mihrac ural: acilciler'i ehlileştirdim Yazdır


‘’ACİLCİLER’İ   EHLİLEŞTİRDİM’’(!)

Ben değil, Mihrac Ural söylüyor.’’..1977 Ağustos’undan beri ben bunu yaptım, ACİLCİLER’i silahlı mücadele konusunda ehlileştirdim’’ diyor. ‘’Kitleye zarar vermeye yasak, İnsan katline yasak, ölüm ticareti yok’’ diyor ve ekliyor; ‘’ her hak arayışının bir jeostratejisi var’’ Hak arayışının ‘’jeostratejisi ne demekse artık .

Mihrac Ural’ı yazmakla bitmiyor. Hergün başka bir alem(!) H.Şenol ile çetleşiyor. Adını öğrenıyor, nerelı olduğunu soruyor,’’alevi misin’’ vb. Diyor ve başlıyor konuşmaya. Elimizde 50 sayfanın üzerinde konuşma metni var. Çok önemli. Geçmişini değil geleceğini anlatıyor. Yukarda yazdım, Acili ehlileştirdiğini yazıyor. Nasıl ehlileştirmiş? Bunu bugüne kadar nasıl becermiş(!) anlatmıyor, ama ‘’ehlileştirdiğinden çok emin’’ söz ediyor. Mihrac Ural yalan yazıyor. EHLİLEŞTİREMEDİ ama, EHLİLEŞTİRMEK için ‘’yemin etmişti, söz vermişti’’. Biz zaten bunu yazıyorduk.1977 Ağustos ayından itibaren ‘’ehlileştirdigi’’ni söylediği ACİLCİLER’in, 1978 de SULUOVA ‘da yaptıgı eylemi, 1979 da TARSUS’da Recep Güregen ve yoldaşlarının yaptıkları eylemleri nasıl izah edecek peki? Bu eylenler ‘’insan katli miydi? Kitleye zarar mı vermişti? Ölüm ticareti miydi?

Nebil Rahuma’yı da “ehlileştirmek” için mi iki kere yakalattın Mihrac? Ya Ali Çakmaklı için öldürülmesi emrini vermen insan katli değil de neydi? Onu ve Suriye’de öldürdüğün devrimcileri de “Acilcileri ehlileştirmek” için mi öldürdün?

Sana “Acilciler’i ehlileştirmek” görevini kim verdi? “Boş kağıt” karşılığında polis verdi, değil mi?

Türkiye’de bu gücü ve yetkiyi nerde bulacaktı da Polis’e verdiği sözünü, yemini’ni yerine getirecekti? Burası Suriye’mi?  Mihrac Ural’ın aldıgı ‘’ehlileştirme (siz bunu tasfiye olarak okuyun)’’ talimatı, onun Suriye serüveni ile başlatılmıştır. Ehlileştirdim dediği şeyin ‘’TASFİYECİLİK’’ oldugunu biz zaten söylüyoruz. Adam bunu açık açık yazıyor. Blogunda yazmıyor, ikili sohbetlerde,’’ortak ülkesine dost arıyor(!) ya, o sırada yazıyor.

İnanmıyorsanız(!) Mihrac’ın msn’ne girin adını tıklayın,’’hocam’’ deyin, sorun. ‘’ Genel sekreter’’den herşeyi öğrenebilirsiniz.Bu kadar basit.

 

Mihrac Ural’ın, sosyalizm, komunizim, işci sınıfı vb konularla bir ilgisinin bulunmadığını zaten biliyorduk. Bütün bunları kendi agzından bizzat ögrenmek için, girin msn’ne ve ‘’hocam’’deyin ÖGRENİN. Mihrac Ural,’’tek boyutlu’’degil, birkaç boyutludur(!) Solcuysanız, solcu gözükmeye çalışır ama, H.ŞENOL’da oldugu gibi bazı şeyleri ‘’itiraf’ etmekten de kendini alamaz(!) Alevi iseniz, sıkı bir alevi’ci kesilir ve Marks’ı aştıgından lenin’le arasına mesafe koydugundan bahseder. ‘’Marks’ a peygamber gözüyle bakmıyorum. Benim, marksizmle sorunum var’’der.’’ Marks’ın, 19 yy siyasal önermelerini 21 yy uygun görmüyorum’’ der ve bunun yerine, ‘’ Arap alevi mezhebinin kurucusu olan düşünür, HÜSEYİN BİN HAMADAN’ı’’ ‘’ algı mekanizmasının temelini oluşturan düşünür’’ olarak, çok daha  MUTEBER sayar. ‘’Şeyhlerimizin çok önemli bir sözü var hep aktarırım, akıl süzgecinden geçmeyen şer-i olamaz’’der. Marksizmim akıl sügecinden geçmedigini(!) anlatır.

‘’Şeyhimiz HÜSEYİN BİN HAMADAN EL HASİBİ’’ diyor ki... diye başlar ve Muaviye şerrine karşı 1100 yıldır karşı durduklarından dem vurur.

‘’...Marksizm’den uzaklaşma eğiliminde olan benim için, insanları birarada hareket eylemlerini belirleyen, ne sınıfsal nede inancsal tutumlarıdır, KÜLTÜREL düzlemlerdir diyorum’’ diyen bir ’’genel sekreter’’le, günün 24 saati, msn de çetleşebilirsiniz(!)

Bu tespitlerinin (yada saçmalıklarının) Mahir Çayan’la ilgisi’nin olup olmadıgını soran H.Şenol’a, ‘’Mahir’le tabii ki ilgisi olmayan tespitler’’ yaptıgını söyler.

Türkiye sol’una ilişkin, çok ciddi(!) tespitleri vardır.’’...Prolaterya kültürü benim için çok geri bir hadisedir... Türkiye solu buharlaştı... Bizim solcular artık gitsin, uğruna yola çıkılacak , gerçekci hedef kitle bulsunlar. Türk solu adına hiçbir önermem yok.’’

Mihrac Ural’ı, bugüne kadar siyasal yönüyle( varsa eger) değerlendirme gereği duymadık. Neden duymadık? Değerlendirmeye değer bir yönünün olmadıgını biliyorduk da ondan.

Marksizm’den arınmış,ondan uzaklaştıgını söyleyen, leninizme ‘’şaşı’’bakan,’’Örgütünü ehlileştiren’’

‘’Kapitalizm aşılacaksa ona ait tüm veriler ve sınıflar aşılacak, onu oluşturan bir temel öğe (işçi sınıfı, burjuvazi) asla kapitalizmi yıkamaz’’ diyen TÖVBEKAR BİR ‘’GENEL SEKRETER’’ (yada genel soytarı) nın, siyasal yönü var mı dersiniz? Hala oldugunu sananların ‘’gözü aydın’’...

İki senedir yazıyoruz. Mihrac Ural’ın bizden olmadıgını yazıyoruz. Mihrac Ural bizden değil. O, içimizdeki ‘’şeytan’’diyoruz.ugruna mücadele ettiğimiz tüm değerlerimize saldıran,onları’’aştıgını’’söyleyen,reddeden ve türkiye solu ile dalga geçen,devrime,devrimci mücadeleye sırtını çeviren ‘’ne idüğü belli olmayan’’bir adamın İTİRAFLARI’dır bunlar.

Msn’de tıklayın,’’HOCAM MERHABA’’ deyin ve ne oldugunu ögrenin. H.ŞENOL’un yaptıgı da bu olsa gerek. Tıklamış ve ögrenmiş.

Mihrac Ural’ın,’’ACİLCİ’’olmadıgını söylüyorduk. Bağırıyordu. ‘’hainler, mit ajanları, itirafcılar’’ olduğumuzu söylüyordu. Hedef şaşırtıyordu. Devrimci oldugundan bahsediyor, Küresel militan( biz bunu küresel soytarı olarak okuyorduk) oldugundan bahsediyordu. ‘’BİZ ACİLCİLER’’ diye açıklamalar yapıyordu.30 senedir söylediği yalanlarına aralıksız devam ediyordu. Ne oldu? Yine yakalandı. Çırılçıplak yakalandı. Bize inanmıyorsanız(!)  Siz de deneyin(!). MSN’ine girin ve TIKLAYIN. ‘’Hocam merhaba’’ demeniz yeterlidir. Deneyin(!) ve ne mal oldugunu ögrenin.

H.ŞENOL bunu yapmış, siz de yapabilirsiniz. ’’Zaman kaybı’’der, değer bulmazsanız, bu yazıyı okuyun yeterlidir(!) Kim oldugunu yazıyor.

‘’..BEN  İDDİALARIMI  KENDİ  KITA  SAHANLIGIMDA  ÖLÇERİM’’ diyor. Kıta sahanlıgı’nın neresi oldugunu merak mı ediyorsunuz? HATAY...

‘’Bize göre Türkiye solu içersinde kitlesiyle en tutarlı bagı kuran tek örgüt acil’dir. BU İSİM 2.KONGRE SONRASI KALMAYACAKSA DA...’’ Ne demek ‘’KALMAYACAKSA DA?’’ Çok açık.  ACİL isminden kurtulmaya çalışıyor. Demek ki, ACİL örgütünü  tamamen TASFİYE ettigine inanıyor.

’BİZ ACİLCİLER’’ açıklaması altında ‘’imza’’sı bulunan’ ların gözleri aydın ola.. Yakında ‘’kıçları’(!) açıkta kalacak demektir. Dikkatli olsunlar ve ‘’yeni döneme’’ alışmaya baksınlar. Bizden söylemesi...

Biz ne yazıyorduk? 22 senedir kongresini yapmamış bir örgütün, pratikte,zaten  yok olduğunu söylemiyor muyduk? Bunun bilinçli olarak yapılmadıgını, söylenen hiçbir şeyin ciddi olmadıgını, bu adamın asıl amacının başka oldugunu anlatmaya çalışmıyor muyduk?

Bakın ne yazıyor..’’Hedef kitlemle çok barışık tarzda ilerleyen ilişkim, türkiye’de şu an kürtlerden sonra en kararlı kitlenin tek sahibi ACİL örgütü... benim açımdan açık ve net HATAY’daki 12 eylül protestoları BENİM EMRİM ALTINDA KİMSE KILINI KIPIRDATAMAZ.’’ ‘’kıl kıpırdatma, hedef kitle, emir’’gibi PALAVRALAR’ına aldırmayın. Burdaki ‘’niyet’’e dikkat edilmelidir.

‘’Ortak ülkesi’’nde kürtlerin alıp başını gitmesinden bahisle, bunu yanına yeni dinamikler(!) katmayı düşünüyor ve bula bula ARAP’ları buluyor.( dikkat ediniz, sınıf, emek, emekçi vb degil, fırat’ın öte yanı, beri yanı Arap’larından bahsediyor) ‘’Hedef kitlem var, bana inanan tapan’lar var(!)’’diyor.

BELEDİYE BAŞKANLIGI seçimlerinden bahsediyor.’’ ANTAKYA BELEDİYE BAŞKANLIGINI ALACAGIZ, ÜSTELİK BİZ BELİRLEDİK, ESKİ BİR BAKAN’I ADAY GÖSTERECEĞİZ’’ diyor. ‘’DİYARBAKIR KÜRTLER’İN ANTAKYA ARAP’LARIN BAŞKENTİ OLACAK BUNU HERKES BÖYLE BİLECEK’’ diyor.

Diyarbakır’ın, binlerce devrimci-yurtsever kanıyla yazılı tarihinden habersiz oldugu açıkca belli oluyor. ‘’Kadim dostum’’ diye hergün YALAN SÖYLEDİĞİ ve sıkıştıkca arkasına saklandıgı ABDULLAH ÖCALAN ve KÜRT direnişlerinden ders almadıgı anlaşılıyor.’’ Silahlı mücadeleden arındırarak ehlileştirdiği’’ni söylediği ACİL örgütünü tasfiye ederek, ADINI DEĞİŞTİRİP, ANTAKYA’yı ARAPLAR’IN BAŞKENTİ yapacakmış(!) Hatay’ı seviyormuş(!) ve ‘’orada halkının haklarını kazanımı ortamında yaşamak’’ istiyormuş. DOGRULARININ KAYNAGINDA BU VARMIŞ. Ve ’’... bunlar ne sınıfsal nede inanca baglı olmayan doğrularıymış(!)’’

H.ŞENOL, dayanamıyor soruyor. ‘’Acil kongresi..’’diyor. Bu kadar şeyden sonra ne cevap vermesini beklerdiniz? Cevap veriyor. ‘’...Bu tip örgütlerin kongre yapıp yapmamasının kıymati itibarı olamaz...Kongre olacak ve bu değişimi açıkca ifade edecek.... hedef kitle için ugruna mücadele edilecek bir sonuç çıkarsa o zaman basın dahil devlet dost ve düşman herkesin ilgisinı çeker.’’

Evet, Mihrac Ural bu kadar...

Soruyorum.. Bu adam bizden mi? Evet,’’bu adam bizden’’  diyen beri gelsin.

Bu adam, devrimci mi? Devrimci oldugunu iddia eden varsa beri gelsin.

Bu adam evrimci mi? İddia ediyorum, evrimci’nin de gerisinde’dir.

Liberal mi? degil.

Kürt dostu’mu? Asla..

Peki, KİM BU ADAM?

Engin Erkiner, bugünkü yazısında ‘’YÖNTEM’’ den bahsediyor. Buradan hareketle Kim oldugunu bulmakta zorlanmazsınız. Hala anlatamadıksa, bitmedi devam ediyor.Kare tamamlanmadı,tamamlanıyor...

Bir sene önce ne yazmıştım? Mihrac Ural’ın, ‘’BÜYÜK BALIK OPERASYONU’’ bizim değil. SURİYE MUHABARAT örgütünün operasyonudur diye yazmıştım.’’ Tarihimizi karalıyor’’ dememiş miydi?

Bugün, kendisi İTİRAF ediyor. H.ŞENOL ile çetleşiyor ve anlatıyor.

 1977 agustos’undan itibaren silahlı mücadeleden arındırarak, ehlileştirdiği’ni iddia ettiği örgütün, 1987 tarihinde yaptıgı eylemleri KİM YAPMIŞ,YAPTIRMIŞ olabilir?

Bir kez daha yazıyorum. Bu eylemler, Muhabarat’ın istemi dogrultusunda ve tamamen polis denetimi altında yaptırılmıştır. Örgüt MERKEZ KOMİTESİ’NİN BİLGİSİ DAHİLİNDE OLMAMIŞTIR. Örgütün, Hatay’lı olmayan (Hatay’lı olsa bile HATAY KURTULUŞ ÖRGÜTÜ ihanetini kabul etmeyecegine inanılan unsurlarını TASFİYE ETMEK  ve Suriye-Türkiye arasındaki ‘’SU SORUNU’’ kapsamında bir ‘’gözdagı’’ eylemidir. Bir taşla iki kuş vurulmuştur.

Kim bu adam...?

Yakından tanıyınız. MSN’de tıklayın konuşun. Kendisi anlatısın. Sorun, çapraz(!) sorguya tabi tutun.Çözülüyor.Çırılçıplak oluyor.Zor(!) degil. Atıp tuttuguna bakmayın. Küçücük bir ‘’dev’’ adam oldugunu göreceksiniz.

H.ŞENOL’u tanımıyor. Çetleşiyor. H.Şenol, samimi olarak soruyor. Karşılıklı yazışmaların aslını ögrenmek istiyor. Dinliyor ve İNANMIYOR. Mihrac Ural’a bir e-post yolluyor. Mihrac Ural cevap veriyor. Agzı salyalı,küfürlerle bezeli,sokak serserilerin diliyle yazılı bir cevap veriyor.

H.ŞENOL’un e-postu ve Mihrac Ural’ın cevabını da bu yazıya ekliyorum.

Okuyunuz ve cevap veriniz.

Kim bu adam?

ACİLCİLER isminden kurtulmayı hesaplıyor. Yok  öyle’’ kurtuluş’’. Kendisi degil, biz kendimiz kurtaracağız onu. Aynı şey değil, çok farklı şeyler bunlar. ACİLCİLER’in ‘’Hedef kitlesi’’nin kim oldugunu anlatacagız ona. MAHİR’in, İLKER’in,NEBİL RAHUMA’nın,ÖMÜR KARAMOLLAOGLU’nun, YÜKSEL ERİŞ’in, MÜNTECEP’İN , AYHAN’IN, HANNA’nın,SAMİ’nin hedef kitlesi ile Mıhrac Ural’ın hedef kitlesini belirledikten sonra,30 senelik  İHANET’in hesabını soracagız ve o tertemiz ismi ve o ismin yarattıgı degerlerı bu soysuzun elinden alıp ve çırılçıplak sokaga bırakacagız.

                                       

Bay “genel sekreter” Mihrac Ural’a

1-    Mail listemdekilerin tümünü otomatik face daveti gönderdim, bu bir tıklama ile yapılabilen basit bir facebook uygulaması. Sana ÖZEL facebook daveti göndermedim. 

2-    Bir yıl kadar önce sitende anlık yazışma penceresi vardı ve orada “Engin Erkiner’e İtirafcı diyorsunuz ama itirafcılık ile çözülme arısında önemli farklar var bu farkı Mihrac hoca da vurguluyor, en çok çözülmüş olarak ifade edilebilir E.Erkiner” benzeri not yazmıştım saf saf hatırlıyorum, Engin Erkiner’i o zamanlar tanımıyordum. Bunu yazarken de sende olduğunu düşündüğüm-sandığım devrimci sosyalist kimliğine hayranlık ve sevgi duyuyordum. 

3-    Engin Erkiner ve sitesinde yazanları da yalnızca yazdıklarından tanıyorum, tıpkı seni tanıdığım kadar.  

4-    Sitende kimi yazıların ilgi çekici ve entelektüel düzeyi olmasına rağmen, Engin Erkiner ve İbrahim Yalçın hakkında yazdıklarının hareket noktası “itirafçı” ve “Mit Ajanı” gibi komik ve çocukların bile inanmayacağı, dayanağı olmayan gerekçeler olması bu komedi suçlamanın üzerine kurduğun bütün kurguların gerçek dışılığını da ortaya koyduğunu düşünüyorum. Öyle ki ilk zamanlar “acaba Mihrac Ural, Engin Erkiner ve İbrahim Yalçın’ın bilmediğim suçları var da bunları aklamak için mi böylesine inandırıcı olmayan bir nokta üzerinden kurgular yapıp eleştiriyor” diye düşünmüştüm. 

5-    Öyle ya İbrahim Yalçın’ın 1986 yılında Mit tarafından yakalanması sonrası, Suriye’ye gelince bu yakalanma sonucu olası darbe-operasyona karşı örgütün önlemler almasını isteyen, bu konunun Kongrede açılmasını tartışılmasını istemesine rağmen açılmayan-tartışılmayan ve  Merkez Komite üyesi seçilen, sonrasında Türkiye Sorumluluğu daha sonra da Avrupa sorumluluğu verilen İbrahim Yalçın hakkında yaydığın şaibenin doğruluğuna inanmamı bekliyordun demek…??!!! 

6-    Sözümona itirafçı dediğin Engin Erkiner, “itirafçılığından” sonra da üst düzeyde görevine devam ediyor, sonrasında Avrupa sorumluluğu vs. Nasıl bir itirafçılıksa bu, kendi yakalanmasından sonra yakalanacak kimseyi ele vermiyor, polisin zaten bildiği bilgiler çerçevesinde ifade veriyor, örgütü yoldaşlarını korumak için bir çok şeyi üzerine alıyor, birlikte yakalanan yoldaşları “örgütü ele verdi” benzeri suçlamalar yapmıyor ama sen kişisel nedenlerinle, devrimci değerleri paravan olarak kullanarak, iftira çamur ve karalama kampanyası yürütüyorsun ve buna inanmamı bekliyorsun öyle mi…??!! 

7-    Her iki kişi Engin Erkiner ve İbrahim Yalçın iftira attığın konunun geçtiği o dönem ve sonrasında yıllarca, örgüt içinde olağan görevlerine devam ediyorlar, mücadeleyi yürütüyorlar ama örgütün suç olarak gördüğü, “itirafçılık” ve “Mit ajanlığı” konusunda bir kınama cezası bile söz konusu olmuyor bu kişilere ama sen buna benim inanmamı bekliyorsun öyle mi…??!! 

8-    Aşağıda ağzındaki salyalarla, devrimcilikten, hukuktan nasibini almamış bir kişiliksizlikle tarafıma yaptığın küfürleri [kırmızıyla çizdiğim] sana aynen iade ediyorum, yalnızca iade etmiyor 2 katını misilleme hakkımı kullanarak sana gönderiyorum.! 

9-    Benim için sıfatların, bol ünvanların bir önemi yoktur Bay “genel sekreter” Mihrac Ural. Temel ölçüm dürüst olmak, ikiyüzlü-iftiracı olmamak, fırıldak olmamak ve bu değerleri de devrimcilikle taçlandırmak..! Bu ölçülerin dışında olan adı, sanı, rütbesi ne olursa olsun selamını bile almam, dostum olamaz böyle tipler, bu yaşıma kadar hep böyle yaşadım ve ölümüme dek de böyle bir kimlikle yaşayacağım...   

10- Benim her koşulda her zaman düsturum olan, Mahir’in şu yazısını tükrükler içindeki yüzüne fırlatıyorum: 

“Eğer K.Somer, Marksizmin değil de, başka herhangi bir düşünce sisteminin ana bir eserinde tahrifat yapmış olsaydı, biz ona da müdahalede bulunur ve bay Somer’in yapmış olduğu 'eserin ruhuna aykırı' yorumu objektif olarak ortaya koyardık. (Bilimsel namusluluk bunu öngördüğü için)” Mahir ÇAYAN

H.ŞENOL

30 Kasım 2009’da Mihrac Ural’ın h.Şenol’a yazdıgı ileti. 

El yazılı belgeleriyle MİT ajanı olduğunu itiraf eden İbrahim Yalçın ve Polis İfadesiyle itirafçı olduğunun altını imzalayan Engin Erkiner'i yargılamasını bilmeyecek bir ahlaksızın, 35 yıldır hayatının her zerresini demokrasi mücadelesi için devrimci olarak sürdüren Mihrac Ural'a karşı ortak hiç bir tarihi birliği olmamasına rağmen kin  kusan birinin bu daveti suratına bir şamar olarak ret edilir.

 

Terbiye denilen bir sınır var. İnsanı her koşulda dizginleyen. Buna sahip olmayanların,  anneleri, babaları, kız kardeşleri, hanımları çocukları ilgisiz oldukları süreçlere karıştıranlara sesiz kalanların pişkince davet yapmaları düşündürücüdür, derin.. derin.. düşündürüyor insanı, ret edilmiştir.

Sayın Öcalan'a yapılan karalama ve suçlamaları biliyoruz. Bunun Mihrac Ural'a karşı tekrar edildiğine tanıklık yapıyoruz. Bu bir kin olamaz bu bir görevdir. Genelkurmayın kurduğu sitelerin not defterine 
utanmadan Mihrac Ural hakkında yazı yazanların ona böyle bir daveti iletmelerinin  hangi ahlaki değerlerden geldiğini düşünmek bile iğrençtir. Bu sizsiniz. Aramzda da zamanı hakem koyduk,

 

Sadece suratınıza tükürmekle yetineceğiz. hakkınızda bu yaptığınızı belge sayarak hüküm vereceğiz. bilmediğiniz diğer yanlarınız için söyleyecek hiç bir şeyimiz olamaz. Aananız, bacınız, karınız çocuklarınız için ise  her hal ve koşulda hiç bir nedenle söyleyecek bir şeyimiz olamaz. Fiilen bilmediğimiz  ve konumuz olan daveti ilgilendirmeyen bir yere kimseyi karıştırmayacağız. Siz ise yargılarınızı duyumlara, hasım iddiasına, söylemlere, ölü konuşturucularının kin saiklerine bağlı olarak oluşturun. Bu size yakışan bir ahlak, aramızda sadece bu kadar küçük bir fark var... Ret edildiniz.

Mihrac Ural