Şuanda 55 konuk çevrimiçi
BugünBugün2027
DünDün3280
Bu haftaBu hafta2027
Bu ayBu ay15726
ToplamToplam10854567

Konuk Yazılar

 
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar
https://drive.google.com/file/d/1Dyw__ 2qmorBMYKu19I4bQPDmwSYpqzPZ/view?usp= drive_link
Bütün Yazılar
Geçmişe yönelik ütopya PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 08 Temmuz 2024 18:43


Ütopya geçmişe yönelik olarak da vardır. Kafada istenilen setle sokulmuş geçmiş özlemi olarak vardır.

Sosyalist soldaki geçmiş özlemini biliyorsunuz. Çok sayıda kişi 40-45 ve hatta 50 yıl öncesinden söz etmekten, o günleri özlemle anmaktan haz duyuyor. Bu durum yıllardan beri sürüyor.

Geçmişi özlemle anmanın bizdeki sosyalist sola özgü olmadığını değişik örneklerden biliyordum. En başta ülkedeki yönetimin Osmanlı özlemi bulunuyor. O dönemi –değiştirerek- anmak her tarafı sarmış durumda…

Son bozkurt tartışmasını da geçmişe özlem temelinde düşünebilirsiniz. Yüzyıllardan beri Türklerin simgesiymiş!

Diyelim ki eskiden böyleydi ama eski değişmeden mi kaldı?

Son 50 yılda bozkurtun bambaşka anlamı yok mudur?

Neyse bu konuda yazdım, videosunu da yaptım.

Başka ülkelerde de benzer durum bulunuyor.

Mesela Macaristan yönetimi imparatorluk –Avusturya Macaristan İmparatorluğu- özlemle anıyor.

Sırplar keza öyle…

Benzer durum Polonya için de geçerlidir.

Eskiden büyüktük, ne güzeldi o günler!

Düşündüm ki bu kadar yaygın bir olgu ya da geçmiş ütopyası mutlaka incelenmiştir.

Sosyolojik olarak mutlaka incelenmiştir.

Düşündüm ama bulamadım. Biraz da ciddi aramadım diyebilirim.

Ve okuduğum son kitapta –Rechtspopolismus als Protest- (Protesto Olarak Sağ Popülizm) buldum. Zygmunt Bauman’ın Retrotopia adlı kitabı. Ütopya değil (geleceğe yöneliktir), geçmişe yönelik ütopya…

2017 basımı, pek eski sayılmaz, ölümünden kısa süre önce yazmış ve hemen klasik olmuş.

Atlamışım!

Bauman postmodernizmin önemli insanlarından birisidir ya, belki marksistlerin postmodernizm bombardımanı beni de etkilemiştir.

Emin değilim, belki; sonuç olarak atlamışım.

Satın alacaktım, kütüphanede varmış, yarın alıyorum.

Temel tez belli; okuduğum kitapta da yer alıyor: sürekli değişen, hızla değişen dünyada geçmişin güzel günlerine sığınmak, başka adıyla restorasyon insana ve kitlelere iyi gelir.

Sağın yükselişinde bu duygunun önemli rolü bulunuyor. O sağ da restorasyon istiyor. Eskiye dönmek; bu kadar göçmen olmasın, kültür değerlerimiz aynı kalsın vb. Bütün Avrupa ülkelerinde aşırı sağ denilen kesimin talepleri birbirine paraleldir.

Fransa seçim sonucu iyi oldu ama RN ya da Le Pen’in partisinin büyük bir kitleyi temsil ettiğini aklımızdan çıkarmayalım.

Bu konuda yazacağım.

İkinci turda sol ile Le Pen ve benzerleri dışındaki sağ işbirliği yaparak birbirleri lehine gereken yerlerde adaylıktan çekildiler.

İki turlu dar bölge çoğunluk sistemi bizde olsaydı, bırakın sağın bir bölümüyle solun anlaşmasını, sol güçler bile birbirleri lehine adaylarını çekmezlerdi.

İsterse sağın sağı iktidara gelsin, ben devrimci kalayım da!

Bizdeki dayanışma bu düzeydedir işte…

Düşünme tarzı da bu kadar basittir!