Hastalıklı ülke ve hastaneler Yazdır


İlişkide olduğum her insanın mutlaka sağlıkla ilgili bir açmazı veya sorunu var. Tedavi ve çözüm çoğunlukla yanlış ya da oyalayıcı.

Hastaneler ağzına kadar dolu. Çoğu Acil servisler hizmet vermeyi bilmiyor. Doktorların uzman nöbetçileri evinden whatsApp üzerinden resimleme tekniği ile hemşirenin bilgi aktarımıyla değerleri okuyup karar veriyor.

Hastane acil servisi önünde beklediğim üç saat zaman zarfında, hasta getirilmesi ve taşınması tam curcuna, hastane girişi yoldan elli santimetre daha yüksek, rampadan araçlar yola kayıyor, sedye ve tekerlekli sandalye hastayı getiren tarafından bulunup kullanılması gerekiyor.

Ancak, ambulansla getirilmişseniz, sürücü veya hemşire takibiyle işleme başlanabiliyor.

Siz mesela zehirlenmiş iki kişi getirmişseniz, rezil oldunuz. Nasıl mı? Hastayı ne ile taşıyacaksınız? Birden fazla kişi araçta kusuyor, böğürüyor. Ben sandalye buldum, yardımcı olacağım sandalye kaçıyor. Eşini ve kardeşini getiren vatandaş eşine dokundurmuyor. Arabadan da çıkarmasını bilmiyor.

Ben araçta oturan birini çok kolay çıkartmak için eğitildim. Onu yapmam için kadını kucaklamam kollarını göğüs üzeri tutarak dışarı çekmem gerekli. Uzman acil hizmeti de yok.

Kadınların ağzı salya sümük….

Burası neresi derseniz Çorum devlet hastanesi. Yeni stadyumun yüz metre yanı, hastaları maç izlesin diye buraya yapılmış sanki, plan ise plansızlığın ürünü.

İçeriye bizim hastamız, Sungurlu acil aracılığıyla sevk edildi ve ambulansla getirildi. Hasta benim yakınım. İki kalp krizi geçirmiş. Acilen anjiyo yapılması gerekiyor. Doktor yok. Kan testleri ve değerleri üç defa alında EKG  çekildi, fazla sorun yok diyorlar.

Yarın sabah gelin…

Saat onda varıyoruz sıra veriyor akşam beşe zor gelirmiş, sonra yine akşama uzman doktor yok. Dön geriden geriye Sungurluya, biz gönderdiğiniz hastayı geri getirdik acil olan hiçbir şey yapılmadı.

Nasıl olur? Diyor uzman doktor.

Derhal yurt dışına göndermek istiyoruz, müsaade var mı diyoruz, garantisi yok diyor. Bu değerler kısmen olumlu yazıyor, dediğimizde; kardeşim kriz EKG’de belli uçağa bindiğinde  kalbi durabilir.

Ankara’ya sevk etsek acaba ne olur? Bir doğru alternatif bulamadık. Almanya, Frankfurt kardiolojiye evrakları aktardık tehlikeyi anlamışlar. Hemen anında işlem yapılması gerekliymiş.

Bizden buz gibi terler akıyor.

Riziko yapıp uçakla gönderdik. Sabah ilk iş anjiyo ve damar tıkanıklığı  fark edilince, Bad Nauheim’e kliniğe ambulans ve uzman doktor nezaretinde saat 9.30 da ameliyat, sonuçta üç bypass yani ek damar köprüsü yapıldı. Hasta kurtuldu.

Ölüm kapıda bekliyor ve doktor evde maç seyrediyor. Bu doktorun yaptığını Çorumlu yapmaz diyeceğim, ama, Tokat acile ait ambulans personeli de, kayın babamın ölümü anında uyguladığı kalp masajın da ki, kırk beş dakika uygulanmış, kaburga kemiklerini kırmış adamlar.

Eks olmuş hastaya niçin işkence ediliyor, anlamak mümkün değil. İşte “senin yaptığını Çorumlu yapmaz” demek,  burada doğrudur. Çorumlu kalp krizini görüp gerekeni yapmadı. Tokatlı kriz sonucu ölmüş aradan üç saat geçmiş bedenin kemiklerini kırdı.

Siz siz olunda Çorumda hastalanmayın kardeşim. Ya da Tokat’ta ölmeyin.

Bu arada üç saatte gelen kadın sayısı çok yüksekti, hepsi de eşinden dayak yemişti. kafa göz dağılmış, polis soruyor çoğu merdivenden düştüğünü söylüyordu.

Sadece bir kadın eşini dövmüş, o erkek te karısını zehirlemek istemiş.

Kadın elindeki şişe suyla gelmiş hastaneye eşim bu su ile zehirlemek istedi diye tahlil istiyor.

Nöbetçi doktor burası Hıfıf Sıhhıya mı kardeşim, ver polise adliye araştırsın diyor.

Kadın vermem delili karartırsınız diye bağırıyor. Adamcağız bayağı dayak yemiş sesi çıkmıyor.

Genelde hastaneler tren garları yada otobüs biniş durakları gibi kalabalık, daracık alanlarda havasız ve hijyenik olmayan koşullarda hastalar bekletiliyor.

Acil servislerin sadece iyi bir yanı, acil servis parasız. Sigorta kartın olmasa da parasız işlem var. Suriyeli, Afgan, Alman fark etmiyor.

Sağlıklı günler dostlar.