acilciler kumarhanesi... |
ACİLCİLER KUMARHANESİ’NİN ÇATISI HAZIR MI? Adanalıdır.. Üç ucubeyi yazan … Çok parasızsın. Suriye’ye gittiğinde ‘yol paranı’ bile Mihraç veriyor. Yoksa onun yüzüne bile bakmazsın. O örgüt mallarının peşinde olman nedeniyle, ‘konusmaman’ için Mihraç adam seni çekiyor. İkinizde, birbirinizi ‘’bit’’ kadar sevmezsiniz. Mihraç’ın baş belası. En büyük bedduası sensin. Engin Erkiner ve İbrahim Yalçın ne ki? Adamın evine yerleştin. Nefes aldırmıyorsun. Burnunun dibinde seni tutmak zorunda. Ne yapsın kiremit işi ile biraz senden kurtulmak istedi, ama battınız. Acilci örgütünü ne hale getirdiniz.
İkinizde birbirinize düşmansınız. Çıkarlar birlesiyor. O Mihraç, fırsatını bulsa, seni anında Bassit’in sularında boğar.
Örgüt mallarında ‘hakkım var’ diyen Öner ya da Ömer Ödemiş gazeteciymiş. Televizyonlarda ,dergilerde, gazetelerde yazarmıs bir zamanlar. Ne zamanlar? Zaman genis bir kavramdır. Önce bunu öğren. AN diyeceksin . Cümlelerin açık veriyor. O kadar açık veriyor ki, komiksiniz. Komikgiller olarak ne acıdır ki, bir sol örgütü ‘ye kürküm ye’ ediyorsunuz. Kaleminle konusalım . Cümle kurmayı öğren. Profesyonel bir gazeteci olsaydın kelimelerini iyi elerdin. Süzgeçteki takılanları atlamazdın. Süzgeç de kalmadı ya.
Yalanlar mı diyorsun? Dinle bak, Mihraç Ural’ın mallarında gözün olduğunu, hakkın olduğunu söyleyen sensin. İhbar mı? Mihraç’ı her yerde ihbar eden sensin. İçki masalarında, barlarda, pavyonlarda…
Malak’ın artık güzellik kraliçesi kadar güzel olmadığını söyleyen de sensin. Malların onun üzerinde olduğunu da. Cellatlık mı? ‘’Cellatlık sermayesinden ne kaparsan kardır’’ diyen sensin. Hainlik mi? En yakınlarını soyan sensin. Antalya’ya gidemiyorsun? Sıkar! Orada en yakın arkadaslarıno ‘battığın halde’ saklayıp onlardan borç alıp bir iki gün için de getirceğini söyleyip tüyen sensin. Antalya’da dolandırmadığn adam kalmadı. Antalya’ya gidemezsin. Gidecek tek yerin var Suriye muharabatının yanıbasında. Paranı cebine koyuyor. Besliyor seni.
Sen Mihraç’ın karısını-özel hayatını pavyonlarda, barlarda konusuyorsun.
Gazeteciliğine gelelim; Yazıların internette ,belli gruplar ve Mihraç Ural’ın blogu dışında nerde yayınlanıyor. Antalya’da bir küçük yerel gazetede çalıstığın için ‘gazeteci’ mi olduğunu sanıyorsun. Gazeteden neden atıldın? Gazetede kimleri soydun? Antalya’nın taşra basının da hangi yöneticileri ‘gazeteciyim’ kimliğinle soydun ? Televizyonlarmıs? Antalya’nın küçük bir yerel televizyonu desen inanalım. Belki bir gün çıkmıssındır. Afiş asmak için. Hangi televizyonlarda hangi programların sunucu-haberci-muhabirliğini’ yaptın? Paran hiç olmadı bak bu doğru. Zira sen kazandığnı meyhanelere , rakıya , viskiye yatırırsın. Belese de bayılırsın.
Peki birden bire nasıl odluda paran oldu. İsten atıldın. İşsiz kaldın. Cebinde parası olmadan kaç kisi Balık Restorantı kurar? Gazeteci kimliğini kullanarak (atıldığını saklayarak) Balık restorantını borçla açtın. Ne oldu? Battı. Mihraç sana bu restoran için yardım etmedi. Ama Suriye’de sana is açacak, inanalım mı? O saydığın islerin hepsi Mihraç Ural’ın bayilikleridir. Yalanı atarken biraz hesaplayın. . “… Şu çok bahsedilen ve hemen hemen herkese mal edilen kiremitleri ve başka inşaat malzemelerini Suriye ye satıyorum. Şam da, Halep de ve Lazkiye de bayilerim var. Onlar aylık ihtiyaçlarını bana bildiriyorlar bende buradan, Suriye temsilciğini aldığım bir firmadan bu malları alarak gönderiyorum. Az çok, yaşamımı idame ettirecek, onurlu bir şekilde yaşayacak bir gelire sahip oluyorum… İyi de gidiyor. Sanırım bu onursuzluk değildir, ve ayıp bir şey değildir. Veya devrimciler inşaat malzemesi satamaz diye bir kural yoktur… Bu işi ben tek başıma yapıyorum… Hiçbir ortağım yok. Hele zavallı Mehmet Yavuz sattığım kiremitleri bir kez bile görmedi.. Hiçbir alakası da olmadı ve yok… Suriye de ki arkadaşlar benim işimde fiili olarak yoklar. Ama bana ihtiyaç duyduğum noktalarda yardımcı oluyorlar… Tüm ilişkileri de bu…” Çok eğlendim çok.
İşte buyurun. Öner-Ömer Ödemiş, Mihraç ural’ın mal varlığını ‘kendinin gibi’ söyleyerek açıklamış. Zira o Mİhraç’ın Acilciler örgütünün sermayesinin ‘ortağı görüyor’ kendini. ‘Örgüt mallarında hakkım var’ diyor. YALAN DESİN!.
Öner ya da Ömer denilen adam size yardımcı olmus bile. BATAN kiremitlerin parası örgütten çıktı. Neden Mihraç Ural bu kiremit işine girdi. Öner denilen ihbarcısının ağzını kapatmak icin ‘kar’ edeceğini bildiğinden Mehmet Yavuz ile konusarak bu işe karar verdi. Öner’e de biraz para kazandıracaklardı. Domuzdan kıl almak zor ya, Mihraç cebinden para vermemek adına onu da bu ise aldı. Kiremitleri Mehmet Yavuz’un bir kere bile görmediği doğru. Ama komik. Mahalle mütahitliği değil bu? Kiremit üzerine projeler ürettiler. Özel yapılmıs evler, işyerlerinin ‘ithal kiremit’ görüntülü resimleri çekildi. Tarsuslu da bu yolla kandırılıyor. Ah bir bilse o adamın Mihraç Ural oluduğunu. Ancak burada şu durum söz konusu. Mehmet Yavuz devreye giriyor. Mihraç’ı yani Muhammed Kasım’la Tarsuslu’yu tanıstıracak. Mihraç Ural olarak tanırsa iş kötü! Mehmet yavuz da çok komik,’’ mihraçın beslemesi oldugumu kanıtlamazsanız alçaksınız’’’diye yazıyor.bunları okudukca egleniyorum. Öner-Ömer Ödemiş’e, Suriye’de arkadasları yardımcı oluyormus.. Çok komikler. Suriyede Muhammed Kasım adında müteahhit yardımcı oluyor (Öner Ödemiş bunlara cevap versin, sonra açıklarız bu kiremit ihracatı ve inşaat malzemelerini satın alma öyküsünü) Zira bu işlerin sahibi Mahmut Kasım namı değer adıyla Mihraç Ural. Hemen Acilciler örgütünün malları arasına ekleyebilirsiniz, Kiremit işi battı. Allahtan nargile işine girmediler, yoksa o da batıyordu. İş resimlerde kaldı. Resimler gerekli yerlere gönderildi, nargile icin ihracat yapılacaktı..Nargile kömürüJ Hemen Acilciler örgütünün mirası arasına ekleyebilirsiniz, Şam’da, Halep de ve Lazkiye’de bayilikler var. Yani örgütün bu bayilikler.yani mihraçın. Öner Ödemiş önce Antalya’da ödeyemeyeceği senetlere imza atarak açtığı lokantası ile soyduğu en yakın arkadası, -sonradan ortak olan- lokanta malzemelerin, kirasının parasını ödesin. Öner Ödemis Acilciler örgütündeki kan paralarındran medet umuyor.
İyi eğlenceler Öner ya da Ömer Ödemiş. Bu kez Mihraç’ı yakaladın. Sana nasip oldu onu soymak. Acı olan da ölen-öldürülen yiğit yoldaşlarınızın kan paralarının ne hallere geldiği. Bir öneri, elinizdeki kiremitlerle Kumarhanenin çatısını kurunuz..
|