Son bir aylık zaman süresince, kafama takılan birçok soruya cevap aramak için, kendime ve çevreme daha farklı bakabileceğim, özgürce kavrayabilme ya da, daha farklı bakış açısı elde edebilme olanağı yaratabilmek, değişik bir perspektifle nasıl görür ve bunu usa nasıl getiririm diye, var olan sıkı yaşam biçimini, gevşek ve fazla aldırmayan, aşırı okumayan, gördükleriyle yetinen tembel, biraz da oblomovcu, yani yaşamın kolayını seçen ve ona enerji ve emek harcamayan bir insan görüşü elde etmek doğrultusundaki davranış takvimi, bana; çevre ve insan, canlılar ve doğa, dünya ve uzay, atomlar, fizik, siyaset ve ekonomi, en önemlisi bunca gelişim ve oluşumun biz neresinde olduğumuza cevap verebilecek sorular arka arkaya dizildi.
Televizyonlarda en çok hayvan filmlerini izledim, deniz araştırmalarını, uzay ve fiziği anlayacağım belgesellere baktım. Uzağı görmek, yaşadığım yerküreyle bağlantısını çıkarmak, bana her nedense, hep zevk verdi.
Hava, su, toprak, güneş, yaşam ve değişimin ana kaynakları olan bu elementlerden yola çıkmak bana çoğunlukla doğruları gösterdi.
Bu saydıklarımın dışında olanlar, yaratmak, üretmek, emek harcamak alete sahip olmak ve emeğine el koydurmamak bunlardan sonra geldi.
Soğuğa sıcağa karşı korunmak, barınmak giyinmek ve yaşamı ikame edecek doğal yiyecek bile, bu söylediklerimden sonra gelen şeylerdi.
Savaş ve siyasetin enerji kaynakları için açtığı savaşın en karmaşık oyunlarının oynandığı ve yüz binlerin öldüğü ve milyonların yer değiştirdiği orta doğu ürkütücü bir coğrafya halini aldı. Köle pazarları oluştu. Aşağılık bir savaş oyunu ve aşağılanmış insanlık var orada.
Onca olumsuzluğa duyarsız kalan, aşağılık bir dünya da görmezden geliyor.
Bu işin insani boyutu, birde çevre ve yaşam boyutu var bu işin, fakat kimse dünyadaki sera gazlarını konuşmuyor konuşulsa da sesleri duyulmuyor.
Deniz suyu tam mevsiminde soğumuyor, sıcak olması gerektiğinde ısınmıyor. Bu nedenle mevsimler bir birine girdi. Küresel ısınma ilk tehlike ve kapımızda bekliyor. Buna bağlı küremizdeki fay hatları hızlandı depremlerde peşpeşe dizilmeye başladı.
Denizlerde bazı tahliller için, kamu yararına örnek alan görevli gemi personelinin, belgesel bir programda söylediği şu sözler aklımda; “Birkaç yıldır aldığımız bir kova örnek tahlillerinde her yıl artan tekstil parçacıkları yüzde elli artış sağladı” diyor. Çamaşır makinalarındaki çamaşırın tüy ve parçacıkları denize akıtılıyor ve okyanusta yüzmekte. Su pamuk hoşafı olmuş durumda.
Balıklar bu hoşafın içinde yaşıyor.
Atılan plastik ve petro-kimyasallar kolay erimiyor ve suda yüzüyor, toprakta erimiyor.
Toprak , su, hava kirlendi. İnsan da kirlendi ve göremeyen, duyamayan en önemlisi kavrayamayan hale geldi.
Yine bir gorile öğretilen vücut işaret dili ve sembollerle konuşmayı başaran uzmanların çektiği filmde. Goril “ insanlar doğayı kirletti, düzeltmek için az zaman var” diyor. Ben o zaman Darwin’e hak verdim. Yine aynı Goril “İnsanlar aptal, yaptıkları aptalca, bizim elimizden bir şey gelmez” diyor.
Eğer bir şeyleri değiştirmez isek, maymunu onaylamış olacağız. Bu aptallıktan kurtulalım.
|