mihrac ural, acilcileri nasıl ehlileştirdin? Yazdır


 1977 agustos darbesinden sonra ‘’Silahlı mücadele konusunda Acilciler’i ehlileştirdiğini’’ söylüyorsun.
(H. Şenol ile yaptığın çetleşme’de anlatıyorsun)

 

Bu konuyu açarmısın. Acilcileri nasıl ehlileştirdin? Ne adına ehlileştirdin? Ehlileştirmek için neler yaptın?

 

Neden 1977 agustos darbesi? Özellikle bu tarihi belirttigine göre bunun önemli bir nedeni olmalı. Bu güne kadar bu konuda örgüte bir açıklama yapmadın. Ehlileştirme kararını tek başına mı aldın? Bu kararda etkin olan başka çevreler var mıydı?

 

H.Şenol ile yaptıgın çetleşmede, ‘’kitleye zarar vermeye yasak ‘’getirdigini ‘’ insan katline son ‘’ verdiğini ve ‘’ölüm ticareti yok ‘’dedigini söylüyorsun. Bunları kimlere söyledin? Ne zaman? Nerde söyledin? Yazılı bir açıklaman varmı?

 

Bunlar çok  ciddi konulardır, açılması gerekir.

 

Örnegin,1977 agustos darbesi öncesi, Acilciler ‘’kitleye zarar veren ‘’ eylemler mi yapıyordu da sen bunlara ‘’yasak’’koydun?  Hangi eylemler kitleye zarar vermişti? Acilciler ‘’ölüm ticareti’’mi yapıyorlardı da ‘’artık son’’dedin. Acilcilerin hangi eylemleri ölüm ticaretidir? Acilciler,’’insan katli’’mi yapıyorlardı da ‘’artık yapmak yasak’’mı dedin? Bir tane örnek vermelisin ve bu ‘’eylem’’ ölüm ticaretidir ve ben bu tip eylemlere ‘’yasak’’ koydum demen gerekmiyormu?

 

Bunları açıklaman gerekiyor. Tarihimizde bu tür pislikler var mıydı da sen bunları engelledin ve acilcileri ehlileştirdin?

 

Mihrac Ural’ın bu saçmalıklarını okuyan sıradan bir devrimci, Acilciler hakkında ne düşünür peki?  Acilciler denildiği zaman; Kitleye zarar veren, ölüm ticareti yapan ve insan katleden bir örgüt düşünmez mi ?  Acilciler, senin anlattıgın gibi, böyle bir örgüt müydü?

 

Acilcileri nasıl ehlileştirdin?

1977 agustos darbesinden sonra ‘’ehlileştirdim’’ dediğine göre,1977 agustos’undan sonra sende ciddi değişiklikler olması gerekir, öyle değil mi?

Bu değişikliklerin kaynagını anlatır mısın. Nedir bunlar?

10 Mart 1978’de ‘’resmi olarak’’ Ankara’da yakalandın. Senden Üç gün sonra Nebil Rahuma’nın istanbul’da kaldıgı ve senden başka kimsenin bilmedigi adrese, Nebil’in tanımadığı bir şahıs senin el yazılı pusulanı getirdi. Verdigin adres’e gitmesini ve orada bulunan silah, para ve dökümanları almasını yazıyordun, Nebil el yazını tanıdıgı için, pusulanın senin tarafından yazıldıgını anladı, güvendi ve verdigin adrese gitti. Bu adres’te polis pusu kurmuş bekliyordu ve Nebil kıskıvrak yakalandı.

 

Soru şu. Acili ehlileştirme harekatının ilk eylemi bu muydu? 1977 agustos darbesi ile istanbul örgütünün merkezi eylem kadrosu yakalanmış (tek yakalanmayan Nebil kalmıştı) ciddi bir darbe yenmışti. O güne kadar Acilciler örgütünün tüm merkezi eylemleri, bilindiği gibi istanbul’da yapılıyordu. Ehlileştirme(!) işi, İstanbul’un eylem yapamaz konuma getirilmesi demek olduguna göre, tek başına kalsa da eylemlerine devam eden Nebil Rahuma’nın yakalatılması, Ehlileştirilmemiz(!) için ‘’olmazsa olmaz’’ olduguna göre, işe buradan başladığın akla gelmez mi?

 

Ağustos darbesinden aylar önce,  örgütümüzün ülke çapında polis takip’inde oldugunu biliyoruz. (yakalanmalardan sonra bu açık olarak anlaşıldı) Aylar öncesinden başlayan fotograflı takip; Türkiye’de ilk defa örgütümüz üzerinde denenmiş uygulanmıştı. Bu takip, istanbul ile sınırlı değildi. Antakya’dan başlamıştı. Buna ragmen Istanbul dışında hiçbir bölgede operasyon olmadı. (Olduysa da bizlerin haberi olmadı(!)

 

33 sene sonra, ‘’1977 agustos darbesi sonrası Acilcileri ehlileştirdim’’ dedigine göre,  iyi düşün(!) yanılmış olmayasın. 1977 agustos’undan sonra degil, daha önce bu kararı (ehlileştirme kararı) almış olamaz mısın?  1977 agustos ayından birkaç ay önce, İstanbul’a ‘’Nebil Rahuma’yı merkezi eylemlere sokmayın’’ diye yolladığın haber, ‘’ehlileştirme’’ kararının bir parçası olamaz mı? Ne dersin?

 

Uzun sözün kısası Mihrac, sen bu ehlileştirme görevini, sakın ola ki, Agustos darbesi öncesi yakalanıp da, polis’ten almış olmayasın? İyi düşün. Hatırlamaya çalış.

 

 33 senedir sadece kendinin bildiğin bu ‘’ehlileştirme’’ görevini birden bire pat diye,hiç tanımadığın H.Şenol’a anlattıgına göre, yıllardır içini yakan seni rahatsız eden bir ihaneti, tanımadıgın bir kişiye anlatarak rahatlamayı ve vicdan azabını hafifletmeyi düşünmüş olamazmısın?

 

Hayır diyorsan, anlatmak zorundasın.

Nedir bu EHLİLEŞTİRME’nin içyüzü?

 

Seni, senin kaleminle yazıyoruz Mihrac Ural. 3.kişilerin tanıklıgı olmadan adam’’ karalıyorlar’’ diyorsun ya. Bak işte 3.kişiye gerek yok, sen yazıyorsun biz soruyoruz. 33 senedir hiç duymadıgımız bir söz’den bahsediyoruz. ‘EHLİLEŞTİRME’’ ‘’ÖLÜM TİCARETİ’’ ‘’KİTLEYE ZARAR VERMEK’’ bunlar senın sözlerin. Ne demek istiyorsun?  Sana soruyoruz.  Biz böyle bir örgütmüydük? Sen böyle bir örgütü mü ehlileştirdin? Nasıl yaptın bunu? Hangi araçlarla? Hangi ideoloji ile yaptın?

 

Bu Örgütlenmenin adını ülke çapında duyuran eylemlerin merkez üssü İSTANBUL değil miydi? Buranın susması demek Ehlileşmenin önemli bir ayağı olmaz mı? Burdan mı başladın işe?

 

Adana ili, İstanbul’dan sonra en hareketli ve eylemlerle adını en çok duyuran,örgütlü olduğumuz ikinci il degil miydi?

Ali Çakmaklı’nın öldürülmesi, ADANA ilini EHLİLEŞTİRMEK için mi yapıldı?

 

Konuşmaya başlıyorsun, ardından susuyorsun. Bize karşı susuyor ‘’ser verip sır vermiyorsun’’

 

Hiç tanımadıgın insanlarla ‘’ÇETLEŞİRKEN bülbül kesiliyorsun(!) bunun bir anlamı olmalı. Nedir?

 

Çıtır kızlar’la Çetleşiyor, ‘’mangalda kül bırakmıyorsun’’ Lider’i tanı diyorsun. Apo benim ‘’kadim dostum’’diyorsun. ‘’Cemil Bayık bir sözümü iki etmez’’ ‘’Adil Okay’ın, Sevra Kuruluş’un Hatay’a girişini yasakladım. Mehmet Güzel’e talimat verdim’’ diyorsun da bize gelince, neden ‘’Süt dökmüş kedi” oluyorsun.

 

 Ayıp değil mi? Senin kırdığın potları kim temizleyecek peki? İşte görüyorsun, komisyoncu ile bir sarhoş’a havale ettiğin, pisliklerini temizleme görevinin altında kaldı zavallılar.

 

Bu işin sonu yok Mihrac Ural. Adam gibi ortaya çık ve cevap ver. ‘’EHLİLEŞTİRME GÖREVİNİ KİMDEN ALDIN NE ZAMAN ALDIN ve BU GÖREV UĞRUNA HANGİ İHANETLERE İMZA ATTIN’’?

Bu konunun peşini bırakmayacağız.Tarihimizi karalıyorlar diye yaptıgın hokkabazlıkları bırak. Adam gibi cevap ver. Boşuna kendini acındırmaya da çalışma. ‘’Anneler, bacılar, aile’ler’’ işin içine sokuluyor diye sızlanıp durma. URUBA  direnişi’nin ilk kadrosu babam,ZEKİ EL KASIM(URAL) diye yazan sen değil miydin..? URUBA direnişinin son kadrosu, ‘’Ben MİHRAC URAL’’ diye yazan sen değil miydin? ‘’Biz ACİLCİLER’’ diye açıklama yapan ve MİHRİBAN URAL  (kız kardeşin) imzasını atan sen değil miydin? Benim bütün işlerimi yapan, en büyük yardımcım, Suriye güzellik ‘’kraliçesi’’ karım MELEK (Malak) diye yazan sen değil miydin? Bunları yazan sensin. ‘’Bir harem kuracak kadar kuşatılmışım inan’’diye, üstüne basa basa çetleştigin kişilere hava atan sen değil miydin? Biz, senin bu yönünü bilmiyorduk, sen yazdın, biz araştırdık ve bulduk. Resimlerle tespit ettik. Baba’dan ogul’a URUBA’cı oldugunu yazacaksın ve biz buna ses çıkartmayacagız öyle mi...? Kendini acındırmaya çalış ve duygu sömürüsü yapmaya devam et. Biz ne yaptıgımızı bilerek yapıyoruz ve yapmaya da devam edecegiz.taki seni soyup çırılçıplak edip başıboş sokaga salıncaya kadar..

 

Dikkat ediyorsan eğer, internet’te, ‘’sanal’’ alemin rehavetinde yaptıgın ahlaksızlıklarınla ilgilenmiyoruz. Bunu yapacak olsaydık, çocuklarının yüzüne bile bakamayacak duruma düşerdin, ‘’Harem kuracak kadar kuşatılmışım’’ diyorsun, canın cehenneme bu bizi ilgilendirmiyor.

 

Sen bize, ACİLCİLER’i nasıl EHLİLEŞTİRDİN bunu anlat.

EHLİLEŞTRDİKLERİN ortada(!) bunları geçiyoruz. İki memet iki ömer bir de şerif(!) Bunları ehlileştirdin tamam...

Ehlileştiremediğin Acilciler’e ne yaptın? Nebil’i yakalattın, Ali Çakmaklı’yı öldürterek Adana’yı ehlileştirmek istedin, böldün parçaladın.

Ali Çakmaklı’nın öldürüldüğü haberini aldıgın zaman Suriye’deydin, yanında kim vardi hatırlıyormusun? Yanın da, seni Suriye’ye çıkartan SACİT KUMLU vardı. Sacit, Ali Çakmaklı’nın öldürüldügü haberini aldığın  gün, senin ‘’ BAYRAM ’’ yaptıgını anlatıyor. Bu nasıl bir insani duygu? Bu nasıl bir kin? Bu kadar kin ve nefret dolu nasıl olabildin? Kim doldurdu seni? Kim eğitti?

 

Seni senin yazdıklarınla sorguluyoruz Mihrac Ural. Üçüncü kişilerin tanıklıgına ne gerek. Sen yazıyorsun biz soruyoruz. Yalan diyoruz. Bakın işte bu konuda daha önce böyle yazmıştı diyoruz. Onları bile inkar ediyorsun. ‘’Ser verdim sır vermedim’’ derken, bunu bize karşı mı yapıyordun?

Nebi’e pusula gönderdin yakalattın diyoruz. hayır diyorsun.30 sene sonra aniden bir isim ortaya atıyorsun. ‘’Nebil’i , ‘’AHMET BABAOGLU yakalattı’’ diyorsun. Ve bizlerin de, buna inanacagını(!) sanıyorsun öyle mi?  Sen git o pis yalanlarını ,  EHLİLEŞTİRDİGİN komisyoncu ile ayyaş ‘’yoldaş’’larına anlat. Emin ol, onlar bile arkandan kıskıs gülüyorlardır.

 

Nebi Rahuma’nın  katledilmesinin bir nedeninin de, Ali Çakmaklı olayına karşı bir mısilleme oldugunu söyledik diye olmadık hokkabazlık yaptın. Bizleri, ‘’Özel harp dairesi’’nin iddialarını sıralamakla ‘’suç’’ladın(!) Oysa bu iddia’yı ilk ortaya atan sen değil miydin?

Dikkatli oku,

28 yıl önce aşagıdaki yazıyı sen yazmadın mı?

             "KÜÇÜK-BURJUVALAR KOMÜNİSTLERİ DE ÖLDÜRÜR
 
            ...bütün sorun kin-intikam gibi feodal, asagilik duyguların  esiri olmakta yatıyordu. Nebil yoldaşı da bu aşagılık şeylereşeylere kurban ettiler. Sol-pasifist askeri kafalılar, kafalılar yoldaşı,öldürülen bir mit polisine karşılık  misilleme olarak katlettiler. Öldürülen polisin karsiligina kendi liderlerini öldürecek kadar soysuzlaşmış, gerici yöntemleri kullanabilmiş, mafiavari çalismaya sarılmış küçük-burjuva tayfa. Kendi arkadaşlarını dahi yoldaşın ölümüne ikna edememiştir."

Cephe - 81 Aralik - 82 Ocak sayi 4-5 sayfa: 13

 

 diye yazarken sen özel harp dairesi’nin iddialarını mı                        aktarıyordun? Biz seni, senden yazıyoruz mihrac Ural. Sen yazdıklarını unutuyorsan(!) Bu senin sorunun, bizim değil.  Sen böyle devam ettikçe her seferinde komik duruma düşmekten bıkmadın, usanmadın mı? be adam.

 

Yusuf’u,Sami’yi EHLİLEŞTİREMEDİGİN için mi öldürdün?

 

Engin Erkiner ‘’ POLİS AKADEMİSİ’’ dedi diye sızlanıyorsun.  Hayır, ‘’polis akademisi degil’’ mi demek istiyorsun?

 

 İyi güzel de, bu örgütte, ayrıldıktan sonra polıs olarak ‘’suç’’lamadıgın kaç kişi var? Onları bir güzel sıralar mısın?

Soruyu tersten de sorabilirim. Namusluca  söyler misin:  Bu örgütte ne kadar Polıs var ve bunlar hangi görevlerde bulundular? Bunları unutmadan yazarsan eger, ‘akademi mi yoksa fakülte mi oldugu daha iyi anlaşılır. Ne dersin? Tek tek sayarmısın?

 

H .Şenol ile çetleşiyor herşeyi anlatıyorsun. Antakya’yı başkent yapacagım diyorsun.

Mehmet avan’a gelince yalvarıyor, ikili konuşalım ortada yazma dıyorsun. Neden?

Utanıyormusun? İnsanların yazdıgı şeylerin seni rahatsız edecegini nasıl anlıyorsun?

Hakkında kimsenin iyi konuşmayacagını nasıl da biliyorsun.

 

EHLİLEŞTİRDİM dedigin örgüte BÜYÜK BALIK OPEASYONUNU NASIL anlatacaksın?

Senın hangi sözüne güvenelim biz.

Kendi örgütünü ehlileştirirken PKK nın en büyük kadim dostu oldugunu nasıl ızah edebiliyorsun?

Madem ki, 1977 den beri bu örgütü silahlı mucadele konusunda ehlileştirdin, o halde Askeri kamplar silahlı egitim ,filistin direnişi yada enternasyonalizm adına israil ve filistin gericiligine karşı şanlı direniş nutukları ne oluyor. Bunlar çelişki degilmi?

 

Müslüman kardeşler örgütüne karşı örgütü kullanmanın adına ne diyecegız?

 

Bohşin eylemini kim adına ve kime karşı yaptın?

Muslüman kardeşler örgütü karargahı diye bohşin’e yolladıgın militanlarımızın orda ne işleri vardı?

            

               Fransa’da muslüman kardeşler yöneticilerine karşı eylem emrini kim verdi sana?

 

Hollanda’ya yolladıgın yoldaşları (Deniz) arkalarından ihbar ederek, insan kaybını engellemek mi istedin? Ne adına ve kim için bu eylemlere kalkıştın? Türkiye’de ehlileştirme kararı aldıgın örgütün, örgütlü oldugu alanlar, senin ‘’kapsama alanı dışında’’ kalan bölgelermiydi? Bunun için mi Ser verip sır vermedin?

 

Biraz daha bekle Mihrac Ural soyulmadık bir donun kaldı,merak etme onu da yakında çıkartacagız ve çırılçıplak ortada kalacaksın. Yaptıkların yanına kalmayacak, bunların hesabı sorulacak bunu böyle bil.

 

Acil kongresını soran H.Şenol’a, ‘’ bu tip örgütlerin kongresini yapıp yapmamasının kıymeti harbiyesi olamaz’’ diyorsun.

 

Ne demek ‘’bu tip örgütler’’.

 Bu tip örgütler(!) kavramı çok ilginç degil mi? Kendi örğütü için,’’bu tip’’ diye  alçaltıcı kavramlar kullanabilen bir insanın,o örgütlenmeye  karşı samimi olabileceğine inanan aklı başında bir kişi çıkar mı?

’Bu tip örgütler’’diye aşagılayıcı terimler kullanarak küçümsedigi yapının ‘’genel sekreterligine’’  sıkı sıkı sarılıyor olmasının anlamı ne olabilir?

 

Bu tip insanların,’’değerler’’imiz diye söz ettikleri ‘’değer’’ler, ne olabilir? Devrimci değerler mi? Parasal değerler mi? Hangisi?

 

 Hayatında bir gün olsun çalışmamış olmasına ragmen, ACİLCİLER örgütünü kendisine paravan olarak kullanan bir ‘’sekreter’’ (soytarı) in, korumaya çalıştıgı ‘’değer’’,15-20 milyon dolarlık servetten başka birşey değildir. Bu böyle biline...

 

Komisyoncu Mehmetcik memet efendi’nin, aylardan beri neden can siperane oldugunu sanıyorsunuz? ‘’ ne büyük adammışsın bre’’ diye utanmazca dalkavukluk yapmasının altında yatan nedir peki?

Devrimci degerleri mi koruduklarını sanıyorsunuz? Bu değerleri bu adamlara sürseniz de bulaşmaz. Bunların korumaya çalıştıgı şey, 15-20 milyon dolarlık servettir.

 

Mihrac Ural ve ‘’kapsama alanı(!)’’ içersindeki çömezleri Aldanıyorlar, meydanın boş kaldıgını sanıyorlar, yanılıyorlar...

Acilciler’in devrimci değerleri de,maddi değerleri de, türkiye sosyalist hareketinin bir kazanımı olarak onun hizmetinde olacaktır.Bu böyle biline...

 

Hadi bakalım Mihrac ural. Hadi bakalım. Acilcileri nasıl ehlileştirdin? Seni dinliyoruz, anlat bize...