Engin Erkiner
Taşınma | |
Yeni adres yazinverlag.org | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
Bugün | 2052 | |
Dün | 3280 | |
Bu hafta | 2052 | |
Bu ay | 15751 | |
Toplam | 10854592 |
Konuk Yazılar
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar | |
https://drive.google.com/file/d/1Dyw__ 2qmorBMYKu19I4bQPDmwSYpqzPZ/view?usp= drive_link | |
Bütün Yazılar |
Bireyin tarihteki rolü |
Engin Erkiner tarafından yazıldı |
Çarşamba, 24 Temmuz 2024 22:28 |
Sanırım Plehanov’un bu başlıkta kitabı vardı ve bilinen marksist değerlendirmeyi tekrarlıyordu. Plehanov Rus marksizminin babasıdır ve orada kalmıştır. Mesela devrim aşamalarındaki değişmeyi, yarı feodal bir ülkede sosyalist devrim olabileceğini anlayamamıştır. Dahası aynı ülkedeki farklı alanlarda iki ayrı devrim olabileceğini de görememiştir: Petograd ve Moskova’da sosyalist, ülkenin kalan bölümünde demokratik devrim. O geri kalan bölümde bütün köylülükle birlikte mücadele ediyorsunuz ya da o devrimde oluşmakta olan tarım burjuvazisi de yer alıyordu. Marksizmin tarihte bireye verdiği rol eksiktir ve bu eksiklik yanlışlık derecesine kadar yükselir. Tarihi kitleler yapar belirlemesi tek yanlıdır. O kitleler örgüt ve belirli bireyler olmadan hedefsizdir, kördür. Lenin örgüt bağlamında bunu Ne Yapmalı’da açık olarak ifade eder. Fikrin orijinali Kautsky’ye aittir ve Lenin tarafından da belirtilir. Ya birey? İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar ama geçmişten miras kalan şartlar içinde… Marx’ın bu belirlemesi hem doğrudur hem de ciddi olarak eksiktir. İki örnek: Ekim devrimi Lenin olmasaydı gerçekleşmezdi. Plehanov, Lenin, Kamenev gibi ön plandaki isimler aynı şartlar altında değerlendirme yapıyordu. Bunlardan sadece Lenin sosyalist devrim imkanı görürken, diğerleri Geçici Hükümet’in soldan desteklenmesini ve önce demokratik devrimin tamamlanmasını öngörüyordu. Fidel Castro olmasaydı Küba devrimi olmazdı. Küba devrimi, bu nedenle, komünist partisi önderliğinde gerçekleşmeyen ilk devrimdir. Örgütün adı 26 Temmuz Hareketi’dir ve devrimin temel güçleri de kent ve kır küçük üreticiliğiyle öğrenci hareketidir. İşçi sınıfı, sendikalar sosyalistlerin denetiminde olduğu için, devrime son aşamasında katılmıştır. Marksizm tarihte bireyin inisiyatifine yeterli yer vermemiştir. Konuyu ilk vurgulayan Bloch olmuştur (Umut İlkesi, Türkçesi vardır). Bu konularda yazmıştım, yeni bir saptama yapmıyorum. Şimdi gelelim yeni olana… Kuzey Kore hakkında okurken bu ülkedeki liderlerin tarihte bireyin rolüne büyük vurgu yapmasıyla karşılaştım. Bunun kavramı da bulunuyor ve Juche deniliyor. Tarihin insan merkezli değerlendirilmesi… Bağımsızlık, gücüne güvenmek, benzersizlik… İnsan içinde bulunduğu şartların ürünü değildir. Bu şartlar tabii ki insanı etkiler ama insanın imkanları zorlayacak, onları aşabilecek iradesi vardır. Benzer değerlendirme Che Guevara’da da bulunur: Devrim için objektif şartların olgunlaşmasını beklemek gerekmez. Bazı durumlarda silahlı eylemin kendisi o şartları oluşturabilir. Kim Il Sung’u bir miktar okudum. Kendisinden sonra yıllardan beri halefi olduğu açıklanan ve bu amaçla değişik kademelerdeki görevlerle yetiştirilen büyük oğlu Kim Jong Il partinin başına geçiyor. Kim Jong Il Juche felsefesi üzerine bir kitap yazmış, verilen referanslardan öğrendim. Hiç beklemiyordum ama kitap üniversite kütüphanesinde var, İngilizce olarak… İnce bir kitap, okuyalım bakalım… Sosyalist ülkeler tarihiyle uğraşmak yavaştan sıkıntı vermeye başlamıştı ama konu birden büyüyüverdi. Tarih onu aşmak için öğrenilmelidir. Hele de pek bilinmeyen bir tarih ise… Büyük soru: nasıl oldu da Kuzey Kore yıkılmadı? ABD’li Kuzey Kore uzmanlarının cevabını hala bulamadıkları sorudur. Aynı halkın iki devleti var: Kuzey ve Güney Kore… Güney özellikle 1980’li yıllardan başlayarak ekonomide büyük gelişme gösteriyor, benzerini Kuzey yapamıyor. Gelişmeler Demokratik Almanya Cumhuriyeti ve Batı Almanya örneğindeki gibi olmuyor. SSCB’nin dağılması iki ülkeyi çok farklı etkiliyor. DAC’nin varlığı sona ererken Kuzey Kore dağılmadan 33 yıl sonra bile varlığını sürdürüyor. Çok farklı kültürler söz konusudur. Bu farkı anlamazsanız, açıklama da yapamazsınız.
Bu kitabı bulmayı hiç beklemiyordum. |