mihrac ural, nasılsın? Yazdır


Merak ettim. Son günlerde hoş olmayan gelişmelerin girdabında kıvrandıgını duyuyorum. Benim gibi senin de çok ciddi kilo sorunun olmalı. Hadi diyelim benim ‘’ para’ya karşı büyük zaaflarım var’’ ve  üstelikte  ‘’ gözü doymaz bir obur’’ oldugum zaten biliniyor. Dayanamıyorum ve habire yiyorum. Doktorumun, ‘’ böyle devam edersen şeker hastası olacaksın, benden söylemesi’’ yollu ‘’tehditler’’ine bile aldırmıyorum. ‘’İnceldigi yerden kopsun’’ diyorum. Napıyım elimde degil. Ama, merak ettigim bir şey var. Sana noluyor? Sen ki, koskoca bir örgüt ‘’ sekreteri’’ sin, çevrende yüzlerce silahlı militanın, bir dedigini iki etmeyen ‘’yoldaşlar’’ınla berabersin. Son model araban,özel şoförün var. Melek gibi bir Malak’la evlisin, çocukların kocaman oldu ‘’allaha bağışlasın’’, istedikleri en güzel okularda okuyorlar ve altlarında son model jiplerle geziyorlar. Basit’in, Akdenize tepeden bakan yemyeşil ormanları arasında küçücük ama şirin mi şirin, havuzlu yazlık evinde,mis kokulu çam agaçlarının insanı sarhoş eden serin sabahlarında uyanmanın tadını çıkarmalısın. ‘’Gözüme uyku girmiyor deme’’ sakın. Uykusuzluk ve sıkıntı’nın da aşırı kilo’ya neden oldugu söylenir. Uyumaya çalış. Kem gözlerden ırak ol. Sen buraya uzaydan zembille gelmedin be dostum. Alın ter’in var, dişinle tırnagınla yarattıgın emegin var. ‘’ ot yiyerek’’ yaşadıgın günlerin tanıgıyız. Başını yastıga koydugun zaman herşeyi unut. Duydugun sesler gerçek degil inan bana. Haklısın,biliyorum. Müntecep yoldaş’ın ayak sesleri’ni duyuyormuşsun.  Yusuf’un ‘’hocam’’ diye güler yüzlü içtenligi her gece rüyalarına giriyormuş. Sami’nin ciddi yüz hatlarıyla dolaşan hayaletini kapının eşiginde seni bekler zannedip yataktan hışımla fırladıgın oluyormuş. her gece her gündüz,her ögle,an be an orada dolaşıtıklarını, Neden....Neden....? diye bitmek bilmeyen sorularından rahatsız oldugunu söylemene ne gerek. Seni anlıyorum. İyi güzel de, bunu sen istedin birader. Bu kadarına da katlanacaksın artık. Bunlarla yaşamayı ögreneceksin Mihrac. Şikayet etmeye hakkın yok dostum.’’Ben, bir ömür boyu böyle yaşayamam’’  demeyeceksin. Yaşayacaksın,yaşayacaksın.. Geceleri, bir karabasan gibi seni bogan ölülerimizin( yoldaşlarımızın) bitmek bilmeyen ve birtürlü cevap veremedigin sorularında bunaldıgın zaman, dizlerini karnına çekip, tortop olup saklanmaya çalışma. Üstlerine üstlerine git. Olmazsa inkar et. ‘’Ben yapmadım, haberim yoktu,yanlışlıkla olmuştur’’ de ve aç gözlerini. Dogru mutfaga git, bozdolabında soguk su mutlaka vardır. Kana kana iç, gerekirse soguk bir duş al, serinle biraz. İstersen internet’in başına geç, fantazilerinle oyalan. Bul birşeyler işte, kafanı çalıştır be adam. Ama sakın ha sakın, Engin’in blog’una girme. ‘’ yüksek tansiyon’’u  arttırıcı yan etkileri oldugu söyleniyor. Söylentidir diye kulak ardı etme,ciddiye al. Saglıgın önemli. Hepimiz için önemli. ‘’ ayrı varlık’’ için daha da önemli. ‘’ kadim şehir’’den bahsetmiyorum, onlar, saglıgına duacılar, bundan emin ol. Lider’ler kolay yetişmiyor be dostum. Bunun için Lider dogurtan bir baba ve lider doguran bir ana olmalı önce, daha sonra ‘’ nur topu ‘’ gibi bir ‘’lider’’ mesela, senin gibi...Karıncayı bile incitmeyen  bir hümanist, yalan’dan hoşlanmayan,nefret eden düzgün bir adam. İhanetin virusu kanına bulaşmaaış, hırsızlık, sahtekarlık,dolandırıcılık ve en önemlisi’de devrimcileri öldürmeyecek,öldürtmeyecek kadar evrensel militan..Bütün bu meziyetler sende var Mihrac. Kendini yorma, ‘’uyuyamıyorum’’ diye mırmır edip durma. Toparlan biraz, rahat ol. Geceleri başını yastıga koydugun da iyi şeyler düşünmelisin. O gün ne kazandın? Yarın ne yapacaksın? İkinci yazlık ev için ‘’neye mal olursa olsun’’ diye kafana koydugun deniz kenarındaki o araziyi düşün. Pazarlıgın erbabısın bilirim. Ne yapar eder sonunda ucuza kapatırsın sana güveniyorum. Bunları düşün, en azından denemeye çalış.  Mışıl mışıl uyudugunu farkedecek,kim bilir, belkide bana dua edeceksin. Basit’in sabahları güzeldir. Tadını çıkartmana bak. Yüksek olmayan tepelerinde, çam agaçları arasında, nazlı nazlı süzülen güneş ışınlarının maviligine bürünen akdeniz sabahları serinligi gerçekten güzeldir. Şaka yaptıgımı sanma, çok ciddiyim. Yaşadıgın her güne şükretmelisin. ‘’Oh be bugünde sabah oldu, dünya varmış’’ demelisin . Kendini avutmak için degil, inanarak söyleyebilmelisin. Kahvaltın hazır olmalı. Hizmetci hanımın kim olduguna bakma lütfen, eski bir ‘’yoldaş’ın hanımı’dır sonuçta, keyfin kaçmasın,bunlar ufak ayrıntılar. Ahlaksızlık yapmadıgın çok açık. Herkes biliyor öyle ya.. emeginin karşılıgını da, gerektiginde fazlasıyla veriyorsun üstelik. Zaten yaptıgı ne ki? Günlük çamaşır, yemek ,bulaşık ve Malak’a yardım etmenin dışında yan gelip yatıyor öyle ya.. İçin rahat olmalı Mıhrac. Gün başlıyor. Ehlen...

 

Her seferinde sormak istiyorun unutuyorum. Merak ettim, elma bahçesi ne oldu? Hafızam beni yanıltmıyorsa eger, 1986 yılının sonlarına dogruydu. Yanına yeni geldigim günler. Beni aldın ve ‘’biz içerdeyken bizim için yarattıgın degerleri’’ göstermek istemiştin. 50 dönüm kadar yada biraz daha fazla da olabilir, Basit yakınlarında bir tarlaya gittik. Birer metre aralıklı ve 70-80 cm boyları olan  agaç’lar dikiliydi. ‘’Bil bakalım bunlar ne?’’ diye sormuştun ya hani. Dün gibi hatırlıyorum. ‘’Bil bakalım’’ deken gözlerin de bir kuşku vardı. Bilememiştim. Sırıtarak gülmüştün ve ‘’ elma bahcesi’’ oldugunu söylemiştin. Bu agaçlar büyüyecek ve elma verecekti. Elmalar toplanacak, satılacak, paraya çevrilecekler ve ülke içersinde profesyonel kadroların ihtiyac duydukları alanlarda kullanılacaktı. Bunları duydugum zaman içimdeki sızıyı anladıgını sanmıyorum.’’ Eyvah’’ diye iç geçirdigimi de hissetmedin bundan eminim. Heyecanlıydın ve sahiden inanarak anlatıyordun. Senin gerçekten çok küçük( pardon çok büyük) bir ‘’lider’’ olduguna oracıkta inanmıştım.Sonra fırın,sonra taş ocagı,sonra boya atölyesi,sonra lokantaları,sonra evleri ziyaret etmiştik. ‘’ot yiyerek yaşadıgın, daglarda ac susuz yattıgın,yoldaşların için saçını süpürge’’ yaparak ‘’milim milim’’ büyüterek ‘’ o günlere kadar ‘’ sol içersin de tecrit olan’’ örgütümüzü büyüterek ‘’ akın akın’’katılımların oldugu bir örgüt yarattıgını dinlerken gözlerim yaşarmıştı. Akşam oldugunda, bütün yoldaşları toplamıştın ve benim için ‘’ güzel’’ bir konuşma yapmıştın. Bu konuşmanın sonundaki finali hiç unutmam Mihrac. Bana dönmüştün ( gözlerime bakmıyordun ama) ‘’ evet yoldaş, siz içerdeyken, sizler, faşizmin zindanlarında işkence görürken, gördügün gibi boş oturmadık, sizlere layık olmaya çalıştık,degerler yarattık, bu degerleri yoldaşlarımız için,sizler için yarattık, geldiniz işte bu degerler sizlerin artık’’ demiştin. Hep merak ettimişmdir Mihrac, sahi be bu konuşmaları yaparken neden gözlerinin hep kaçırdın? Neden gözlerime degilde tavana bakıp durdun? Neden çevrene bomboş ve anlamsız bakınıyordun? Yalan mı söylüyordun? İnanmıyorum. ‘’Lider’’ yalan söylemez...

Nasılsın Mihrac?  Gerçekten iyimisin sen? Geceleri uyuyamadıgını söyleyenler var. İnanmıyorum. Kabus görüyormuşsun, öyle diyorlar. Nankör’ler, hain’ler, Mit ajanları, itirafcılar ve özel harekat dairesi elemanları hakkında olmadık yalanlar uydurarak,’’devrimci’’ geçmişine kara çalmak ve seni ‘’kadim’’ halkından kopartmak istiyorlarmış. Devrimci katili oldugunu söyleyenleri,hırsızlık yaptıgını(Filistinli yoldaşların silahlarını çalıp satarken yakalandıgını) Nebil gibi bir yiğidi,komünist bir yoldaşımızı ihbar ettigini anlatıyorlar. Sırtını ‘’ kadim’’ halkına degilde,sözüm ona Muhabarat’a dayadıgın, onların kucagında semirdigine dair söylentiler var. Akıl almaz rezillikler,ahlaksızlıklar ve çirkeflikler içersinde yüzdügün ve gırtlagına kadar b...’a battıgın, kısacası ‘’kadim’’dostum, b...’tan bir adam oldugun söyleniyor.

Bu kadarıyla yetinseler yine iyi, buna da şükür. Durmuyorlar,Duracak gibi de degiller. 30 senedir yedigin tüm herzeleri karıştırmaya başladılar. Haydar Yılmaz yazmış. Dün okudum. Şöyle bir göz attım ne yazmış diye. Hoşuma gitti. Allah seni inandırsın Mihrac, bu bir fırsat...

Haydar Yılmaz’ın önerisini kaçırma derim. Kabul et. Haydar’a güvenmelisin. Delikanlıdır. Verdigi söz’ün eridir. ‘’Korkma seni tutuklamayacagız’’ diyorsa korkma derim. ‘’Korumalarını bile getirebilirsin’’ diyor. Yani Şerif’i demek istiyor be, anla işte. Duyan da başkaları da var sanacak. Aldırma o öyle bilsin keratalar. Düşünebiliyormusun Mihrac, hala çevrende birilerinin oldugunu sanmaları ne iyi(!) Evet dostum. Bu fırsatı kaçırmamalısın. Ayagına kadar gelen bu kısmeti geri çeviremezsin. Bak ne diyor. ‘’Kim hain, kim likidatör’’ açıga çıksın diyor. Bu cüreti nereden alıyorlarmış göster onlara. Açtıgın, açmadıgın,hazırladıgın ve hazırlamak için sırada beklettigin tüm dosyalarını al ve gel olur mu? Bütün iddialarını orada anlat. Belgelerini göster. Hain’leri tecrit et. ‘’lider’’oldugunu göster onlara. Devrimcilere karşı nasıl savaştıgını ( pardon emperyalızme ve gericilige karşı olacaktı) anlat. Sille tokat kovulup şamar oglanına yapamazlar seni,  bana inan. Heyecana kapılma olurmu. Sakin olmalısın, işin şakaya gelir yanı kalmadı. Gelmem diye ayak diretme sakın, benden sana ‘’dost’’nasihatıdır unutma. Eger gelmezsen varya...İşte o zaman Hasan Balcı’nın dedıgı olacak bak gör. İbrahim Tatlıses’de kim oluyormuş? İki gözüm önüme aksın, bunlar seni ‘’kuşum Aydın’’dan beter edecekler. Benden söylemesi,ötesi sana kalmış...Hadi dostum,ha gayret.

Haydar Yılmaz’ın önerisine bir cavap ver bekliyorlar..