Engin Erkiner
Taşınma | |
Yeni adres yazinverlag.org | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
Bugün | 702 | |
Dün | 2468 | |
Bu hafta | 14574 | |
Bu ay | 15581 | |
Toplam | 10972908 |
Konuk Yazılar
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar | |
drive | |
Bütün Yazılar |
CHP bir kez daha kendine yakışanı yaptı! |
Cabir Hasan tarafından yazıldı |
Salı, 26 Haziran 2018 17:58 |
24 Haziran AkKP iktidarının 2019'da yapılması beklenen seçimleri 24 Haziran'a çekme kararı birçok kesim için beklenmedik bir gelişmeydi. Her şeyden önce şunu bilmek gerekir. Burjuva seçimlerin hiçbir koşulda adil, demokratik ve eşit, adaletli, adil bir seçim olmadığını, olamayacağını ve bu gerçekliklerden ötürü biz sosyalistler açısından bir meşruluğunun olmayacağının altını kalın çizmek gerekir. Ki mevcut somut durumda burjuva hukukun dahi ayaklar altına alındığı ve OHAL hukukunun hâkim kılındığı bir siyasal gerçeklikte burjuva seçimlerin adil, demokratik ve meşruluğundan bahsetmek Demokrasinin doğasına ve ruhuna aykırıdır. Nihayetinde AKP’nin her seçimde olduğu gibi 24 haziran seçimiyle halkın % 80’i AK diktanın gideceğine kesin gözle bakarken, şaibeli bir şekilde AKP diktasının MHP'den aldığı taze kanla ve yapılan Osmanlı ayak oyunlarıyla kazanmayı bildi. Bunu istesek te istemesek te, kabul etsek te kabul etmesek te bu böyledir. Devletin haber ajansı olan AA 'nın haberinin seçim oylamasının başladığı ilk saate sandıkların % 30 açılmışken sandıkların %85 açıldığını göstererek AKP’nin % 70’le ilerde olduğu halkı manipüle ederek işe başladığı ve halkın umutlarını kırmaya, adeta seçimleri başından AKP’nin kazanacağı algısını yaratmaya çalışması aslında kaybedeceklerinin ve nasıl bir korku içinde olduklarını yansıtan bir rüzgarın estiğini bilmek gerekir. CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, YSK’nin sistemine göre sandıkların yüzde 37’sinin açıldığını, AA’nın bu rakamı yüzde 85 gösterdiğini belirterek, sandıkları terk etmeme çağrısını yineledi. “…..Bu sabah saat 08.00'de başlayan oy verme işlemiyle birlikte Ankara'da Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Yüksek Seçim Kurulu binası yakınlarına çok sayıda polis konumlandırıldı. Polis otobüsleri ve TOMA'ların yanı sıra Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ait kamyonların Saray'ın ve YSK'nin çevresinde konuşlandırılması dikkat çekti. Mithatpaşa Caddesi’nde bulunan Yüksek Seçim Kurulu Merkez binasının önü ve YSK’ye çıkan tüm yollar polis barikatlarıyla kapatıldı.”( Artı Gerçek) Bu aslında kaybedeceklerini kendileri de adları gibi bildiklerini buna karşı onların hangi hazırlıklar içinde olduklarını da yansıtıyordu. Seçimlerden birkaç gün önce yobaz Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Muhalefet kazanırsa sokağa iner iç savaş çıkarırız dediğini ve bu konuda Diktatörün kendi sarayını koruma altına alması bize diktatörün ve yandaşlarının kendi diktatör rejimlerini korumak için göz kırpmadan her türlü katliamı yapabilecek bir kapasitede olduklarını açık açık başta muhalefet ve genelde tüm halklar bilmektedir. En büyük Korkuları başından beri HDP'dir. zira HDP’nin kazanması halinde tüm seçimin seyrini değiştireceklerini kendileri de biliyorlar. Tabii ki bu sadece HDP’nin tek başına barajı aşmasıyla olmayacağını da bilmek gerekir. Bunun yanında milli ittifakın seçimleri kazanmasına da bağlıydı. AKP Millet ittifakın kazanacağını çok iyi biliyordu. dolaysıyla HDP’nin baraj altında kalması Milli ittifaktan daha önem kazanıyordu. Ne var ki her türlü baskıya ve engellemelere karşın HDP barajı deldi geçti. Oy sayımında HDP’ nin barajı geçtiğinin hemen arkasından hızlı bir şekilde gözler millet ittifakının alacağı oylara çevrilmişken ve henüz oy sayımı bitmeden, YSK açıklama bile yapmadan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim sonuçlarıyla ilgili açıklama yaptı. Erdoğan açıklamasında; "Seçimlerin gayrı resmi sonuçlarına göre milletimiz şahsımıza cumhurbaşkanlığı vazifesini ve yürütme görevini tevdi etti" dedi.(Hürriyet haber) Henüz sayımın bile bitmediği YSK’nın bile açıklama yapmadığı bir durumda böyle bir açıklamanın yapılması yenilginin aslında üzerini örtmek, kazandıkları algısını yaratarak çıkacak en ufak bir olay karşısında kendilerini haklı çıkarmaktır. Aslında tüm seçimin seyrini değiştiren Her konuda HDP’nin yanında olmaktan çekinen ve her zaman diktanın ve Sünni gericilerin sol değnekliğini yapan CHP’nin Muharrem İncenin Watpsap’la gönderdiği bir mesajla yenildiğini kabul ettiği mesajdır. Kampanyanın ilk gününden itibaren, seçmenlerinden sandıklarına sahip çıkmalarını, gerekirse, aç susuz ve uykusuz kalmalarını isteyen, kendisininse gerekirse canını feda edebileceğini söyleyen, cüppelerini yanına almış 50 bin avukat ile Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önünde randevu veren İnce, ülke sathında kitlesel olarak beklendiği gecenin en kritik saatlerinde bir türlü çıkıp açıklama yapmadı. Bir kişinin bile çıkıp “Çok güvenilirdir” diyemediği, iktidar uydusu Anadolu Ajansı’nın bütün ekranları kapladığı saatlerde, milyonlarca insan Muharrem İnce’nin söz verdiği gibi YSK önünde açıklama yapmasını sabah saatlerine dek boşuna bekledi. Kamuoyu karşısına “canlı” çıkmak yerine, Fox TV İsmail Küçükkaya’nın soru mesajına verdiği “Adam kazandı” yanıtıyla gündeme gelmesi, tartışma yarattı. O yayının üzerine dahi İnce’nin açıklama yapmaması seçmenleri üzerinde soğuk bir duş yarattı. CHP Sözcüsü Bülent Tezcan’ın iki saat arayla yaptığı açıklamalar arasındaki ciddi ton farkıyla; “Kimse gelin güvey olmasın, seçim ikinci tura kalıyor.” “Kimsenin canının yanmasını arzu etmiyoruz.” Tezcan’ın yüzündeki ifadesiyle ve konuşma tonundan açık açık bir şeylerin olduğunu kestirmek o kadar güç olmasa gerek. Nihayetinde bir şeylerin saklandığı ve söyleyemediği bir şeyler vardı. Arkasından sosyal medyada Mesut Özdil’in düşen mesajı arkasından düşüveriyor Yılmaz Özil olayı kısaca şöyle dile getiriyor; “Muharrem 20 dk telefonla konuşuyor Tayyip’le telefonda. Bu arada Tayyip açıklama yapmış ve silahlı militarist tipler tüm sokaklara inmişti , bu sırada açılan oy %50 civsrinda idi ve Tayyip %43-45 bandında gidiyordu. YSK üyelerinden 7 kişi istifa etti. Çünkü hepsine ayrı ayrı tehditler savruldu. YSK binası , Aksaray ve bir çok yer kamyonlarla cevrelendi. Tayyip arayıp kaybettim ama bunu şuan açıklarsanız sokakları kimse tutamaz dedi. Hele de ysk’na yürüme gibi bir karar almaya sakın kalkmayin evlerinde tuttuğum %50 artık dışarıda dedi. 15 temmuz gecesi kaybolan silahlar halka dağıtıldı. İlçe binalarından da mermi vs tedarik edildi. Bu sırada Meral ve temel de aynı şekilde tehdit edildi. Halkı katlederim demek yerine, halk birbirine girer ve kimse durduramaz bunu dediler. Bülent Tezcan çıkıp biz kazandık seçim ikinci tura kaldı dedi. 1,5 saat sonra hepsinin suratı bir karış titreyerek çıkıp "bir olay çıkmaması için , direnmeyin, evlerinize gidin , sorunsuz geçmesini temenni ediyoruz"dedi. Bana da garip gelmişti. Ardından Muharrem iç savaş mı seçim mi derken ,seçimi kaybederim dedi ve Tayyip uçağa atlayıp balkon konuşması için geri döndü.” Şimdi sormak gerekir. Dikta rejimine muhalif olan ve milyonların desteğini alan bir lider, bir parti kim olursa olsun sonuçta kazanmak için seçimlere girer ve girdiğinde her türlü baskı ve tehdit karşısında dik durması gerektiğini bilmeli ve bilmek zorundadır. İnce daha önce yukarıda da söylemiyle dile getirdiği; “gerekirse canımı feda edeceğim” dediği şey seçim cephesinde silahını atarak cepheden kaçmak mı yoksa sonuna kadar direnmek mi? Şu açık ki iç savaş çıkmasın diye yenilmeyi kabul eden İnce ve CHP aslında iç savaşın tetikçisi ve ilk basamağını atmış durumda. zira diktatörlerin ağzından asla inmeyen tek şey savaş naralarının sloganlarıdır. İlk tehditle teslim olmak ya da yenilgiyi kabul etmek. Ki ben buna teslim olmak diyorum. Bazılarınız katılır yada katılmaz ayrı bir şeydir ama böylesi diktaların baskıları ve tehditleri dik duruşun altında binlerce örnekleri var. Her ne kadar koşullar aynı olmasa da dik duruşun aynı olduğu açık bir Şili diktasına karşı canını seve seve veren, diktanın savaş ve baskılarına karşı canını veren Salvador Allende , Hemen bir başka örnek daha vereyim idam sehpasında geri adım atmayan dik durarak CHP’ nin oylarıyla idama gönderdiğiniz Denizler, yusuflar ve hüseyinler’dir. Bir başka ve çarpıcı örnek Selahattin Demirtaş’tır. Ya siz bunların yerinde olsaydınız ne yapardınız? Örneğin İdamla tehdit edilen Selahattin Demirtaş gibi. Hani açıklamalarınızda söylediniz ya ''CHP’NİN DEMİRTAŞ’A ÖZGÜRLÜK SÖYLEMİ OLMADI”. ”CHP’nin Demirtaş’a özgürlük söylemi olmadı, ben duymadım en azından.'' Diyenler biliyorum ki aynı koşullarda daha yolun başında silahınızı atar kaçardınız. Peki şimdi ne olacak? HDP başta olmak üzere tüm barış ve demokrasi güçlerinin üzerinde baskılar yoğunlaştırılacak, HDP’yi boğmak, toplumun tüm kesimlerini AKP devletine dizayn etmek olacaktır. Savaş naraları daha da gürleşecek, ALEVİLER ve KÜRTLER katliam topu ağzında her zaman olduğu gibi devam edecek. İşçilerin haklarından özgürlüklerden bahsedenin yolu zindan olacaktır. Bütün bunların karşısında yapılacak tek şey; bir an önce ilerici güçleri birleşik bir halk cephesi bayrağı altında toplayacak girişimlerin acilen başlatılmasıdır. Bundan dolayı 24 Haziran seçimleri konusunda kafaları kurcalamaya gerek yok. İnce’nin basın açıklamasını yaparken, A4 kağıdın üzerinde ezberlettirilen ve A4 üzerinden okutulan basın açıklamasının kimler tarafından yaptırıldığı sanırım herkesin malumudur. Anlamayan varsa dikkatlice bir kez daha basın açıklaması videosunu izlesin derim. CHP’nin başarısı olmadı demeyelim. Başarısı dokunulmazlıkları kaldırtmak, Dinci gerici güçleri Parlamentoya taşımak, savaş teskerelerinin çıkmasını destekleyerek çıkmasını onaylamak. Kemalizmi ve şovenizmi körükleme işine devam etmek ve bu konuda başarı sağlamak, halkları her zaman olduğu gibi devlete endekslemek, devletle anlaşarak yarı yolda bırakmak. Bu da şu oluyor ki; tüm yazının özeti CHP kendine yakışanı bir kez daha yaptı.
|