Engin Erkiner
![]() |
|
SON ADRES | |
enginerkiner.de | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
![]() | Bugün | 1775 |
![]() | Dün | 2495 |
![]() | Bu hafta | 1775 |
![]() | Bu ay | 57210 |
![]() | Toplam | 11284316 |
Konuk Yazılar
![]() |
|
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar | |
drive | |
Bütün Yazılar |
Şansına güvenmek ve kullanabilmek... |
![]() |
![]() |
![]() |
Engin Erkiner tarafından yazıldı |
Pazar, 15 Eylül 2024 19:23 |
Şanslı bir insan olduğumu inkar etmeyeceğim. Hayatımın bütün zor dönemlerinde şansım yardımcı oldu; hepsinde olmasa bile büyük bölümünde böyle oldu. İnsan şansını biraz da kendisi yaratır. Sevdiğim bir söz der ki: dere yatağında inci aranmaz. İnci bulmak istiyorsan açık denizde arayacaksın. Orada da bulamayabilirsin ama bulma ihtimalin vardır. Bunun dışında elinizde olmayan şans vardır ve bende bu iyidir. Diyebilirim ki bugün yaşıyorsam şansım sayesindedir. Bir başka güzel söz Pascal’a aittir: şans ancak hazırlanmış kafalara yardım eder. Doğa bilimlerinde çok sayıda buluş rastlantı sonucu yapılmıştır. Kişi deney yaparken garip bir durum gözler ve bunun üzerine teori kurar. O garip durumu ancak hazırlanmış kafalar görebilir. Bir de şansını kullanabilmek vardır. Şans gelir ve gider, zamanında kullanabilmeniz gerekir. Büyük kütüphaneleri kullanabilmek benim için önemli şans olmuştur. ODTÜ kütüphanesi olmasaydı Türkiye Devriminin Acil Sorunları yazılamazdı. Kitapta referans verdiğim yapıtların büyük çoğunluğu bu kütüphanedendi. O kitapları anlayabilmeniz için iyi İngilizce bilmeniz gerekiyordu. ODTÜ’de teknik bölümlerde okuyanlar –benimki de böyleydi- iyi İngilizce bilmezler. Ek olarak çalışmanız gerekir ki ben de öyle yapmıştım. Frankfurt’ta diyelim en az on yıldan beri Goethe Üniversitesi’nin bütün kütüphaneleri öğrenci olmayanların da kullanımına açık… Doğa bilimlerinden felsefeye, sosyolojiden politik bilime ve sayın sayabildiğiniz kadar; çok yapıt bulunuyor. Dergiler de var. Bunları anlamanız için de iyi Almanca bilmeniz gerekiyor. Hayli İngilizce kitap da bulunuyor. Bu büyük kaynak olmasa ne Bulgaristan ve Romanya, ne Çin, ne Vietnam-Laos ve ne de Kamboçya ile ilgili kitapları yazamazdım. Şimdi de Kore üzerinde çalışıyorum. Yapmanız gereken öğrenmek ve aktarmaktan ibaret değildir ama her durumda kaynak gerekiyor. Kimse size Demokratik Almanya Cumhuriyeti ayrı bir Alman ulusu yaratamazken, Kuzey Kore’nin bunu nasıl yapabildiğini, en azından bu doğrultuda hayli ilerleyebildiğini anlatmaz. Siz öğrendiklerinizi birbirine bağlayıp sonuç çıkaracaksınız. Bunun içinde her durumda kaynak gerekiyor. Önceki yazılarda pazar sosyalizminin ülkelere göre değişen özellikler taşıyarak Çin, Vietnam, Küba ve Laos’ta uygulandığını yazmıştım. Bunlara Kuzey Kore’yi de ekliyordum ama fazla bilgim yoktu. Şimdi var. Kuzey Kore kendi şartlarına uyarlayarak Çin’i taklit ediyor. Kore tahminimden daha büyük bir konu çıktı. Öncelikle şunun anlaşılması gerekiyor: uzak doğu çok farklı bir bölge. Bu bölgeyi kendi değer yargılarımızla anlayamayız. Bazı insanlar kurbağalar gibi gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanabilir. Orası değer yargıları ve insan ilişkileri yönünden çok farklı bir bölgedir. Bize garip gelen bazı uygulamalar orada normaldir. Kütüphaneden Contemporary Korea kitabını almam gerekecek. Kuzey Kore’de serbest ticaret bölgeleri var ve bunlara yatırım yapan başlıca ülke Güney Kore. Güney ekonomik olarak Kuzeyin epeyce içine girmiş ama yine de yakın zamanda kimse iki ülkenin birleşmesini beklemiyor. İnsanlar farklı şekillenmişler. Belirttim ya; burada sizin için anormal olan, orada normal olabilir ve tersi…
|