yargılıyoruz...! Yazdır


Eylül Fasizmi´nin temel gerekçelerinden biri, şüphesiz
en başat olani; Önce sınıflar mücadelesinin radikal dışa-
vurumu,silahli mücadeleyi esas alan devrimci örgütlerin
etkisizleştirilmesi giderek, topyekün solun ezilerek
var olan egemen iktidarın Burjuvazi lehine, uzun erimli
yeniden organize edilmesiydi. Başarılı olmadıgı söylenemez.
 
12 Eylül´le hemen tüm devrimci örgütlerin örgütsel yapıları
dagıtılmış, neredeyse militan güc ve kadrolarının hepsi ce-
za evlerine doldurulmus, uzun vadeli tutukluluk ve yılları
kapsayan ceza kararlarıyla süreç pekiştirilerek yapıların
toparlanmaları adeta olanaksız hale getirilmiştir. Az sayıda
Örgüt; eylül sonrası teknik bazda ciddi eylemlere imza ata-
rak mücadele anlayışlarını sürdürmeye calışmışlarsa da bu,
ciddi bir cıkış ve toparlanmayı saglayamamıştır.
 
30 yıl gibi uzun sayılabilecek bir zaman diliminde hala,
çekim merkezi olabilecek yapılanma arayışlarının can alı-
ci ihtiyac olarak sürüyor olması başka türlü nasıl açıkla-
nabilir?
 
Sürecin kendince bir parçası olan örgütümüz THKP-C/Acilciler
de bu tanımlamanın dışında degildir. Dahası var. Eylül öncesi
yünetici ve militan gücünün büyük bir kesimi tutuklanmış ve
etkisizlestirilmiştir de. Her ne kadar tahliye ve kaçışlarla
mücadele kapasitesine sahip güclerinin bir kısmını dışarı
çıkarmış olsada bu, eylül fasizmine karsi ciddi bir direnis
odagına dönüştürülememiştir.
 
Bir kıyaslama gerekirse, mevcut durumuyla diger yapılanmalara
kıyasla avantajlara sahip olmasına karşın,bir kesminin göster-
dıgi beceriyi bile gösterememistir.Bir ara vurgu olarak buradan,
askeri terimle  düsündügüm çıkarılmamalıdir.Vurgularımi biri-
lerine rakip ve yarışma üzerine kurdugum sonucuna varılabilir.
Ancak ne bugün nede dün böyle düsünmedim.vPolitik bakışı esas
aldım. Maksadım, yazınin gelişimi içinde iletecegim vurguların
okuyucuya daha iyi yansıtılması  çabası olarak anlaşılmalıdır.
Örnegin eylemci duruşlarıyla ‘’atı alanın Üsküdar´ı gectigi’’ ey-
lül ertesi ve sonrasında, Acilciler açısından dönem, hic bir
şeyin yapılamadıgı dönem olarak degerlendirilirse haksizlik yap-
mis olmayız.

Eylül kesitinde Acilciler acısından,dışarıdan cok
cezaevleri’ndeki mücadele, sadece Acilcilerin degil genelde dev-
rimci duruşun onuru ve sesibde olmuştur. Kürt devrimci kurtuluş
hareketini saymazsak.Hic bir kesimin, kuşatmanın çemberi dışında
kaldıgı söylenemez. Çember hala yarılamamıştır.
 
öz olarak: thkp-c/acilciler süreci, güçlerinin niteligine uygun
olarak degiştirme,dünüştürme yetenegine sahip olamamışlardır.
Örgüt ve örgütlü mücadele baglaminda kesiti yitik bir zaman dili-
mi olarak degerlendirmek; olsa olsa dürüst ve mütevazi bir degini
olabilir.Dönem Örgüt´ün fili olarak tüketildigi bir dönemdir de.
 
Yine bu sitede polemik şeklinde süren, bir ucundan yakaladıgımız
gerçekleri, dönemi karekterize eden nedenler olarak da kaydetmek
gerekiyor.
 
12 eylül öncesi ve sonrasinin ciddi sekilde analiz edilememesi,
Gerekli cikis yolarının aralanamamasının oldugu kadar,güncel
polemiklerin dogru algılanabilmesinin prolematigi olarak da
önümüzde duruyor. Irdelenmelidir.
 
Verili konjonktürde, eski örgüt ve örgüt anlayışıyla ciddi devrim-
ci bir mücadelenin verilemeyecegi,Toplumsal dönüşüm ve kurulus
anlayışının başka yol ve yöntemler dayattıgı hemen herkes tarafın-
dan teslim edilmektedir.Arayişlar salt ülkemiz açısından degil,
dünya devrimci mücadelesi icinde böyledir.Hal böyleyken bir ismin
ardına sıgınarak siyaset yapıyormus gibi görünmek, kirli amaçları
perdelemenin sahtekarlıgı degilse nedir?
 
Kime neyi,daha nasıl anlatalım?
Tarih, kenarından izlenerek,iyi niyetle yazılabilsedi; "cehennemin
yolu da iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir" göndermesi polemik jar-
gonuna girmezdi.
 
Bilinçli tasfiyecilik sürecinin baş aktörü ve müsebbip´i olmasına
ragmen; hiçbir şey olmamış ve yaşanmamıs gibi, kendinden başka herkesi ve her seyi yok sayarak, kendini olmayan bir örgütün Genel
sekreteri( !)  sIfatıyla, THKP-C/ACILCILER isminin ardına gizleyerek
yaptıgi sahtekarlıklara iyi niyetli ve sessiz mi kalmalıydık?
  
Leş  kargalarının telaşları korkularından, salvoları yavuz hırsız-
lıklarındandır.
 
Kırmızı çizgilerimiz vardır.Tepelenmesine izin verilmeyecektir.
Teshir etmeye devam edecegiz.sormaya yeni başlıyoruz.
 
Thkp-c/acilciler örgütü ve örgüte emek vermiş her düzeyden bir
 cok yoldasın elimine edilmesinin,savrulmasının; bilerek ve
isteyerek tasfiye edilmesinin,birinci dereceden direk-indirekt
suclususun Mihrac Ural.
 
Hayır diyorsan. Iddia ettigin ve ardına gizlendigin sıfatın( !) maddi
zeminini kaybetmiş oluyorsun.Degilse sucunu kabul etmiş oluyorsun.
 
Bu ne biçim tarz-i siyaset. Elin kolun baglı Mihrac Ural.Ne yapacak-
sın?
 
Sana ve kapi kullarına sadece acıyorum.

 
Bir sonraki yazı baslıgı olacak "soruyoruz"a giriş icin soruyorum:
 
Ne yaptın, ormanın ardına düşen 40 dönümlük küyü kapatabildin mi?
"Tapu" sunu alabildin mi?
 
"Ah bir zengin olsaydım.sana neler, neler,neler alırdım."
 
Daha neleeer, neler....
 
Hic bir sey gülünc olmaya degmez Mihrac.Para pul...yazık!
 
Hani parayı ortadan kaldıracaktık.Ne demişti K.MARX?
 
Sana bir cagrı yaptım.Tekrarlıyorum.Kabul et.
 
Tek şansındır.