mehmet yavuz caminin duvarına pisliyor Yazdır


 Mihrac ural isimli devrimci katilinin yanında rütben büyük, itibarın büyük olabilir. Amma Mehmet Yavuz sen alçağın tekisin.

 

 

Gittiğimiz, konuk olduğumuz her ev ve içindekileri her zaman kendi evim ve kendi ailem olarak görürüm. Mehmet Yavuz isimli sapığın yazdığı yazının içeriğinde kendi düşsel fantezileri ile süslediği ve konuk olduğumuz evin sahibine de hakaret içerdiğinden bu puştun yazısına onun istediği türden o evin sahibesine olan saygımdan ötürü yanıt vermeyeceğim. Antakya’da konuk olduğumuz evin sahibesi “bacımız” bizi son derece iyi ağırlamıştır. O evde İbrahim Çenet, ben ve İbrahim Çenet'in gazeteci bir arkadaşı ile birlikte bir gün kaldık. Mehmet Yavuz isimli ahlaksızın bu bacımızı burada rencide etmesinden ötürü ben bu bacımızdan özür diliyorum.

 

Ben insanlara toptancı saldıralım mantığı gütmem. Bu bacımız Antakya’da gördüğüm en şerefli devrimci insanlarımızdan biridir. O insana edilmiş sözü kendime edilmiş sayarım. Bu yüzden bu tür yazı yazan arkadaşları özellikle de dikkatli özenli olmasını rica ediyorum. Birileri devrimci katili Mihrac uralı bilerek yada bilmeden savunabilirler. Bizim görevimiz bu işin doğrusunu anlatmaktır. O insanlara hakaret etmek değil.

 

 

Mehmet Yavuz isimli soytarı birinci olarak o evde bizi ağırlayan bacımıza hakaret etmektedir. Bu ahlaksız bu konuda uyarılmalıdır. Bu bacımızdan özür dilemelidir. Üstelik bu bacımız Antakya’da gördüğüm tanıdığım en duyarlı, bilgili bir insandır. Mehmet Yavuz artık camiinin duvarına işemeye başlamıştır. Önce Mustafa Burgaz'ın ismini, şimdi ise bu bacımızı ortaya koymaktadır. Sırada kim var Mehmet Yavuz. ?

 

 

  Bu Mehmet yavuz isimli ahlaksıza anladığı dilden cevap vermek lazım. Ancak buraları kirletmemek lazım. Ona internet sayfalarında kullanacağı malzemeyi de vermeyeceğim.

 

Bu zibidilerin yapmak istedikleri şey şudur. Kafa karıştırmak, tarihsel hesaplaşmayı karıştırmak. Bütün mesele budur. Çünkü tarih önünde işledikleri suçlardan ötürü yakalanmışlardır. Suçüstü yakalanan bu zibidi takımı şimdi bağırmaya başlamıştır. Olan budur.

 

Halkın devrimci öncüleri ile / acil siyasi örgütleri ayrı ayrı seksiyonlar değil mi? Ve üstelik biri birinden ayrılırlarken bir sürü arıza oluşmamış mı?

 

Be zibidi senin acilcilerin içinde ne işin var? Ne işin olduğunu biliyoruz.

Sen HDÖ’den yana tavır almadın mı?

Nebil Rahuma'yı boğazladığında senin yoldaşların ne tür bir tavır sergiledin? Bu soruların hiçbirine yanıt veremedin. Sen sana sorulan sorulara cevap ver. Patronuna soruyoruz cevap veremiyor. Patronuna senin acil, hareket diye göklere çıkardığı çetenin programını, tüzüğünü bir gönder okuyalım bakalım diyoruz. O duymuyor. Mademki böyle bir yapı var. Sen her türlü belgeyi buradan yayımlıyorsun. Arşive girip çıkıyorsun. Oradan bize acil hareketinin programını gönder bizde utanalım. Yerin dibine girelim. yanlız ka-lu bela zamanından kalma Engin Erkiner'in yazdığı programı yanlışlıkla bize gönderme. Program yerine sakın deklarasyon gönderme. Sen bunların ayırımını bile bilmezsin. Önce bilene sor öğren sonra postala.

 

Mehmet Yavuz’un korkusunu iyi anlamak lazım. Keza bu işin içine tam olarak girdiği gibi boka battığının da farkında. Siyasal olarak acil tarihi ile ilgili olarak Z.Alper, Hasan buraya müdahil oldular ya başkaları da müdahil olursa korkusudur. Şunu Mehmet Yavuz denilen züppe bilmiyor. Türkiye sosyalist hareketinin bütün ciddi ve diri unsurları bu konu ile ilgili bilgilendirilmiştir. Hatta cezaevleri bile. Biz devrimciler bunu bir dayanışma gereği sayarız. Otuz küsur sene önce devrimciliğini sokakta bırakmış bir tüccar beyinli zibidi bunu anlayamaz.

 

Zeki Bayterin arkadaş ile ilgili birçok şey yazılıp çizildi. Kendisini tanımıyorum. Başkalarını anlattığı bilgiye sahibim, Ancak gördüğüm kadarı ile aklı başında şeyler yazmaya başladı. Kendisini tebrik ederim. Göreceksiniz oradan çekilip gidecektir zeki bayterin. Az buçuk ta olsa derin de olsa gerçek bir devrimcinin o çete içerisinden onların ağzı ile seslenmesi mümkün değildir. Kendisine orayı terk etme çağırısı yapıyorum. Orayı terk et buraya gel demiyorum. Haklı eleştirilerini kendi mecraından yap.

 

Hiçbir kimse ben dahil ali çakmaklıyı kitap yapalım demiyor. Boş tartışmalar ile zaman geçireceğine ali çakmaklı dosyasını kitap haline getir gel birlikte yapalım bunu, Ali Çakmaklı’nın katillerinin yanından seslenmen benim kanıma canıma dokunuyor; Sadece benim değil.

 

 Kendine yeni bir yol yap zeki. Her yeni yol yeniden demektir ve biz yeniden yeniden her yenilgiden her yere düşmeden sonra yeniden sarılırız hayata. Sende bu devrimci sağduyuyu buradan görüyorum. İstersen bu yazdığım yazıya hakaretler ile cevap ver. Yine de sana karşı olan duygularım değişmeyecek çünkü sen Ali Çakmaklı’dan bize hatırasın.

 

Çünkü Ali Çakmaklı’nın katili adanalı ve Ali Çakmaklıyı çok iyi bilen bu tarihin önemli bir tanığı arkadaşın deyimi ile anlatıyorum: Mihrac Ural isimli PİÇ tir.

 

Mehmet Yavuz gibi bir tüccar, Engin Erkiner'in son yazdığı yazıya bakılırsa basit bir bakkal tüccar değil işi ve iş ahlakı ekmek kazanma ahlakı mezhebi oldukça geniş bir tüccar iddiası var ortada”

 

Mihrac Ural isimli devrimci katillinin yanın da rütben büyük itibarın büyük olabilir. Amma Mehmet yavuz sen alçağın tekisin. Üç kuruş indirene indirişin.

 

Şu zibidi neler yazmış bir bakalım.

 

Tarihimizin hiçbir evresinde yer almamış bu zart-ı muhterem, nedense bazı konularda öne çıkmaya bu tarihin geçmişinde yer alanlardan daha bir hevesli… Diyor Mehmet yavuz; evet sizin gibi soytarıların tarihsel olarak konuşmaya yazmaya……. tleri tutmadığı için ben yazıyorum öne çıkıyorum. Varmı lan diyeceğin. Çünkü ben somut şeyler söylüyorum. Devrimci perdeden vuruyorum. El koyun diyorum insanları göreve çağırıyorum. El koyarken sana da el koyacaklarını da biliyorsun.

 

 

Sen kimsin be adam..?   yazdım ya kim olduğumu sıradan hiçbir iddiası olmayan bir devrimci. THKP-C  senin babanın malı yada senin kamyonlarına attığın yüklerinden biri öyle ya bu tarih sizin mülkünüz. Bizde kim oluyoruz. Doğru söylüyorsun. Tarihsel mülkü de devrimcilerin katili Mihraç Ural ile birlikte yeyin için, sıçın. Boğazınızda kalsın. Asıl sen kimsin ulan soytarı. Devrimcilerin tarihini sahipsiz mi zannediyorsun.

 

 

Senin kendi kaleminden bir otobiyografini yayınlamış ve nasıl bir yalancı deyyus olduğunu daha önce ortaya koymuştum. Ama sen ısrarla otobiyografinin eksik kalan kısımlarını da tamamlamaya çalışıyorsun. Diyor Mehmet yavuz.  

Sana bir tek kelime yazacağım. Sen benim biyografimin yanından bile geçemezsin. Ha……tir ulan.  

 

 

Bu soytarı yalan söylüyor. Diyor ki Şimdi de tutmuş içinde hiç yer almadığın, kimseyi tanımadığın, hiç gidip gelmediğin bir yapıyı KERHANE olarak niteliyorsun

Böyle bir niteleme, bu yapının içinde hasbelkader yer almış biri olarak benim kanıma dokunur. Çünkü bu yapı içinde tanıdığım hiç kimsenin yapısında KERHANECİLİK yoktur… Bizi bilen herkes, KERHANE kavramına ne kadar yabancı olduğumuza tanıktır… Kaldı ki bizler, KERHANENİN ne menem bir yer olduğunu da bilmeyiz. 

 

Aksine tam tersini yazmıştım.

Acilciler üzerinden yazı yazarken acilcilerin tarihine ve isimize saygızlık etmemek lazım. Mihrac Ural isimli  devrimcilerin katiline söyleyeceklerinizi  onun isimi üzerinden söyleyin. Örneğin bir arkadaşımız acilciler kumarhanesi diye yazmıştı. Bu yanlıştır. Mihrac Ural kerhanesi ve kumarhanesi doğru bir deyimdir.

 

Ayrıca ben kerhaneyi bilirim üstelik bana hiç de yabancı değildir. 1978 de Dolapdere kerhanelerini İstanbulda yaşayan bütün devrimciler bilirler özellikle Kurtuluşçu olanlar, çünkü o bölge kurtuluşçuların örgütlü olduğu bir yerdi. Kerhanelerden çok insan “kadın” örgütlendi kurtarıldı. İnsan olarak şuna inanırım kerhanede çalışan bir kadın Mehmet Yavuz denilen adamdan on gömlek kalitelidir. Çünkü emeği bedenidir. Kerhanede çalışmak başkadır, zavaklık, pezevenklik başkadır.

 

Sevgili dostlar, işte bu alçaklar böyle yalan söylüyor böyle meseleyi çarpıtıyorlar. Ayrıca devrimcilerin katili Mihrac Ural'ın elinde bulundurduğu araziyi kerhane, kumarhane yapacağına dair kendi yazdığı belgeyi de İbrahim Yalçın yayımlamıştı.

 

Mehmet Yavuz ortalıkta isimi anılan devrimci katilinin kullandığı acilciler isimi ve cisiminin sanal olduğunu benden daha iyi biliyor.

 

Engin Erkiner arkadaşımıza Frankurtta fahişeleri taşıyorsun deyip kerhane emekçilerini aşağılayanlar bunlardır.

 

 

Mehmet yavuz diyor ki:

Bizim oralarda; üzerine vazife olmadan her ıslıkta ortalığa çıkıp gerdan kıran, göt kıvıranlara ORTALIK OĞLANI derler…

 

Kerhaneci diye nitelediğin kişilerin misafiri oldun da gazozuna ilaç koyup ırzına mı tasallut ettiler? Bilmediğimiz bir tecrüben varsa anlat ki bilelim..

 

Aferin Mehmet yavuz sana başka bir şey yazmaya gerek yok. Devam et

 

Senin gibilere bizim burada ne söylendiğini herkes tahmin etti. Yazmayacağım.

 

Senin yakında burada Mehmet Ağar’ın, Tansu Çiller’in eroinlerini kamyonlara nasıl attığını yüklediğini yazarlar ve belgelerini de ortaya koyarlarsa şaşırmayacağım, sana sahip çıkmayacağım. Devrimcileri karışı yapılan susurluk ekibinin 1000 operasyonunda senin ismin çıkarsa da hiç şaşırmayacağım.

 

 

Benim kim olduğumu öğrenmek isteyen Mehmet yavuz denilen deyyusa :

Devrimcilerin katili, namuslu yiğit devrimcileri bulup yazı yazdıramaz kullanamaz. Ben de o kullanamadığı adamlardan biriyim. Yani  senin cebine  koyduğu şeyleri benim cebime koyamadı.

 

Tarih önünde beş para etmez adamın biri olduğunu ortaya çıkardık. Nebil rahuma çalışmasındaki ahlaksızlıklarını da ortaya çıkardık. Ankarada  öner “ömer” ödemişten nasıl kaçtığını ama bu adam benim yanıma gelmesin diye kaçtığını da yazmıştık. Sen iki yüzlüsün , yalancısın ve namussuzsun, bu yüzden bizim yanımızda değil mihracın yanındasın,

 

Namusum ve şerefimle temin ederim ki hiçbir zaman hiçbir kimseden hiçbir şey istemedim. Almadım. Verdim aldı diyen varsa ortaya çıksın. Hadi bu cümleyi sen de kur bakayım.

 

Nebil rahuma ile ilgili belge bilgi verenlere teşekkür ediyordum Senin patronun bana yalvarıyordu. Ne olur bana da teşekkür et diye. Siz ve çapınız bu kadar küçüktür.

 

Gönderdiğim yazıları bile yayımlayın ısrarında bulunmadım. Bu tarih senin anlayamayacağın bir tarihtir ve devrimcilerin ortak mülküdür. Burada herkes konuşur. Sen bunları anlayamazsın çünkü burası komundür sen komün ile kamyonu birbirinden ayıramayacak kadar zavallısın.

 

Ulan ahlaksız mademki tarih babanızın tarihi idi. Nebil rahuma çalışmasını istanbulda sana göre bu tarihin bir parçası olmayan benim üzerime yıktın. Benden belge aldın, bilgi aldın sanki kendin bulmuş gibi yayımladın.

 

Herkes size gülüyor…