çıktı, neden? Türk oligarşisi aptalca politikalarla, işçi ve emekçi haklarını gasp edip, savaş yaparak ganimet yolunu seçti. Ben devrimci ve komünist düşünenlerin emperyalist ittifaka taktik durum dışında girilmesini savunmuyorum. Esas ve tali düşmanın yerinin değiştirilmesi sorunu çözmez. Çoğu arkadaşlar, Sovyet devrimi öncesi, Lenin, Alman emperyalistlerle iş birliğini bahane ederek, Rojova ve Menbiç’de Amerikan askerleriyle şimdi yeni gelişmeye göre, Fransız sermayesiyle at oynatmayı kabullenemiyorum.

Bu benim sübjektif değerlendirmem, şu aşamadaki oluşumları reddediyorum.

Dünyada konjoktürel durum değişiyor. Yeni bir ortama giriliyor. Yeniden durum değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmaya başlandı.

Bir şeyler yanlış gidiyor ve bizim de oturup bunları yorumlamamız gerekiyor. Aslında şimdiye kadar çok şeyler yanlış gitti, fakat biz bu gidişatı durduramadık. Şimdi nedenlerini araştırıp sormamız gerekir.