mihrac ural yalan makinesidir, işte belgesi Yazdır


Mihrac Ural adında bir soytarıyla karşı karşıya olduğumuzu defalarca yazdık. Artık belgeler konuşuyor. Ben bu sahtekarı tüm devrimcilere deşifre ediyorum.

Bugünkü yazı konusu çok ilginç.  

Adam(denilirse eğer) internette kendisini pazarlıyor. Söylediği tek bir cümle doğru değil. Tamamı yalan.

Ben bu sahtekarı, önce acilciler’e, sonra, kendilerini ilgilendirdiği için TİKKO’culara ve bu dönemi bizzat yaşamış olan tüm devrimcilere şikayet ediyorum.  

Aşağıda, hiç tanımadığı  bir kişiye internette kendisini nasıl pazarladığını okuyacaksınız. Söylediği her şeyi dikkatle okuyunuz ve bir paranoyak ile karşı karşıya olup olmadığınıza karar veriniz.  

Mihrac Ural bizim tarihimizin utancıdır, yüzkarasıdır derken ne kadar haklı olduğumuzu takdir edeceksiniz.

Evet belgeler konuşuyor. Bu bir belgedir. Okuyunuz...

  ‘’...

Uğur Gür’dür.  

tamam aynen o

anlattım tümünü üstelik bu kez eksiksiz polisin yoldaşları  evlerine ulaştırdıklarını da aktardım aldın mı

evet

evlerine ulaştılar dedin orda kaldı

mirim:  konu bu onu anlattım nereden başladık bunu anlatmaya zindanlardan isyanlardan

 

evet

uğur delik deşik dedin

sonra

mirim : başladık  bir ara zindan serüveni diye hatırlat tek tek  anlatayım. bir de bolvadin zindanı var orası ayrı bir alem taş döneminden kalma martıval taşımak bile yasak, teneke bıçak

mirim: evet  uğur delik deşik polis arabasına bindi. polislar onları  

mirim  : tamam aynen o

anlattım tümünü üstelik bu kez  eksiksiz polisin yoldaşları  evlerine ulaştırdıklarını da aktardım aldınmı

evlerine ulaştılar dedin orda kaldı

mirim :  konu bu onu anlattım nereden başladık bunu anlatmaya zindanlardan isyanlardan

başladık  bir ara zindan serüveni diye hatırlat tek tek  anlatayım. bir de bolvadin zindanı var orası ayrı bir alem taş döneminden kalma martıval taşımak bile yasak, teneke bıçak

mirim  : evet  uğur delik deşik polis arabasına bindi. polislar onları öğrencilerden sanmışlar

polisler de söyleniyor bunlara oğlum okuyacağınızı bir  birinizi böylemi parçalarsınız. oysa henüz çatışmalar gazeteler yayağalar daha soğumamıştı

polisler  tanımadılar.

nasihat ettiler, evlerine bıraktılar. tabi ortalık sonra karıştı omuz omuza diye yaszanı aldın mı

tamam bu resimler Bassite kimlerin gelip geçtiğini anlatması açısından gönderdim.  12 eylüle  darbesine karşı, ülkemizin dibinde, yazlıktan bakınca ülkemin tüm yakın dağlarını hatta bazı kasabaların araba farlarını seyrederim. özlem içimi bunun için dahada yakar durur

12 eylül darbesine karşı burada kuruldu Faşizme karşı kurtuluş cephesi 14 sol örgütle

sarp kurayı duyarsın sanırım daha öncede mi sordum ne

, 68lilerden deniz subayı idi sonra Partizan diye bir örgüt kurdu. sürgün ve ülkeye dönde. ünlü sinama  oyuncusu  sanarım altın portakalı alan bir artistle de evlendi. eski hanımı ünlü tiyatroca mine

Teknedekilerin tümü bir yerlerde yazıyorlar. Taylan doğan adını hatırlamalısın, osman sanırım Mehmet ali yurtsever mi nedir gerçek adı oda yazıyor. bazen özgün gündem ya da özgür politikada

14 sol örgüt birarada

Mirim : evet

tam yılı ve günü?

mirim  : kuruluş ilanı ve son toplantı 4-5 haziran 1982, bu tarihli toplantı başka bir yerdeydi. Hazırlık ve komisyon toplantıları temel toplantılar bassitte önce ve sonra idi

yeri neresiydi ?

kolumun zincirine baksanan

bira annem biri teyzem

hep arkamdalardı hiç yanlız bırakmadılar tüm aile

Adıyamanda , açığa çıkan tünel sonrası çatışma

uzun konular, yeri gelecek bir gün

bölük börcük oluyor ama peki

Adana hastanesindesin ama

mirim  : Evet Adana numune hastahanesi .Adana tüneli ve kaçış ise  uzun hikaye anlatırsam  inanmıyacaksın, tünelde bir şehit verdik , elektrik kablosu döşemiştik çarpıldı kazı yaparken.tünel ana yolun tam ortasında patlatıldı. yol ortasında insan kafası çıkıyor arabalır üstünden geçiyor. Mahalle köpekleri havluyor, jandarma uyanıyor ve başlıyor çatışmalar

6 ölü. şu resimdeki analar var ya, binlerce aile  yığılıyor zindan önüne. çatışmalar üç gün sürüyor. sıkıyonetim kom. geri adım atıyor 6. bölge. halkın diretmesi karşısında  görüş vermek zorunda kalıyor. tünel çökünce  bu arbedede firar gerçekleşiyor. uzun uzun ayrıntıları vark  umarım yazacağım

ben doğrularımın sonucu devrimci oldum , bunu daha önce de ifade etmiştim.

bu yüzsden bu davanın sonuna kadar kararlı bir savunucuyum. ancak, bu dava öncelikle bir insan ve insanlık davası olduğunu bilince çikartmak gerek. kastlar, sınfılar, etnik vb tarihsel hiç bir kategoriye hapsedilymeyecek kadar önemli bir davadır

incir rakısının ansonu yoktur su katarsan beyazlaşmaz. söyle göndersinler iç bak ozaman anlatk ne olduğunu

iyidir iyi, bir ara bassite yemekteyiz. yanımda APo ve hanımı Kesire var

evet

APO biberi çok sever ve leblebi niyetine o küçük ama müthiş acı biberi atıp durur ağzına

Kesire ise sevmez.

 ben ikram ettim, aman dedi duymasın şimdi zorla yedirr bana  derken APO kulak kesildi, yakaladım dedi

 bir avuç dolusu eline aldı. kesire bak yalnız bunları ye yeter. aman yanarım ben dedi kadın. biş olmmaz biber yemeyen devrimci mi olur allah aşkına yeyede  görelim.

mirim  :  bir küçük ısırık aldı yuttu, ardında bir bardak su ve bir lokma acı ama ne acı, inanılmaz şü boyları iki cm olmayan türler var ya ondan. Yahu APO kırılrmı zehir olsa yiyecek kadın yolu yok.  ben bu arad melek e bir işaret çaktım kurtar kadını dedim. bu ara bir biber bitmişti ki, melek kolundan tutu kesireyi gel sana  komşularımızın ahırını gezdireyim inakleri sağacaklar dedi aldı götürdü. yıllar

 sonra APo ne desin bana

o gün melek hanımı kurtardı ama bak sonunda devrimci olmadığı açığa çıktı şimdi düşman kesildi bize. ama apo kesireyi severdi aşıktı kadına. müthiş bir beyin, PKK'nin en önemli yükseliş döneminde o vardı. aralırın bulmak istedim ama mesafeler çok uzaktı  

mirim  : tabi ayrılıdılar

Avrupa her kesi bozdu onun için kalmadım oralarda  tüm olanaklara karşın

mirim  : ne kadar çok şey var anlatacak değilmi

bak yeri gelince hatırlanıncça anlatılırmış meğer. ama ben sana hep bölük pörçük anlatıyorum. 

mirim  : Yaza doğru olabilir. temmuz gibi

ama ben soracağım soru tamam mı  

mirim  : zaten öyle yapıyoruz. şu ana kadar anlattıklarımı toparlarsan başlangıçtaki sözümü hatırlayacaksın bunları kaç kişi yaşadı diyeceksin. adana ceza evi tüneli bir gün yazışmak ister. öyle detaylar varki, bak benim bir kleyşinkofum vardı ceza evinde, nerede saklardık dersin anlatırsam inanmasın

mirim  : aynen öyle, bilenenlerden aynı koğuşta  Halit çenet vardı, tüm adanalı tutuklu devrimciler her örgütten adamlar vardı. örgüt sorumluları bunu bilirdi.

 evet ceza evinde el bombaları, 14 lüler. yahu sen ne diyorsun gardiyenların yarısı örgütümüzün üyesiydi. karar aldık tünel isyanı sonrası sıkıyonetim 6. bölge komutanı aileleri tatmin için görüş vcerince  gardiyan yoldaşlara emir verdim, kapıları açın ve öyle 30 kişi firar etti hepsi de idamlık adamlardı her örgütten seçme yapıldı

halit çenet denizlerin arkadaşı  

osmaniyelidir , bir generale bomba atarken elinde patlardı iki kolu ve  bir ayagğı kesildi, yılmalar sonra döndü bir daha zindana atıldı. dostumdur. hanımı parise yanıma geldi uzun süre yanamda kaldı

kleyşinkof, tuvelet taşının uzun uğraşlar sonrası kaplıp gibi kesilerek çıkartılması ardından yapılan inca kazıyla , altı bir küçük depoya dönüştürüldü. silah giren yere çimento da girerdi. onarıldı ve lazım olacağı an kaldırılmak üzere yeniden yerleştirildi

isyanda jandarmaya karşıl verirken onlarda dehşete düştü. ama öyle bir zülüm yapıldıki ilk iki gün aileler olmasa oradan onlarca ölü çıkardı.

o ğün onun yapılması gerekiyordu. koşullar odur. bizim birde meşhur gardiyan avı diye bir kararımız vardı.  zindanlarda devrimcilere zülüm yapan gardıyanlara karşı, o dönem tüm zindanlar rahtladı.  öyle şeyler yapttıkı zalim gardiyanlara, pes ettiler , inanmasın, içerde saygı duruşuna geçerlerdi. benimle yatan her kes bu olayları iyi bilir. ben Niğdede eskilerin yanındada  cezaevi temsilciyidim, e

 evet bizi hep küçükburjave terörist gözüyle görürlerdi. ama o gün yazdıklarıma o ğünkü araştırma ve olayları değerlendirişime bakıyorum hep ciddi ve derinlik taşıyan şeylerdi. ama o günlerde  kıran kıran bir kavga içinde bir yanımızda böyle idi

o günün gazete manşetlerine bakmak gerek.tarihleri incele bilgileri orada da bulursun

 birde ısparta isyanı var    

sağmalcılar ceza evinde örgüt amblemi duvarda adalet bakanı (ecevit hükümetinin) mahmat can bizi ziyarete geliyor.  beni fark ettin mi  

mirim  : evet, bu günleri  benimle yaşayanlar  iyi bilirler. burada da ne isyanlar (zeten  siyasi 1-C koğuşu ) yaşadık ve isyan sonrası ıspartaya sürgün olduk

İstanbul emniyet müdürü ünlü Uğıur gür e suikast yapan tikko cu arkadaşlarla istanmbul emniyetinde birlikteydim takriben aynı dönemde zindana gönderdiler Sağmalcılar (sanırım şimdiki adı Bayrampaşa)  adamlar yaralı çatışmada delik deşik olmuşlar

kısa bir süre geçti.

Yükselişten çatışan öğrencileri topluca sağmalcılara getirdiler

faşistlerden bir gurup devrimcilerden bir gurup  

mirim  :  evet, aynı mümkün değil. bir hafta dolmadan hepsini serbest bıraktılar

evet her iki tarafı

tam o an aklıma bir şey geldi

ben sorgudan temiz çıkmıştım. hiç bir şeyi kabul etmemiştim. direndim sonuna kadar ve insan isterse direnebileceğini öğrendim, elektrik, falaka  filistin askısı, vietnam kafesi hepsi denendi

  içerde de görev paylaşımı yaptık direnemeyeni mazur gördük  ama suçların tümünü üstlenmesi kararı verdik. direnenler  mahkamede durumları iyi idi ve çıkabilirlerdi, direnmeyenler suçuları üstlenecek ama kaçırılacaklardı

yahu sen ne diyorsun ankarada yakalandım ben istanbulda işimne 21 gün cehennem döngüsü işkenceler her iki yerde de

adımı bile vermedim onlar belgelerden aldılar

işte öğrencileri hazırlıyoruz dışarı çıkacaklar 15 kişiye yakın. derhal üç yiğit öğrenciyi gönüllü olarak kalmayı ve yerlerine ağır hükümlü çıkarmayı mübadele olmaya kabul ettiler. aldık bu öğrencileri el ayak bağladık, yeni oldukları için gardiyanların tanıma fırsatı olmadı.  Uğur gürüe suikast yapanlaradan biri uğur diğeri hacı ve bizden Nebil Rahuma Hemşerim

 (onu daha sonra solcu geçinen piç sürüleri katletti)

 Direnmeyenler değil şöyle, yoldaşlarını ele vermeyen ama delilleriyle birlikte poliste suçu kabul etme durumunda kalanlar demek daha doğrudur.

 ((( Ama ben sana söyleyeyim, o işkencelere her kes dayanmaz, insandır bu anlamak gerek ne yiğitler döküldü. onlaraı hiç bir zaman suçlamadım, tersine kazanmak ama sır vermemeyi yeğeldim kimi sol bozuntularının konuştu diye yoldaşını öldürme  ahlaksızlığı iğrenç bir şeydir)

mirim  : o arbede de üç ağır hükümlü yoldaşı dışarı saldık. dışarda ne oldu bir bilsen

valilik bu öğrenciler bir daha çatışır birbirini kırar diye polis arabası göndermiş, her bir gurubu ve öğrenciyi evine tek tek yada gurup gurup ulaştırma kararı vermiş karar iç işleri bakanlığından. kim iç işleri bakanı hasan fehmi güneş  ilerici çocukları devrimi bakan ecevit hükümeti ya

*Not uğur!!!!! devamı

olacak şey değil. binmişler  uğur ve hacı ve nebil tam idamlık yoldaşlar. ollarda aralarında. polis ulan birbirinizimi öldürecektiniz böyle yaralamışsınız diyor uğura, uğur delik deşik  

İstanbul emniyet müdürü Uğıur gürü'e suikastı  TİKKO cular yaptı hacı ve uğur yakalandı bunlardan bahsediyorum yıl 1978 nisan başı  

Bolu’da sivil faşistlerin örgütlenmesinde, kurumlaşmasında, önemli rol oynayan Bolu Emniyet Müdürü Uğur Gür’dür...’’

 

Evet,  görülüyor. iki üç sayfalık yazı ve içersinde dogru hiçbir şey yok. Bu anlatılan hiayelerin hemen hemen tamamına tanıgım. Benim gibi yüzlerce insan da tanıktır. O dönemin gazetelerini alın okuyun. Bu sapkın paranoya’nın söyledigi herşeyin yalan ve kulaktan duyma, herşeyi ters yüz edip kendisi de bu olayların içersindeymış gibi gözükerek aklınca hava atacak.Yazıklar olsun demekten başka ne denir şimdi?

 

Mihrac Ural’ın yalanlarını tek tek sıralıyorum:  

1_’’Ugur Gür delik deşik’’ diyor. YALANDIR. (keşke delik deşik olsaydı) ama hiç alakası yok. Bu eylemi gerçekleştiren TİKKO örgütünden arkadaşlar bilirler. Ben bu eylemi gerçekleştiren arkadaşlarla birlikte uzun süre hapıs yattım. Bu eylem’de Ugur Gür yara almadı bile. Eylemi gerçekleştıren devrimcilerden bir tanesi ayagından yaralandı o kadar.  

2-‘’Polisler yoldaşları evlerine ulaştırdılar’’ diyor. YALANDIR.

Nebil yoldaş ve Ugur Gür eylemine katılan Hacı Demirkaya

Tahliye olan ögrencilerin yerine tahliye oldukları zaman,cezaevi kapısında bekleyen bir polıs aracı, ‘’..ögrenciler tekrar kavga etmesin’’ diye,tahliye olan tüm ögrencileri arabaya bindirerek birer ikişer sokakta bırakarak dagıtıyor. Nebil ve Hacı’yı da ögrenci zannettigi için, onları da arabaya bindirip Aksaray istıkametinde; ‘’hadı bakalım atlayın’’ dıye arabadan indiriyor.

Mihrac, bu olayı benden duydu(!) Bana da bu olayı anlatan Nebil yoldaşın kendisidir.

Diğer taraftan, Nebil Rahuma yoldaşın, Ugur Gür eyleminde yer aldıgı gibi bir izlenim yaratılmak isteniyor ki. Tamamen YALANDIR.  

3_ Acilciler çok vahim bir durumla karşı karşıyadırlar. Yukarda okumuşsunuzdur. Rastgele ınsanlara resim yolluyor. ‘’bak diyor, Basit’e gelip gidenlerin resimlerini yolluyorum’’ diye kendisi yazıyor ve aynı anda bır resim dosyası yolluyor. MSN’de tanımadığı insana bilgi veriyor, fotoğraflar yolluyor. Sonra aynı bilgiyi yine MSN’de başkalarına da veriyor.

Düşünebiliyormusunuz, bu adam, ‘’ben liderim’’ diyor. Ve Basit’e giden-gelen yoldaşlarımızın resimleri elden ele dolaşıyor.

4_Sarp Kuray’a kadar düşmüş(!) Onunla övünmeye çalışıyor. ‘’Sarp’ın hanımı ünlü sinema oyuncusu diyor. ‘’Altın portakal aldı’’diyor. YALANDIR. Sarp Kuray’ın eski hanımı,Ayşe Emel Mesci’dir. oyuncudur evet ama, ‘’altın portakal’’ falan almamıştır. Bizim soytarımız mihrac Ural, aklınca, önemli kişilerle arkadaş oldugunu ima etmek için yalan üstüne yalan kıvırıyor(!) Yazıklar olsun.

5_’’..Adıyaman’da açıga çıkan tunel sonrası Çatışma çıktı’’diyor. Adıyaman cezaevi tarihinde böyle bir olay kesinlikle yaşanmamıştır. Bu cezaevinde bu güne kadar ne tunel kazınmıştır nede, böyle bir çatışma olmuştur.YALANDIR.  

6_ ‘’Adana cezaevinde klaşinkof’um vardı(!)  diyor. YALANDIR. Orada yatan tüm devrimciler bilirler. Mihrac Ural’ın Adana cezaevi firar eyleminde hiçbir etkinliği ve fonksiyonu olmamıştır. Orada yapılan herşey DY ‘nin insiyatifi ve yönlendirmesinde gerçekleşmiştir. Mihrac Ural burada kaçmak zorunda kalmıştır.tahliye olacagım diye diretirken,orada bulunan yoldaşlarımızın zorlamasıyla son anda DY’tarafından ‘’hadi sende git bari’’dercesine adeta dışarı atılmıştır. Adana cezaevi firar eyleminde sorumlu olan DY davasında damla yargılanan FİKRET adlı bir devrimcidir ve şu anda Hollanda’da yaşamaktadır.   

7_ ‘’Halit ÇENET(!) (ibrahim Çenet demek istiyor sanırım) Deniz’lerin arkadaşı’diyor ve YALAN yazmaya devam ediyor. ‘’İki kolu bir bacagı kopuk’’diyor. İki kolu dogru ‘da bir bacagını’da kendisi kopartıyor(!) sanırım. Bildigim kadarıyla İbrahim’in ayakları saglam olmalı(!)

‘’General’e bomba atarken koptu’’ diyor.YALANDIR. böyle birşey yok.Öyle olmadıgını da ben degil tüm Türkiye bilir.

 

8_’’Gardiyanlar avı’’(!) diye bir kararımız varmış. Olacak şey değil.İlk defa duyuyorum ve gülmekten kendimi alamıyorum.

YALANDIR...

 

9_Ugur Gür’e suıkast yapanlarla beraber emniyetteydim diyor. YALANDIR.

 

10_Sorguda temiz çıktım(!) direndim(!) elektirik falaka, filistin askısı,vietnam kafesi(!) hepsi denendi diyor. YALANDIR.

 

Mıhrac Ural’ın,sözünü ettigi tarih 1978’dir. Falaka ve elektirik tamam ama ‘’filistin askısı’’ ve ‘’vietnam kafesi’’ YALANDIR. Mihrac Ural bu terimleri kitaplarda okumuştur.

‘’adımı bile vermedim, belgelerden aldılar’’diyor.YALANIN BATSIN(!)

 

11_’’ Sagmalcılar cezaevinde isyan’dan sonra İsparta cezaevine sürgün edildim’’ diyor. YALANDIIIIR..

Mihrac Ural, Sagmalcılar isyanında orada yoktu. Bu isyan’da Acilciler davasında yargılanan Ben, Engin, Ali Sönmez Isparta cezaevine sürüldük. Haydar Yılmaz ve Muharrem Kaya ise birlikte Afyon cezaevine sürgün edildi. Mihrac Ural, biz Isparta’ya gittikten sonra, davamız isparta agır vezaya kaldırıldıgı için, Belme Gürdil ve Hilal Orkunoglu ile birlikte Isparta cezaevine geldi.

Söz ettiğinin aksine bedeninde en küçük bir işkence belirtisi de yoktu. Söylediği herşey YALANDIR.  

Bir an için bütün bu söylediklerinin Yalan olmadıgını ve hepsinin dogru oldugunu düşünelim. Peki, bunlar, msn’de konuşulacak şeyler mi? Bu tür olayları hiç tanımadıgın insanlara neden anlatıyorsun? Bassit dedigin yer ‘’türbe’’mi?. Oraya gelip giden insanların resimlerini nasıl oluyor da rastgele sağa sola pervasızca yollayabiliyorsun?  

Acilciler seni yakalamazlar mı sanıyorsun. Bu pisliklerini açık etmezler mi sanıyordun. ‘’Gül bahçen’’deki ‘’aykırı otlar’’ın temizlendiğini mi düşünmüştün? YANILDIN Mihrac Ural.

Şu sözümü unutma ve o kücücük beynine iyice sok olur mu? Peşini bırakmayacagız. Acilcilerin elleri yakanda olacak...