Engin Erkiner
Taşınma | |
Yeni adres yazinverlag.org | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
Bugün | 676 | |
Dün | 2468 | |
Bu hafta | 14548 | |
Bu ay | 15555 | |
Toplam | 10972882 |
Konuk Yazılar
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar | |
drive | |
Bütün Yazılar |
Sürgünde kadınlar |
Engin Erkiner tarafından yazıldı |
Perşembe, 18 Nisan 2024 18:24 |
Üstüne iş almayı seven birisiyim ve bu huyum nedeniyle kendime bazan kızarım da… Çünkü ipin ucunu kaçırmış fazla iş almışımdır. Avrupa Sürgünler Meclisi’nin yeni Yürütme Kurulu’nun çalışma programında –daha öncekilerde olduğu gibi- sürgündeki kadınlarla ilgili araştırma-çalışma yer alıyor. Yıllardan beri bu konuda atılabilmiş somut adım bulunmuyor. Düşündüm; bu işi yapabilirim ve neden yapmayayım? Kadınlarla ilgili çalışmaları kadınlar mı yapmalıymış; bırakın bu işleri derim. Yapılacak olan sosyolojik bir çalışmadır, 8 Mart ya da kadın haklarıyla ilgili toplantı düzenlenmiyor. Yıllardır bu alan boş duruyor ve yapabilecek olanı bekliyor. Biraz araştırdım, konuyla ilgili ne biz ne de başkaları herhangi bir çalışma yapmamış. Bunun nedeni konuyu ciddiye almamaları değildir, öyle olsaydı böyle bir ihtiyaçtan söz edilmezdi. Ne istediğinizi biliyorsanız ama onu yapabilmek için gerekli altyapıya sahip değilseniz, istemekle kalırsınız. Sosyolojik araştırma nedir, nasıl yapılır? Bunun için tercihan üniversite düzeyinde sosyoloji eğitimi görmek gerekir. 12 Eylül sonrasının sürgün kadınlarıyla ilgili ne Türkçede ne İngilizcede ne de Almancada bir şey bulamadım. Başlamadan önce bu alanda yapılmış çalışmaları okumak gerekir ama bulamadım. Sürgünlüğü yaşayan sadece biz olmadığımıza göre başka ülkeler için yapılmış araştırmalar olabilir. Mesela Almanların Nazi dönemiyle ilgili çok sayıda araştırma var ama hem yıllar öncesine ait hem de bambaşka bir kültür. Benzeri Latin Amerika ülkelerinden kadınlar için de geçerlidir. Isabella Allende’nin romanlarına bile konu oluyorlar. İranlıların sürgün kadınlar konusunda bir şeyler üretmiş olabileceklerini düşündüm ve buldum. Yapmışlar ve yapan kadın da sosyoloji eğitimi görmüş. Kitabın yapısı da tipik sosyolojik araştırma formatında… Önce teorik belirmeler, ardından pratik araştırma… İlk bölüm zor değildir ve zaten 12 Eylül sürgünlerinde kadınlar ve erkeklerin durumu yüzde 70-80 aynıdır. Gelmek zorunda kaldıkları ülkelerde aynı yoklukları, sıkıntıları yaşadılar. Aradaki yüzde 20-30 farkın içeriği nedir, burası özellikle önemlidir. Teorinin pratikleştirilmesinde önemli zorluklar bulunuyor. Mesela kadınlar kent kökenliyse, ülke ortalamasından daha fazla okumuşlarsa, gittikleri ülkeye uyumları daha kolay olduğu gibi, sorunlarla başa çıkmaktaki inisiyatifleri de daha iyidir. Kırsal alandan geliyorlarsa durum daha zordur. İlkinin araştırmasını yapıp buradan çıkan sonuçları genelleyemezsiniz. Aynısı erkekler için de geçerlidir. Bu konuda bilgisi olduğuna inandığım birkaç arkadaşa da durumu açıkladım, bazı pratik bilgiler bulabileceklerini söylediler. Çalışma alanında ilk olacak gibi görünüyor. Ne adar gelişir, bilemem ama en azından sıfırda kalmayız.
|